3. Hukuk Dairesi 2015/9381 E. , 2016/4760 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin ... 01/08/2000 tarihinde 1940660 abone numarasıyla davalı şirkete abonelik yaptırdığını ve aboneliğinin halen devam ettiğini, taşınmazın önceki ev sahibinin davalı şirketin çalışanı olup gazilik indiriminden faydalandığını, müvekkilinin de bu evde 2003 yılına kadar oturup sonraki dönemlerde kiraya verdiğini, müvekkilinin kiracısını elektriğinin kesilmesi üzerine yaptırdığı müracaatta kendisine borçlu olduğu ve kesintinin bu sebeple yapıldığı bilgisinin verildiği, müvekkili ve daha sonraki dönemlerdeki kiracıları faturaları eksiksiz ödedikleri için bu borca anlam veremediklerini, daha sonra davalı şirket çalışanları tarafından gazilik indiriminden yararlandıkları ancak gazi olmadıkları için böyle bir işlemin yapıldığının söylendiğini, müvekkilinin abonelik başvurusu yaparken böyle bir indirim talebinde bulunmadığını, davalı şirket çalışanlarının durumu gözden kaçırdıklarını, bu durumu iptal etmeleri gerektiği halde iptal etmediklerini, hatayı düzelttiklerini, ancak 16/12/2013 tarihinde evde oturan kiracının elektriğinin kesilmesi üzerine aynı borcun tekrar gündeme geldiğini, bunun üzerine müvekkilinin davalı şirket ile görüşerek borcun kaynağını öğrenmek istediğini ancak müvekkilini oyaladıklarını, 5.700 TL karşılığında sorunun halledileceğini söylediklerini, daha sonra 2.000 TL indirim yapıp 3.700 TL"ye kapatalım dediklerini, ne borcun kaynağının ne de nasıl 2.000,00TL indirim yapılabildiğinin anlaşılamadığını ileri sürerek müvekkilin böyle bir borcunun bulunmadığının tespitine ve borcun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili dilekçesinde ; davacının üzerine aldığı aboneye ait elektrik tarifesinin indirimsiz mesken tarifesi olması gerekirken sehven önceki aboneye ait indirimli tarife olarak kaldığının tespit edildiğinin, akabinde eksik tahakkuk sonucunda eksik bedelin intikal etmiş olduğu tespit edilerek ek tahakkuk işlemi yapıldığını, yapılan işlemin usul ve yasaya uygun olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece;""...davacı adına herhangi bir fatura düzenlenmediği, bir elektrik borç tahakkuku yapılmadığı, lafzi olarak para talep edildiği, davacının mahkememize başvurarak davalı kuruma borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ettiği, davalı kuruma yazılan müzekkereler, gönderilen belgeler dikkate alındığında davaya konu konut aboneliğinden dolayı davacının kuruma borçlu olmadığının anlaşıldığı, davalı tarafın dava süresi boyunca davacıya herhangi bir borç tahakkuk ettirmediği, davalı kurumun alacaklı olduğunda samimi olması halinde fatura çıkararak ve bunu tebliğ ederek davacıdan talepte bulunması gerektiği, ancak davalı kurumun böyle bir yola başvurmadan doğrudan konutun elektriğini keserek ayıplı hizmette bulunduğu, davacının talebinde haklı olduğu ve davacı adına düzenlenmiş herhangi bir elektrik faturası bulunmaması nedeni ile davalı kuruma borçlu olmadığının tespitine karar vermek gerektiği"" gerekçesiyle davanını kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
HMK 266.maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.
Somut olayda; mahkemece, dava konusu bedel hakkında, konusunda uzman mühendis bir bilirkişiden rapor aldırılmadan yazılı şekilde hüküm tesis edilmiştir.
Hal böyle olunca; mahkemece, davacının abonelik dosyası ve ilgisi nedeniyle davacı vekilinin 27.06.2014 havale tarihli beyan dilekçesi içeriğinde bahsettiği Antalya 7. İcra Müdürlüğünün 2014/1279 E. sayılı takip dosyasının da dosya içerisine alınması sonrasında, dava konusu bedel hakkında, konusunda uzman mühendis bir bilirkişiden, yürürlükteki mevuat hükümleri dikkate alınarak, tereddüte yer vermeyecek şekilde, ayrıntılı ve açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun bir rapor aldırılıp, sonucu dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, esik inceleme, soruşturma ve çözümü özel ve teknik bir bilgiyi gerektiren dava konusunda uzman bir bilirkişi incelemesi yaptırılmadan, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bozma nedenine göre, sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 29.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.