12. Ceza Dairesi 2013/26796 E. , 2014/15417 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Haberleşmenin gizliliğini ihlal
Hüküm : Beraat
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, şikayetçi vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Şikayetçi vekilinin 15.03.2012 tarihli duruşmada, şikayetlerinin devam ettiğini ve cezalandırılmasını talep etmesine rağmen, şikayetçinin davaya katılan olarak kabulüne karar verilmemiş olduğu anlaşılmakla; şikayetçinin, CMK"nın 260. maddesi uyarınca katılan sıfatını alabilecek surette suçta zarar gören sıfatıyla temyiz hakkının bulunduğu kabul edilerek, suçtan doğrudan zarar gördüğü anlaşılan ve vekili aracılığıyla hükmü temyiz etmek suretiyle katılma iradesini ortaya koyan şikayetçinin CMK"nın 237/2. maddesi uyarınca davaya katılmasına karar verilerek yapılan incelemede;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Belirli veya belirlenebilir iki veya daha fazla kişinin, başkalarının bilmemeleri gerektiği yönünde haklı bir inanç ve iradeyle hareket ederek, gizliliği sağlamaya özen gösterip, elverişli araçlar (internet, telefon, telsiz, faks, mektup, telgraf, kağıt vb.) ve ortak semboller (söz, yazı, işaret vb.) aracılığıyla paylaştıkları bilgi, düşünce, duygu ve tutumlarının; özel hayata ilişkin olsun ya da olmasın, başka kişi veya kişiler tarafından, özel bir çaba gösterilerek, doğrudan veya dolaylı şekilde (zarfı açılmadan ışığa tutulan mektupta olduğu gibi), okunmak veya dinlenmek suretiyle öğrenilmesi eyleminin 5237 sayılı TCK"nın 132/1-1. cümlesinde; anlaşılabilir olsun ya da olmasın, başkalarının haberleşme içeriklerinin kaydı, yani; yazı, ses, görüntü, özel işaretler gibi ortak sembollerin, başka bir nesne üzerine taşınarak (örneğin; ses veya görüntünün, manyetik bant üzerine, yazının başka bir kağıt, defter vb. nesne üzerine geçirilmesi, kopyasının alınması, elektronik iletinin taşınabilir belleğe veya CD"ye aktarılması gibi işlemlerle) sabitlenmesi eyleminin 5237 sayılı TCK"nın 132/1-2. cümlesinde; başkalarının haberleşme içeriklerinin, ilgilisi veya ilgililerinin rızası dışında ifşa edilmesi, yani; yayılması, açığa vurulması, afişe edilmesi, ilan edilmesi, kamuoyuna duyurulması, özetle; içeriğini öğrenme yetkisi bulunmayan kişi veya kişilerin bilgisine sunulması eyleminin 5237 sayılı TCK"nın 132/2. maddesinde tanımlanan haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirileceği,
Dosya kapsamına göre, sanığın, katılan tarafından imzalanarak kendisine gönderilen “Değerli gazeteci yazar, kıymetli insan, Saygıdeğer aydın ... beyefendi. Başta hakkımda zaman zaman iletişim kopukluğundan kaynaklandığını sandığım farklı değerlendirmelerine rağmen, değerli ve aydın kişiliği, kıymetli kalemi, araştırıcı karakteri ve dürüstlüğü ön plana çıkaran yanı ile takdire şayan çalışmalarda bulunan ve ülkemizde sevgi, barış ve hürriyet ortamının oluşması için katkılarını sürdüren zat-ı alileriniz olmak üzere, bütün aile, dost ve yakınlarınızın mübarek Kurban bayramlarını tebrik ve bu vesile ile kalbi hürmetlerimin ve en iyi dileklerimin kabulünü arz ederim efendim.” şeklindeki Kurban bayramı tebriği yazısını, yazarı bulunduğu ... Gazetesi"nin 26.10.2011 tarihli nüshasının 5. sayfasında “... müridinin yurtseverlik terazisi” başlığı ile kaleme aldığı yazısının sonunda yayımladığı olayda;
Sanık tarafından dosyaya sunulan 27.05.2000 tarihli Hürriyet gazetesi ve 03.04.2011 tarihli Sözcü gazetesindeki köşe yazılarının bulunduğu gazete küpürlerinden suça konu bayram tebrik kartının daha önce iki kez aynen yayımlandığı, bu hali ile haberin görünür gerçeğe uygun ve güncel olduğu, sanığın, gazeteci kimliğini esas alarak onunla iletişime geçen ve sanıkla önceye dayalı kişisel samimiyeti bulunmadığı anlaşılan katılanın, kendi konumu ve sanığın icra ettiği meslek nazara alındığında, göndermiş olduğu haberleşme içeriğinin yayımlanabileceğini öngörebilecek durumda olduğu, paylaştığı fikir ve düşünceleri ile toplum içindeki konumundan dolayı basının dikkatini çekip, takındığı tutum ve davranışlar nedeniyle kamuoyu tarafından tanınan katılanın, haberinin yapılmasında, kendisini takip eden kitlenin onu daha iyi tanıması açısından meşru bir çıkar ve toplumsal ilginin bulunduğu, haberin verilişinde tahkir edici bir dil kullanılmayıp, haberde kullanılan ifadelerin habere konu olayla düşünsel bağlantısının bulunduğu, sonuç olarak, haberin verilişinde ölçülülük ilkesinin ihlal edilmemiş olduğu, yayımlanan haberin, basının haber verme hakkı sınırları içerisinde kaldığı, 02.07.2012 tarihinde kabul edilip, 28344 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun 79. maddesi ile TCK"nın 132. maddesinde yapılan değişiklik sonrası, 05.07.2012 tarihinden itibaren ifşa edilen haberin ifşasının da suç oluşturacağı hüküm altına alınmış ise de, buradaki fiilin de genel olarak hukuka uygunluk sınırları içinde kalması özel olarak da haber verme hakkının sınırlarının aşılması halinde suç oluşturabileceği gözetildiğinde; sanığın beraatine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiş, tebliğnamedeki bozma öneren düşünceye iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılama sonunda yüklenen suçun kanuni unsurlarının gerçekleşmediği, gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin bir nedene dayanmayan temyiz itirazlarının reddiyle, beraata ilişkin hükmün isteme aykırı olarak ONANMASINA, 23.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.