3. Hukuk Dairesi 2015/15987 E. , 2016/4776 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; davalı şirket ile müvekkil şirket arasında imzalanan Abonelik Sözleşmesi ile davalıya 9810609606 müşteri numarası ile taahhütlü 139 adet hat kullandırıldığını, hatların taahhüt süresinden önce iptal edilmesi sebebi ile taahhütname maddeleri gereği Sözleşme İptal Cihaz Temin Bedeli 65.000 TL, Sözleşme İptal Özel Sözleşme İndirimi Ceza Bedeli 2.461 TL ile Sözleşme İptal Cihaz Ceza Bedeli olan 4.785 TL"nin 22.02.2011 son ödeme tarihli faturaya yansıtıldığını, davalının kullanmış olduğu hatlara ilişkin olarak gönderilen 22.02.2011 son ödeme tarihli 88.044,59.TL, 22.03.2011 son ödeme tarihli 682,01.TL, 22.04.2011 son ödeme tarihli 1.136,69.TL tutarlı faturaları ödememesi üzerine davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, ancak davalının haksız olarak takibe itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve davalının %40"dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili dilekçesinde; davacının taahhüt maddelerine dayanarak sözleşme iptal cihaz temin bedeli adı altında 65.000 TL, sözleşme iptal özel sözleşme indirimi ceza bedeli olarak 2.461 TL, sözleşme iptal cihaz ceza bedeli olarak 4.785 TL"yi faturaya yansıttığını, bu faturaya davalı müvekkilce noter aracılığı ile itiraz edilip, davacı şirkete iade edildiğini, davacı şirketin cihaz temin bedeli adı altında 65.000 TL faturalandırmış ise de müvekkil şirkete cihaz temin bedeli veya başka bir ad altında söz konusu miktarda ödeme yapmadığını, davacı tarafça davalı şirkete ödenmeyen bu miktarı tahsil talebinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, sözleşmede yer alan sözleşmenin feshi durumunda cihaz temin bedelinin müvekkil şirketçe ödenmesini öngören maddenin, bu bedel kullanılmış olsun olmasın her koşulda ödenecektir şeklince yorumlanamayacağını, bu yönde bir yorumun sözleşmede taraflar arasındaki dengeyi bozacağını ve sözleşme özgürlüğünün sınırlarını aşacağını, davacı şirketin sözleşme iptal cihaz kira bedeli adı altında 4.785 TL talebinin de haksız ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirketçe cihaz temin edilmediğini, temin edilmeyen cihazların bedellerinin istenmesinin de söz konusu olamayacağını, davacı şirketin sözleşmenin süresinden önce feshi nedeniyle zarara uğramadığını ileri sürerek davanın reddi ile davacının %40"dan aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Yargılama sırasında davacı vekili, dava konusu 76.700 TL lik alacaktan feragat etmiştir.
Mahkemece; davacı tarafın 76.700 TL"lik kısımdan feragat etmesi sebebiyle bu miktar itibari ile davacının davasının feragat sebebi ile reddine,davacının davasının 7.519,42 TL asıl alacak, 356,64 TL işlemiş faiz 0,70 TL dosya masrafı olmak üzere 7.876,81 TL miktarı itibari ile davacının davasının kabulü ile takip dosyasındaki itirazın iptali ve bu miktar üzerinden takibin devamına,davacının davasının 6.401,48 TL"lik kısmının reddine ( 5.643,87 TL asıl alacak, 757,92TL faiz) , faturaya dayalı alacak olması sebebi ile likit bir alacak olması dikkate alınarak davanın kabul edilen miktarı itibari ile alacağın %40"ını oluşturan 3.150,72 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,davanın reddedilen miktar itibari ile %40"ını oluşturan 2.560,59 TL icra inkar tazminatının davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine, karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, taraflar arasındaki GSM hatları ile ilgili imzalanan sözleşmeden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
HMK 266.maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.
Somut olayda; mahkemece, dava konusu alacak yönünden Serbest Muhasebeci Mali Müşavirden rapor alınmıştır. Söz konusu bilirkişi, dava konusu telekomünikasyon GSM hatları ve telefon aboneliği konusunda rapor hazırlamaya ehil ve yeterli değildir. Uzman bilirkişi tarafından, dava konusu bedelin denetime elverişli bir şekilde hesaplanması gerekir.
Hal böyle olunca; mahkemece, dava konusu telekomünikasyon GSM hatları ve telefon aboneliği konusunda uzman olan mühendis bir bilirkişi veya dava konusunda uzman üç kişilik (aralarında mühendis bilirkişinin de bulunduğu) bilirkişi heyetinden, davacının isteyebileceği bedel hakkında, tereddüte yer vermeyecek şekilde, ayrıntılı ve açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun bir rapor aldırılıp, sonucu dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, esik inceleme, soruşturma ve çözümü özel ve teknik bir bilgiyi gerektiren dava konusunda uzman bir bilirkişi incelemesi yaptırılmadan, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bozma nedenine göre, sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 29.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.