
Esas No: 2018/12250
Karar No: 2019/2424
Karar Tarihi: 07.02.2019
Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2018/12250 Esas 2019/2424 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
Dairemizin 25/10/2018 tarihli ve E.2018/700-K.2018/16117 sayılı ilamına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 25/12/2018 tarihli ve 3-2015/291444 sayılı itiraznamesi ile;
"İtiraza konu uyuşmazlıklar;
1) Tehdit suçundan kurulan hükümde 5237 sayılı TCK"nin 58. maddesinin şartlarının gerçekleşmesi halinde hükmolunan hapis cezasının adli para cezasına çevrilip çevrilemeyeceğinin belirlenmesine, başka bir ifadeyle seçimlik olarak öngörülmeyen hallerde hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi halinde tekerrür hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağına,
2) Kasten silahla yaralama suçundan kurulan hükümde, tekerrür hükümlerinin uygulandığı sırada sanığın adli sicil kaydında yer alan ilamlardan hangisinin tekerrür uygulamasına esas alınması gerektiğine yöneliktir.
Uyuşmazlık konuları Mahkemece kurulan hüküm dikkate alınarak değerlendirildiğinde;
1) Sanık ... hakkında tehdit suçundan kurulan hüküm yönünden;
Yüksek 3. Ceza Dairesinin itiraza konu edilen kararında "adli sicil kaydında tekerrüre esas ilam bulunan sanık hakkında hüküm kurulurken, 5237 sayılı TCK"nin 106/1-1. cümle, 29 ve 62. maddeleri gereğince hükmolunan hapis cezasının TCK"nin 50/1-a, 52/2. maddeleri gereğince adli para cezasına çevrilmesi suretiyle TCK"nin 58/1. maddesinde belirtilen tekerrür hükümlerinin uygulanmaması" hususu belirtilerek, adli sicil kaydında tekerrüre esas sabıkası bulunan sanık hakkında hüküm kurulurken, hükmolunan hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi Kanun"a aykırı olarak görülmüştür. Yüksek Dairenin anılan görüşünün, 5237 sayılı Kanun"da seçimlik ceza öngören düzenlemelerinde uygulanması gerekmektedir. Çünkü TCK"nin 58. maddesinin 3. fıkrasına göre, tekerrür halinde, sonraki suça ilişkin kanun maddesinde seçimlik olarak hapis cezası ile adli para cezası öngörülmüş ise hapis cezasına hükmolunacağı, aynı Kanun"un 50. maddesinin 2. fıkrasında ise seçimlik ceza öngören düzenlemelerde hapis cezasının tercih edilmesi halinde bu cezanın artık para cezasına çevrilemeyeceği açıkça düzenlenmiştir.
5237 sayılı Kanun sistematiğinde, sadece hapis cezası öngören suçlardan hüküm kurulduğunda, hükmolunan hapis cezasının TCK"nin 50. maddesinin 1. fıkrasına göre adli para cezasına veya seçenek tedbire çevrilmesine engel bir düzenleme bulunmamaktadır. Buna göre hâkim, tekerrüre esas olan mahkûmiyeti bulunan sanık hakkında tayin ettiği kısa süreli hapis cezasını şahsileştirirken, takdiren TCK"nin 50. maddesinin 1. fıkrasını uygulayabilecektir. Tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için hükmolunan hapis cezasının adli para cezasına veya seçenek tedbire çevrilmesinin yasaklanması ise kanaatimizce Kanun"un sistematiğine aykırı bir durum teşkil edecektir. Kanun koyucu, TCK"nin 58. maddesinin 1. fıkrasında tekerrürü kural olarak benimsedikten sonra, tekerrürün şartlarını açıklarken aynı maddenin 3. fıkrasında seçimlik ceza olarak öngörülen suçlar yönünden bir sınırlama getirmiş, ancak seçimlik ceza öngörmeyen hallerde tekerrür hükümlerinin uygulanamayacağına ilişkin bir şart kabul etmemiştir. 5237 sayılı Kanun"da hapis cezası öngören düzenlemelerde tekerrür şartlarının bulunması halinde cezanın adli para cezasına veya seçenek tedbire çevrilmesine kanuni bir engel bulunmamaktadır. Kanun koyucu tarafından 5237 sayılı Kanun"da tekerrür şartlarının varlığı halinde hapis cezalarının adli para cezası veya tedbire çevrilmesi yasaklanmadığından, Kanun koyucunun öngörmediği bir şekilde TCK"nin 58. maddesindeki metnin kıyasa yol açacak suretle sanığın aleyhine yorumlanması da mümkün görülmemektedir.
2) Sanık ... hakkında kasten silahla yaralama suçundan kurulan hüküm yönünden;
Sanığın adli sicil kaydının incelenmesinde, Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesinden 6136 sayılı Kanun"a aykırılık suçundan aynı Kanun"un 12/2 ve 12/4. maddeleri uyarınca aldığı 12 yıl hapis cezasının 09.10.2013 tarihinde kesinleştiği ve infaz edilmediği anlaşılmıştır. Bu nedenle 5275 sayılı Kanun"un 108/2. maddesine göre daha ağır ceza içeren Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2005/199 Esas, 2007/40 Karar sayılı hükmü dikkate alınarak TCK"nin 58. maddesinin uygulanması gerektiği gözetilmeden hüküm kurulmuştur.
3) Tüm bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu olay değerlendirildiğinde, yerel mahkemece tehdit suçundan kurulan usul ve kanuna uygun hükmün ONANMASINA karar verilmesi; kasten silahla yaralama suçundan kurulan hükmün ise Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2005/199 Esas, 2007/40 Karar sayılı hükmü dikkate alınarak TCK"nin 58. maddesinin uygulanması gerektiği gözetilmediğinden BOZULMASINA ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu yönüyle de Yüksek Dairece DÜZELTİLEREK ONANMASINA karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi Kanun"a aykırıdır.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1) Yüksek 3. Ceza Dairesinin 25.10.2018 gün ve 2018/700 Esas, 2018/16117 Karar sayılı ilamının kaldırılmasına,
2) Küçükçekmece 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 08.04.2015 gün ve 2014/226 Esas, 2015/309 sayılı kararının Cumhuriyet savcısının temyizi üzerine incelenerek;
a) Tehdit suçundan kurulan hükmün ONANMASINA, karar verilmesi,
b) Kasten silahla yaralama suçundan kurulan hüküm yönünden ise "K.Çekmece 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/941 Esas ve 2013/412 Karar sayılı ilamı ile kamu görevlilerine hakaret suçundan verilen 1 yıl 15 gün hapis cezası tekerrüre esas kabul edilmekle" ibaresinin yerine daha ağır ceza içeren hüküm dikkate alınarak, "Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2005/199 Esas ve 2017/40 Karar sayılı ilamı ile 6136 sayılı Kanun"a aykırılık suçundan verilen 12 yıl hapis cezası tekerrüre esas kabul edilmekle" olarak değiştirilmek suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA karar verilmesi,
3) Yüksek Daireniz aksi kanaatte ise dosyanın Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi" talebiyle dosyanın itirazen incelenmek üzere Dairemize gönderilmesi üzerine yapılan incelemede;
Gereği görüşülüp düşünüldü;
Sanık ... hakkında ölümle tehdit suçundan TCK"nin 106/1-1. cümle, 29, 62/1. maddeleri uygulanarak 3 ay 22 gün hapis cezası verildiği ancak sanığın tekerrüre esas sabıkası olmasına rağmen bu cezanın TCK"nin 50/1-a maddesi uygulanarak adli para cezasına çevrildiği, sonuç adli para cezası olduğundan TCK"nin 58. maddesinde belirtilen tekerrür hükümlerinin uygulanamadığı, Cumhuriyet savcısının aleyhe temyizi üzerine, Yargıtay 3. Ceza Dairemizin 2018/700 Esas ve 2018/16117 sayılı kararı ile "sanığın tekerrüre esas sabıkası olmasına rağmen, bu cezanın adli para cezasına çevrilerek tekerrür hükmünün uygulanamaması" nedeniyle Bozulduğu,
Dairemizin Bozması üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca kararımıza "buna yasal bir engel bulunmadığı" belirtilerek itiraz edilmiş ise de,
Bu konuya ilişkin olarak;
Prof Dr. İzzet Özgenç Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler (9. bası-seçkin- 676-677. sayfa) isimli kitabında;
“Kısa süreli hapis cezasının “yaptırım”lardan birine çevrilmesi, hükmü kuran mahkemenin taktirinde olan bir husustur. Mahkemenin bu konuda taktir yetkisi iki hususa ilişkin bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, fail hakkında belirlenen kısa süreli hapis cezasını seçenek “yaptırım”lardan birine çevirip çevirmemeye ilişkin bulunmaktadır. Mahkeme, seçenek “yaptırım”lardan birine çevirme konusunda kanaate vardıktan sonra, ayrıca bu cezayı maddede sayılan “seçenek yaptırım”lardan hangisine çevireceğini taktir edecektir.
Mahkeme her iki husustaki bu taktir yetkisini, “suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere” bakarak, kullanacaktır.
Bu taktir yetkisinin kullanılması bağlamında tartışması gereken noktalardan biri, kişinin daha önce bir suç işlemiş olmasıdır. Madde metninde, kısa süreli hapis cezasının seçenek “yaptırım”lardan birine çevrilebilmesi için kişinin daha önce suç işlememiş olması bir şart olarak aranmamaktadır. Bundan çıkan sonuç, kişinin daha önce suç işlemiş olması, bilahare işlediği suçtan dolayı mahkum olduğu kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesine mutlak bir engel teşkil etmemektedir. Mahkeme, kişinin daha önce işlemiş olduğu suçu, bu suçun türünü, bu suçtan dolayı hükmolunan cezayı, bu cezanın seçenek yaptırımlardan birine çevrilmiş olup olmamasını, ertelenmiş olup olmamasını, “suçlunun kişiliği” bağlamında değerlendirecektir. Ancak belirtmemiz gerekir ki, maddenin üçüncü fıkrasındaki şu ibare, bu bağlamda izlememiz gereken yöntem bakımından bize bir ışık tutmamaktadır: “Daha önce hapis cezasına mahkum edilmemiş olmak koşuluyla, mahkum olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile, fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkum edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir.”
Bu hükmün mefhumu muhalifine göre, (bu fıkra kapsamına giren) bir kişinin daha önce işlemiş bulunduğu bir suçtan dolayı hapis cezasına mahkum edilmiş olması halinde, bilahare işlemiş bulunduğu suçtan dolayı mahkum olduğu (bu fıkra kapsamına giren) kısa süreli hapis cezası artık seçenek “yaptırım”lardan birine çevrilemez.
Bu kuralın, üçüncü fıkra ile sınırlı olarak değil, 50. madde kapsamında seçenek yaptırımlara çevrilebilme ile ilgili olarak göz önünde bulundurulması gerektiği düşüncesindeyiz. Başka bir ifadeyle, TCK’nin 50. maddesinin mevcut düzenlemesi itibarıyla, kısa süreli hapis cezasının seçenek “yaptırımlar”dan birine çevrilebilmesi için, kişi daha önce bir suç işlemiş olsa bile, bu suç nedeniyle hapis cezasına mahkum edilmemiş olması şartını aramak gerekir. Aksi yorum TCK’nin diğer hükümleriyle bir çelişkiye neden olacaktır. Şöyle ki, kişinin mükerrir olarak işlediği suçun kanuni tanımında hapis cezası ile adli para cezasını seçimlik cezalar olarak belirlenmiş olması halinde, artık adli para cezasına hükmedilemeyecektir. (TCK, m. 58, f. 3). Bu itibarla, mükerrir kişinin bilahare işlediği bu suçtan dolayı hakkında adli para cezasına hükmedilememekle beraber, aksi yorumun kabulü halinde, mahkum olduğu kısa süreli hapis cezası, 50. maddedeki seçenek “tedbir”lerden birine çevrilebilecektir.
Kanaatimizce kısa süreli hapis cezasının seçenek “yaptırım”lardan birine çevrilebilmesi ve daha doğru bir ifadeyle, hapis cezasının toplumsal ortamda infazı yöntemi, ancak ilk defa suç işlemiş olan kişiler bakımından uygulanabilmelidir.
Nitekim madde gerekçesinde bu müessesenin “gördüğü eğitim, yaşadığı sosyal çevre, psişik ve ahlaki eğilimleri itibarıyla tesadüfi suçlu özelliği taşıyan” kişiler bakımından öngörüldüğü ifade edilmiştir.” şeklindeki açıklamaları göz önüne alındığında; itirazın doğru olmadığı,
Ayrıca tekerrürü düzenleyen TCK"nin 58. maddesinin cezada bir artırım nedeni değil, infazda dikkate alınması gereken bir infaz rejimi olduğu, ilk defa suç işleyen bir sanık ile daha önce suç işlemiş ve tekerrüre esas sabıkaları olan sanık arasında bir ayrım yapıldığı,
İlk defa suç işleyen sanık hakkında cezası kısa süreli hapis ise bu ceza TCK"nin 50/1. maddesinde belirtilen seçenek yaptırımlara çevrilebileceği, ancak kişi mükerrir ise cezası hapiste bırakılarak hakkında TCK"nin 58/6. maddesi gereği “mükerrirlere özgü infaz rejimine” karar vermek gerekecektir.
Nitekim seçimlik cezalarda kişi mükerrir ise TCK"nin 58/3. maddesi gereği hapis cezasını seçmek zorunludur. TCK"nin 50/2. maddesi gereğince de seçimlik cezada hapis cezası seçilmiş ise bu ceza artık adli para cezasına çevrilemez, dolayısıyla seçimlik cezada kişi mükerrir ise hapis cezası seçilerek hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanması Kanun"un gereğidir. Bu konuda CGK’nin 19.03.2013 tarih, 2012/2-1500 E., 2013/95 sayılı karar da mevcuttur.
TCK seçimlik cezada bunu öngörüyor ise bunun mefhumu muhalifinden kısa süreli hapis cezalarında kişi mükerrir ise bu cezanın TCK"nin 50/1. maddesindeki tedbirlere çevrilmeyip hapiste bırakıp mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanması gerektiği de ortaya çıkmaktadır. Aksi durumda kısa süreli hapis cezası TCK"nin 50/1. maddesindeki yaptırımlardan birine çevrilirse TCK 58. madde mükerrirlik hiç uygulanamaz hale gelecek, mükerrir olan sanık cezası tedbire veya para cezasına çevrildiğinden daha az bir ceza almış olacaktır. Yine bu durumda ilk defa suç işleyen ile mükerrir sanığın TCK"nin 3. maddesi cezada orantılılık ilkesi açısından hiçbir farkı olmayacaktır. Cumhuriyet savcısının aleyhe temyizi bulunduğundan tehdit suçu konusunda 3. Ceza Dairemizin kararı doğrudur.
Ancak sanık hakkında kasten yaralama suçundan verilen ceza hesaplamada yanlış yapılmış, bu hesaplama TCK"nin 62. maddesindeki 2 yıl 1 ay hapis çıkartılarak doğru hesaplama 1 yıl 10 ay 15 gün olarak düzelterek onama yapılmıştır.
Tekerrüre esas ceza açısından, sanığın sabıkasında daha ağır bir ceza bulunmasına rağmen 5275 sayılı Kanun"un 108/2. maddesine aykırı olarak Cumhuriyet savcısının aleyhe temyizine rağmen sanığın daha ağır sabıkası seçilmesi gerekirken daha hafifi mahkemenin kararında seçildiğinden, bu hususun düzeltilmesi gerektiğine ilişkin Sayın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı bu yönüyle doğrudur ve aşağıda düzeltilmiştir.
Sonuç olarak tehdit suçu açısından, Yargıtay 3. Ceza Dairemizin verdiği Bozma kararında bir isabetsizlik bulunmadığından itirazın Reddi, kasten yaralama
suçu açısından tekerrüre esas sabıka kaydının daha ağırı dikkate alınması gerektiğinden bu yönüyle de itirazın kısmen kabulü ile aşağıdaki karar verilmiştir.
1) Sanık hakkında kasten yaralama suçundan verilen mahkumiyet kararı ile ilgili Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 20.12.2018 tarih 3-2015/291444 sayılı itirazının kabulü ile yapılan temyiz incelemesinde;
Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas ve 2015/85 sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesindeki bazı ibareler iptal edilmiş ise de bu husus infaz aşamasında dikkate alınabileceğinden bozma nedeni yapılmamıştır.
Sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nin 86/1. ve 87/3-e maddeleri gereğince hükmolunan “3 yıl” hapis cezasından TCK’nin 29. maddesi gereği (1/4) oranında indirim yapıldığında “2 yıl 3 ay” yerine “2 yıl 6 ay” hapis cezasına hükmedilmesi ve devamında TCK"nin 62. maddesi gereği (1/6) oranında indirim yapıldığında “1 yıl 10 ay 15 gün” yerine “2 yıl 1 ay” hapis cezasına hükmedilmesi suretiyle fazla ceza tayin edilmesi,
Sanık hakkında tekerrür hükümleri uygulanırken, tekerrüre esas mahkumiyetlerden 5275 sayılı Kanun"un 108/2. maddesi gereğince en ağırı olan Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 19.02.2007 tarih 2005/199 Esas ve 2007/40 sayılı kararı ile 12 yıl hapis cezasının esas alınması gerekirken daha az cezayı içeren Küçükçekmece 9. Asliye Ceza Mahkemesinin12.07.2013 tarih, 2012/941 Esas ve 2013/412 karar sayılı 1 yıl 15 gün hapis cezasının tekerrüre esas alınması,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden 6723 sayılı Kanun"un 33. maddesi ile değişik 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 1412 sayılı CMUK’un 322. maddesi gereğince hükmün TCK’nin 29. maddesinin uygulandığı paragrafından “2 yıl 6 ay” ibaresinin çıkartılarak yerine “2 yıl 3 ay” ibaresinin eklenmesi ve TCK"nin 62. maddesinin uygulandığı paragrafından “2 yıl 1 ay” ibaresinin çıkartılarak yerine “1 yıl 10 ay 15 gün” ibaresinin eklenmesi suretiyle, sanık hakkında kurulan hükmün TCK"nin 58. maddesi tekerrürle ilgili paragrafındaki “Küçükçekmece 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/941 Esas ve 2013/412 karar sayılı 1 yıl 15 gün hapis” cezası ilamı bölümünün çıkartılarak yerine “Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 19.02.2007 tarih, 2005/199 Esas ve 2007/40 sayılı kararı ile 12 yıl hapis” cezasının eklenmek suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2) Sanık hakkında tehdit suçundan verilen mahkumiyet hükmünün temyiz ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı üzerine yapılan incelemede;
Adli sicil kaydında tekerrüre esas ilamları bulunan sanık hakkında hüküm kurulurken, 5237 sayılı TCK"nin 106/1-1. cümle, 29 ve 62. maddeleri gereğince hükmolunan hapis cezasının TCK"nin 58/6. maddesi gereğince mükerrirlere özgü infaz rejimine karar verilmesi gerekirken, hapis cezasının TCK"nin 50/1-a maddesi uygulanarak adli para cezasına çevrilmesi, sonuç adli para cezası olduğundan TCK"nin 58/1. maddesi gereğince tekerrür hükümlerinin uygulanamaz hale getirilmesi, o yer Cumhuriyet savcısının aleyhe temyizi de bulunduğu dikkate alınarak Yargıtay 3. Ceza Dairemizin hükmün BOZULMASINA dair kararında isabetsizlik bulunmadığından,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 20.12.2018 tarih 3-2015/29144 sayılı itirazının REDDİNE,
Dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 07/02/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.