21. Hukuk Dairesi 2011/7469 E. , 2013/646 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 05/02/2004-07/07/2006 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan Kurum vekilince duruşmasız, ... vekilince de duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 435/2. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının 5.2.2004-7.7.2006 Tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davacının 5.2.2004- 7.7.2006 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden davalı işyerinin 18.11.2002 tarihinde 506 sayılı Yasa kapsamına alındığı, uyuşmazlık dönemine ait dönem bordrolarının getirtilmediği,davacının ...’da bildiriminin davalı işyeri tarafından 20.5.2005 tarihinde yapıldığı, bu tarihten öncesine ait bildirimlerin yapılmadığı, davalı işyerinin bildirim öncesi inşaatın durdurulduğuna dair kuruma dilekçe verdiği ve gece bekçiliği işinin inşaatın durdurulmasından sonra işçi çalıştırmaya başlandığının savunulduğu ve inşaatın durdurulduğuna dair resmi yazının tarihi ile davacının bildirim tarihinin aynı olduğu, inşaat işyerinin bildirim yapılmayan ancak davacının çalıştığını iddia ettiği döneme ait bordrolarının dosyaya getirilmediği anlaşılmaktadır
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı yasanın 79. maddesi bu tip hizmet tesbiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Somut olayda, inşaat işyerinin faaliyetinin durdurulmasından sonra davacının bekçi olarak işe alındığı ve bildirimini tam olarak yapıldığı iddia olunmuş ve sadece iki bekçinin bulunduğu döneme ait bordrolar dosyaya celb edilmiş olması karşısında davacının çalıştığı ancak bildirim yapılmadığını iddia ettiği dönem bordroları getirtilmeden ve burada adı geçen bordro tanıklarının beyanlarına başvurmadan, ayrıca işçi alacakları davasında beyanlarına başvurulan tanıkların iki dosya arasında oluşa ilişkin beyanları arasında açık çelişkiler bulunmasına rağmen, delil olarak kabul edilen dosyadaki beyanlarla huzurda alınan beyanlar arasındaki çelişkilerin tanıklara sorularak giderilmemesi, dinlenen davalı tanıklarının bordro tanıkları olup olmadığının tespit edilmemesi karşısında tanıklarının iki dosyadaki kendi ve diğer tanık beyanları arasındaki çelişki giderilmeden ve bu tür davaların kamu düzenini ilgilendirdiği, resen araştırma yapılmasının gerekeceği gözardı edilerek sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
Yapılacak iş, davalı işyerinin uyuşmazlık dönemine ait dönem bordrolarının celbi ile bordrolarda çalışmaları bulunanlar içerisinden davalı ile arasında dava ya da başka bir husumet bulunmayanlar arasından adları resen belirlenecek bordro tanıklarının beyanlarına başvurmak, dinlenilen tanıklardan işçi alacakları davasında dinlenen tanıkların beyanları ile huzurda alınan beyanlar arasındaki özellikle çalışılan döneme ait çelişkilerin giderilmesi ve bordro tanıklarının beyanlarının yetersiz olması durumunda davanın kamu düzenini ilgilendirdiği de dikkate alınarak araştırmanın genişletilip bu dönemlerde çalışması bulunan komşu işyeri işverenleri ve bu işverenler tarafından çalışmaları Kuruma bildirilen kimseler zabıta marifetiyle belirlenip beyanlarına başvurularak, tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle, ayrıca kuruma bildirilen sürelerin tespitinde hukuki yarar bulunmadığından mahkemece yeniden tespitine gerek olmadığı gözönüne alınarak çıkacak sonuca göre bir karar vermektir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden ..."ye iadesine, 21/01/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.