3. Hukuk Dairesi 2015/4971 E. , 2016/4787 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı dilekçesinde; davalı kurumun tarımsal sulama abonesi olduğunu, yokluğunda davalı kurum görevlileri tarafından sulama kuyusunun elektriğinin kesildiğini, davalı kuruma yaptığı başvuruya elektrik borcunun bulunduğu şeklinde yanıt verildiğini,tesisat endeks dökümünün gerçek borç miktarını yansıtmadığını ve tarafına fazla tahakkuk yapıldığını, elektriği öncesinde fiilen kesilmese de cezalı duruma düştüğünün söylenildiğini, kullandığı elektrik bedelinden fazlasının kendisinden tahsil edilmek istenildiğini belirterek, davalı kuruma 23.000 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının davalı kurumun elektrik abonesi olduğunu, davacının tarafına tahakkuk ettirilen 19.05.2012 tarihli 5.666,10 TL ile 18.06.2012 tarihli 8.843,80 TL"lik elektrik faturalarını zamanında ödemediğini, bunun üzerine 21.06.2012 tarihinde elektriğinin kesilerek mühürlendiğini, bu kesime istinaden 18.06.2012 ile 21.06.2012 tarih aralığına dair 1.149,20 TL fatura tahakkuk ettirildiğini, 09.07.2012 tarihinde ise davacının mühür bozarak kaçak elektrik kullandığının tespit edildiğini ve buna ilişkin kaçak tahakkuku yapıldığını, davacı tarafça bu kaçak kullanımın birden çok kez tekrarlandığını ve bu kullanımlarına dair tahakkuklar yapıldığını, yapılan tahakkukların ilgili yönetmelik ve kurul kararına uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre davacının davalı ile aralarındaki hukuki ilişkiyi inkar etmeyip elektrik kullandığını kabul etmesi ve elektrik faturaları ile borç tesisat endeks dökümlerinin varlığının davalı alacaklının davasını ispat ettiğini gösterdiği, davacının ödeme iddiasında bulunmadığı, bu nedenle usulüne uygun tahakkuk ettirilen fatura ve kaçak kullanım bedelleri yönünden davacının borcunun bulunduğundan bahisle davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; kaçak elektrik tüketimi nedeniyle tahakkuk ettirilen bedele yönelik olarak borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin menfi tespit davasıdır.
HMK 266.maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.
Somut olaya gelince; davalı kurum görevlileri tarafından düzenlenen kaçak tespit tutanaklarında davacı abonenin mührü kırarak kaçak elektrik kullandığının tespit edildiği sabittir. Mahkemece yargılama sırasında iki bilirkişi raporunun alındığı, bu raporlardan birincisinin 19.11.2013 tarihli olup elektrik mühendisi bilirkişiden alındığı, itirazlar nedeniyle alınan ikinci raporun ise 17.04.2014 tarihli olup serbest muhasebeci mali müşavir bilirkişiden alındığı ve mahkemece her iki raporun da birbirini doğruladığı belirtilerek, hüküm tesisi yoluna gidildiği anlaşılmaktadır. Ancak, ilk bilirkişi raporunda bilirkişi ehil olsa dahi davacının kaçak elektrik tüketimi nedeniyle davalı kuruma borçlu olup olmadığı, borçlu ise miktarının tespiti yönünden 19.11.2013 tarihli bilirkişi raporunun kaçak tutanak tarihlerinde yürürlükte olan 622 sayılı kurul kararı ile yönetmelik hükümlerine uygun hazırlanmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemenin hükmüne esas aldığı ikinci bilirkişi raporunun da serbest muhasebeci mali müşavir bilirkişi tarafından hazırlandığı ve bu bilirkişinin de elektrik tüketim bedeli hesabı konusunda uzman olmadığı ve bu raporun da bu nedenle hükme esas alınamayacağı kuşkusuzdur. Uzman bilirkişi ya da bilirkişi heyetin tarafından, davacının ödemesi gereken kaçak elektrik bedelinin denetime elverişli bir şekilde hesaplanması gerekmektedir.
Hal böyle olunca, mahkemece; dava dosyasının elektrik tüketim hesabı konusunda uzman olan bir elektrik mühendisi bilirkişi ya da bilirkişi heyetine tevdi edilerek rapor alınması gerekirken, hükme esas almaya yeter nitelik ve yeterlilikte olmayan raporlara dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 29.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.