20. Hukuk Dairesi 2013/5481 E. , 2013/7337 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... Yönetimi, 14.08.2008 tarihli dilekçe ile açtığı davada; 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan çalışmalarda, ....Köyünde 102 ada 1 sayılı parselin orman niteliği ile sınırlandırılıp, Hazine adına tesbit tutanağı düzenlenerek kısmî ilâna çıkartıldığını, bu orman parseline bitişik olan taşınmazların, orman sayılan yerlerden olduğu halde, orman alanı dışında bırakıldığını ileri sürerek, bu alanın orman sınırları içine alınarak orman niteliği ile Hazine adına tapuya tescilini istemiş, davaya konu olan yerler hakkında 112 ada 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7 ve 8 parsel numaraları ile düzenlenen kadastro tespit tutanakları, kadastro mahkemesinde orman kadastrosuna itiraz davasına konu olduğu nedeniyle malik ve vasıf haneleri boş olarak mahkemeye gönderilmiş, mahkemece; 112 ada 6 parsel yönünden dosya tefrik edilerek husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesi"nin 06.10.2010 tarih ve 2010/7961-11887 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; [Dava açıldığı sırada bu davanın sonucu kim ya da kimleri etkileyeceği baştan belli ise, açılacak davada pasif husumet ehliyeti onlara ait olacağı Usul Hukukunun temel kuralıdır. Dava açıldığı sırada orman sınırları dışında bırakılan taşınmaz hakkında tesbit tutanağı düzenlenmediğinden, taşınmazın gerçek hak sahibi belli değildir. Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ile Orman Genel Müdürlüğü taşınmazda hak sahibinin kimler olduğu konusunda otuz günlük askı ilân süresi içinde idarî bir araştırma yapıp, bu araştırma sonucuna göre belirlenecek gerçek ya da tüzel kişilere husumet yöneltilerek askı ilân süresi bitmeden dava açılmalıdır denebilirse de, bu kısa süre içinde, dava edilecek taşınmazda hak sahibi olanlar her zaman tesbit edilemeyeceği gibi, yapılacak araştırma sonucu tesbit edilecek hak sahipleri her zaman gerçeği de yansıtmayabilir. O halde, kısmî ilâna çıkartılan orman parsellerinin dışında kalan taşınmazlar yönünden Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ya da Orman Genel Müdürlüğü tarafından orman savı ile otuz günlük askı ilan süresi içinde kadastro mahkemelerinde açılacak orman kadastrosuna itiraz davalarında, yapılan kadastro işleminin özelliği ve açılacak davanın niteliği gereği, husumetin Hazine veya taşınmazın içinde bulunduğu Köy Tüzel Kişiliği ya da taşınmazda hak sahibi olduğu varsayılan gerçek veya tüzel kişilere karşı açılabileceğini kabul etmek gerekir. Yargılamanın devamı sırasında yapılan keşifte, davaya konu taşınmazda hak sahibi olanların belirlenmesi ya da malik hanesi açık bırakılarak düzenlenecek tesbit tutanaklarının mahkemeye gönderilmesi halinde, dava dosyası ile birleştirilip 3402 sayılı Kanunun 27, 28 ve 29. maddeleri hükümlerine göre işlem yapıldıktan sonra tesbit tutanaklarında isimleri geçen ya da keşif sırasında belirlenecek olan hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler davaya katılıp kendilerine duruşma günü tebliğ edilerek husumet yaygınlaştırılıp, davada taraf
oluşturulduktan sonra taraf delilleri ve 3402 sayılı Kanunun 30. maddesi gereğince mahkemece lüzum görülen diğer deliller de toplanarak dava konusu taşınmazın gerçek hak sahibi adına tescil edilmesi, dava dilekçesinde gösterilen gerçek ya da tüzel kişinin hak sahibi olmaması halinde davanın husumet yönünden red edilmemesi gerekir.] denilmiştir.
Mahkemece, bozma sonrası yapılan yargılama neticesinde davanın reddine; Arıköy Köyü 112 ada 6 parsel sayılı taşınmazın tesbit gibi ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre orman sınırlandırması yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı dışında bırakılmıştır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. Ancak; 3402 sayılı Kanun hükümleri gereğince kadastro hâkimi, taşınmazın kimin adına ve hangi nitelik ile tescil edileceğine karar vermekle yükümlü olduğu ve 3402 sayılı Kanunun 30/2 maddesi gereğince kadastro tutanakları malik ve vasıf haneleri açık olarak gönderildiği halde, hüküm yerinde taşınmazın niteliğinin belirtilmemesi infazda karışıklığa yol açabileceğinden doğru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple, hükmün 1. bendinde yer alan “...... adına” kelimelerinden sonra gelmek üzere “bahçe niteliği ile ” kelimelerinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla H.U.M.K."nun 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 27/06/2013 günü oy birliğiyle karar verildi.