3. Hukuk Dairesi 2015/9362 E. , 2016/4753 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit-itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı-birleşen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin davalı kurum ile yaptığı abonelik sözleşmesi neticesinde, 20 yıla yakın süredir enerji kullandığını ve faturalarını düzenli olarak ödediğini, davalı ile herhangi bir sorun yaşamadığını, 17/10/2011 tarihinde müvekkili firmaya gelen davalı çalışanlarının, müvekkilinin kullandığı üç sayacı periyodik bakım nedeniyle söktüklerini ve yerine yeni saat taktıklarını, davalı kurumun söktüğü sayaçları Sanayi Bakanlığı"na gönderdiğini ve sayaçların laboratuvar ortamında incelenmesi neticesinde mühürlerinin orjinal olmadığı gerekçesiyle müvekkiline kaçak elektrik kullanım bedeli olarak toplam 111.320,90 TL fatura tahakkuk ettirdiğini ve faizi ile birlikte borcun 116.530,60 TL gözüktüğünü, davalı kuruma yaptıkları yazılı itirazlardan sonuç alınamadığını ileri sürerek, davalı kurumca haksız ve mesnetsiz olarak tahakkuk ettirilen toplam 116.530,60 TL tutarında davalı kuruma borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili dilekçesinde; davacı hakkında tutulan kaçak zaptı ve tahakkuk ettirilen kaçak elektrik bedelinin EPMHY ve EPDK"nun 622 sayılı kararı doğrultusunda yapıldığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
Birleşen dosyada davacı Bedaş vekili dilekçesinde; davalı şirketin işyerinde bulunan sayacın mühürlerinin orjinal olmadığı ve numaratör ile oynandığının rapor ile tespit edilerek kaçak elektrik işleminin yapıldığını, elektrik tarifeleri yönetmeliğinin kaçak elektrik kullananlara uygulanacak tarife gereğince kullandığı elektrik bedelinin 111.320,00 TL, gecikme zammının 4.363,78 TL ve KDV"nin 785,50 TL olduğunu, dava konusu alacağın ödenmemesi üzerine davalı aleyhine icra takibinde bulunulduğunu, davalının borca itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, itirazının iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir .
./..
-2-
Birleşen dosyada davalı vekili dilekçesinde; davacı olduğu asıl davadaki hususları tekrar ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Mahkemece; asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı-birleşen davada davacı vekili vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekilinin temyizi sonrasında, davalı vekili tavzih talebinde bulunmuş, mahkemece 09.04.2015 tarihli ek karar ile talebin HMK. m.304/1 gereğince kabulü ile gerekçeli kararda hükmün birleşen dava kısmında alacağın %20 si oranında 32.109,71 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin kısmın hükümden silinmesine karar verilmiş, davalı-birleşen davada davacı vekili bu kararıda temyiz etmiştir.
Yargılamaya son verilen kısa kararda, birleşen dava kısmında davanın kısmen kabulüne, fazla talebin reddine, koşulları oluşmadığından tazminat taleplerininde reddine hükmedildiği halde, gerekçeli kararda birleşen dava kısmında, alacağın %20 si oranında 32.109,71 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmış olup, hüküm bu haliyle HMK"nun 298. maddesine aykırıdır. Öte yandan, mahkemece, daha sonra gerekçeli kararın alt kısmına ""tashih şerhi"" başlıklı bir kısım eklenerek ""Davacı yanın tashih talebinin HMK. 304/1 madde uyarınca kabulüne, 29.12.2014 tarihli gerekçeli kararda hükmün birleşen dava kısmında alacağın %20 si oranında 32.109,71 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin kısmın hükümden silinmesine şeklinde tashihine"" karar verildiği 10.04.2015 tarihinde belirtilmiştir.
6100 sayılı HMK"nun hükmün tashihi başlıklı 304.maddesinde “Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece re"sen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Hüküm tebliğ edilmişse hâkim, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez. Davet üzerine taraflar gelmezse, dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verilebilir. Tashih kararı verildiği takdirde, düzeltilen hususlarla ilgili karar, mahkemede bulunan nüshalar ile verilmiş olan suretlerin altına veya bunlara eklenecek ayrı bir kâğıda yazılır, imzalanır ve mühürlenir.", hükmün tavzihi başlıklı 305.maddesinde “Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir. Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.", tavzih talebi ve usulü başlıklı 306.maddesinde “Tavzih, dilekçeye tarafların sayısı kadar nüsha eklenmek suretiyle hükmü veren mahkemeden istenebilir. Dilekçenin bir nüshası, cevap süresi mahkemece belirlenerek karşı tarafa tebliğ edilir. Cevap, tavzih talebinde bulunan tarafa tebliğ olunur.Mahkeme, cevap verilmemiş olsa bile dosya üzerinde inceleme yaparak karar verir; ancak gerekli görürse iki tarafı sözlü açıklamalarını yapabilmeleri için davet edebilir. Mahkeme tavzih talebini yerinde gördüğü takdirde 304 üncü madde uyarınca işlem yapar." hükmü bulunmaktadır.
Yukarıda anılan 6100 sayılı HMK"nun ilgili maddelerine göre gerek tashih yolu ile gerekse tavzih yolu ile hüküm fıkrası sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez. Bu durum 6100 sayılı HMK"nun 304-305-306 maddelerine aykırılık teşkil etmekte olduğundan, hükmün bozulması gerekmiştir.
Bozma sebep ve şekline göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 29.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.