3. Hukuk Dairesi 2015/9212 E. , 2016/4774 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde, mülkiyeti davacı idareye ait ... üzerinde bulunan lojman binasında kullanılan mekanik doğalgaz sayacında davalı şirket tarafından yapılan incelemeler neticesinde muhtelif arızalar yaşandığını, tüm doğalgaz alımlarının ön ödemeli olarak satın alındığını, davalı şirketten toplamda 142.545 m3 doğalgaz satın alınmasına rağmen 151.34 m3 kullanıldığı ve bu itibarla faturalandırılmayan 8.587 m3 doğalgaz mevcut olduğu gerekçesiyle davalı şirket tarafından 25.02.2013 tarihli 10.861,84 TL miktarında fatura düzenlendiğini, sayaçtaki arızanın kendi kusurlarından kaynaklanmadığını, davalı şirketin hatayı 2012 yılında tespit etmesine rağmen arızayı gidermediğini, dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, fark doğalgaz faturalandırılmasının tüketim tarihlerine göre yapılması gerekmesine rağmen bunun yapılmadığını ileri sürerek, 10.861,84 TL miktarındaki faturadan dolayı borçlu olmadıklarının tespitine, haksız talep edildiği tespit edilecek olan alacak miktarı için faturanın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili dilekçesinde; davacı idarenin kullandığı mekanik sayacın endeks değerleri dikkate alınarak toplam satın alınan doğalgaz miktarı ile toplam tüketilen miktarın karşılaştırıldığını, abone tarafından tüketilen ancak bedeli ödenmeyen tüketimin tespiti sonucunda faturalandırılmamış doğalgaz bedelinin yasal mevzuat kapsamında tahakkuk ettirildiğini ileri sürerek, davanın reddini ve davacının %20 kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, hükme esas alınan 15.02.2015 havale tarihli ek bilirkişi raporu doğrultusunda, dava konusu fatura bedelinin 9.049,24 TL olarak tespit edilmesi ve davacı tarafın dava konusu faturayı 01.11.2013 tarihinde ödemiş olması nedeniyle, davanın kısmen kabulü ile, davacının fazla ödenen 1.812,60 TL tutarında borçlu olmadığının tespiti ile 1.812,60 TL alacak miktarı için faturanın iptaline karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olayda; mahkemece aldırılan 11.02.2014 havale tarihli bilirkişi heyeti raporunda 1.015 m3 fazla kullanım bedelinin KDV dahil 847,22 TL olduğu bildirilmiş, akabinde yapılan keşif sonucunda aldırılan 27.10.2014 havale tarihli bilirkişi heyeti raporunda kayıt dışı tüketim tutarının 654,20 TL olduğu bildirilmiş, aynı bilirkişi heyetinden alınan 15.02.2015 havale tarihli ek raporda ise dava konusu fatura bedelinin KDV dahil 9.049,24 TL olduğu bildirilmiş, mahkemece 15.02.2015 havale tarihli bilirkişi heyeti ek raporu hükme esas alınarak, yazılı şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HMK"nın 266 ve devamı maddeleri uyarınca hakim; çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hâkim, kendisinin sahip olmadığı özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişiye başvurur. Bu nedenle, bilirkişinin kendisinden sorulan husus hakkında, özel ve teknik bir bilgiye sahip olması, başka bir deyişle o konuda uzmanlaşmış olması gerekir.
HMK’nun 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Hükme esas alınan 15.02.2015 havale tarihli bilirkişi heyeti ek raporu ile önceki raporlar arasında çelişki olup, mahkemece, raporlar arasındaki çelişki giderilmemiştir.
Bu durumda mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek, dava dosyasının önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak ve doğalgaz tüketim hesabı konusunda uzman üç kişilik bilirkişi kuruluna verilerek, dosyadaki raporlar arasındaki çelişkileri giderecek ve tarafların itirazlarını da karşılayacak şekilde, davaya konu tahakkuk tarihlerinde yürürlükte bulunan ilgili mevzuat hükümleri dikkate alınarak, davalı kurum tarafından istenebilecek bedelin hesaplattırılması suretiyle, Yargıtay denetime elverişli bir rapor alınarak, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, birbiriyle çelişen raporlardan sonuncusuna dayanılarak ve raporlar arasındaki çelişki giderilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı geretirmiştir.
Bozma nedenine göre taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ;Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 29.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.