21. Hukuk Dairesi 2012/7023 E. , 2013/722 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı ve davalılardan ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacı, davalı ... ve davalı ..."ın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, iş kazasına uğrayan davacının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkeme, davanın kısmen kabulü ile, davalı ... yönünden açılan davanın reddine, diğer davalılar yönünden davanın kısmen kabulü ile, 100.00 TL maddi tazminat ile 4.000,00 TL manevi tazminatın ayrı ayrı olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7.239,01 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar vermiştir.
İşci ..."in davalılar ... ve ..."ın ortağı olduğu .... ünvanlı şirkette işci olarak çalışmaktayken 16.04.2007 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu %3.1 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığı, mahkemece kusurun % 70"inin işveren...."nin, %30"unun davacı işciye ait olduğu, şahsi kusurları bulunmayan şirket ortakları ... ve ..."ın da sorumlu olduğu kabul edilerek yazılı şekilde karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davacının çalışmakta olduğu şirketin davalı ... ve ..."ın ortağı olduğu.... ünvanlı şirket olup 506 sayılı Yasa"nın 4/1 maddesine göre "işveren" şirkettir. Davalılar ... ve ..."ın ise şirketin ortağı ve temsilcisi olup davacı ile şirket adına hizmet sözleşmesi imzalayan kişi olarak aynı Yasa"nın 4/2 maddesine göre "işveren vekilidir".
İşveren vekili "işveren nam ve hesabına işin yönetimi görevini yapan kimse" olduğundan doğrudan temsil yetkisinin doğal sonucu olarak, işveren adına yaptığı işlemler nedeniyle işveren vekilinin işçilere karşı özel hukuktan doğan bir hukuki sorumluluğu bulunmamaktadır.
Türk Medeni Yasası’nın 50. maddesinde tüzel kişilerin organlarının hukuki işlemleri ve diğer bütün fiilleriyle tüzel kişiyi borç altına sokacağı, organların kusurlarından dolayı ayrıca kişisel olarak sorumlu olacakları bildirilmiştir. Tüzel kişilerin borçlarından ötürü organlarının veya temsilcilerinin kişisel kusurları dışında şahsen sorumlu olacaklarına dair bir yasal düzenleme bulunmadığından, işkazası ve meslek hastalığı nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat davasında, olayın meydana gelmesinde kişisel bir kusuru bulunmayan işveren vekilinin bu sıfatla hukuki sorumluluğuna gidilemez. Bu nedenlerle, zararlandırıcı olayın meydana gelmesinde kişisel kusuru bulunmayan işveren vekiline yalnız bu sıfatı nedeniyle husumet yöneltilemez.
Somut olayda, mahkemece, 04.07.2011 tarihli kusur raporu hükme esas alınarak davalı ... ve ... hakkında hüküm kurulmuş ise de anılan bilirkişi kurulu kusur raporlarında, davalı ...Ş."nin kusurlu olduğunun belirtildiği ve davalılar ... ve ..."ın "işveren vekili" sıfatıyla sorumlu tutulmasını gerektiren kişisel kusurunun olmadığının açıkça belirtilmesine rağmen mahkemece birlikte sorumlu tutulmaları doğru değildir.
İş kazasından doğan tazminat davalarının özelliği gereği, İş Kanunu"nun 77. maddesinin öngördüğü koşulları göz önünde tutarak ve özellikle işverenin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği"nin ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelenmek suretiyle işveren vekilinin kişisel kusuru olup olmadığı ve oranı hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde belirlenmeden yalnızca "ortak" olması nedeniyle iş kazası sonucu davacıda meydana gelen maddi ve manevi zararların giderilmesinden sorumlu tutulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Yapılacak iş, davalılar ... ve ..."ın kişisel kusuru bulunmadığı anlaşılmakla husumet yöneltilemeyeceği gözetilerek davalılar ... ve ... yönünden davanın reddine karar vermekten ibarettir.
Ayrıca;
Davacı yararına hükmolunan maddi tazminata uygulanacak faizin başlangıcına gelince: Davacı dava dilekçesinde manevi tazminat ile fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak maddi tazminatın tahsilini istemiş, yargılama sırasında 01.10.2010 harç tarihli dilekçesi ile maddi tazminat istemini ıslah suretiyle artırmıştır. İş kazası sonucu sürekli iş göremezlik durumunda zararın olay tarihinde oluştuğu ve bu tarihte zarara neden olanlar bakımından temerrüdün gerçekleştiğinin kabulünün gerekeceği ve bu nedenle de hüküm altına alınan tazminata uygulanacak faizin olay tarihinden itibaren başlatılması gerektiği Dairemizin ve giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir. Dava dilekçesindeki talepler yönünden mahkemenin bu yöndeki uygulaması isabetlidir. Ne var ki davacı ıslah dilekçesinde açıkça ıslahen artırılan bölüm için faizin dava tarihinden başlatılmasını talep etmediğinin anlaşılmasına göre ıslahen artırılan bölümü için olay tarihinden itibaren faiz başlatılması gerektiği halde yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. .
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının ve davalılar ... ve ..."ın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine
22.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.