21. Hukuk Dairesi 2011/2288 E. , 2013/738 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, yaşlılık aylığından yapılan Sosyal Güvenlik Destek Primi kesintilerinin iptaline, yapılan kesintilerin yasal faiziyle birlikte iadesine, karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara,toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, davacının aşağıdaki bendin dışındaki temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, yaşlılık aylığı almakta iken, profesyonel turist rehberliği yapan davacıdan 01/09/2003-27/04/2009 tarihleri arasında tahsil edilen 4274 TL Sosyal Güvenlik Destek Priminin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte iadesini istemine ilişkindir.
1479 sayılı Kanuna 25.08.1999 tarih ve 4447 sayılı Kanun’la eklenen ve 08.09.1999 tarihi itibarîyle yürürlüğe giren “Sosyal Güvenlik Destek Primi” başlığını taşıyan ek 20. madde hükmü, “yaşlılık aylığı bağlananlardan 24. maddenin I numaralı bendinde belirtilen çalışmalarına devam edenlerin veya daha sonra çalışmaya başlayanların sosyal yardım zammı dahil tahakkuk eden aylıklarından; aylığın bağlandığı, yasadan önce yaşlılık aylığı bağlananlardan yasanın yürürlüğe girdiği tarihi takip eden veya tekrar çalışmaya başlanıldığı tarihi takip eden aybaşından itibaren çalışmalarının sona erdiği ay dahil % 10 oranında sosyal güvenlik destek primi kesilir.” düzenlemesini getirmiş; pasif sigortalıların yaşlılık aylıklarından sosyal güvenlik destek primi kesilmesi, 1479 sayılı Kanunun 24/I. maddesi kapsamında kendi nam ve hesabına bağımsız çalışmanın varlığı koşuluna bağlamıştır.
Ek 20. maddenin 1. fıkrasında 24.07.2003 kabul tarihli ve 4956 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikle; “yaşlılık aylığı bağlananlardan sadece ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya basit usûlde gelir vergisi mükellefiyeti devam edenlerin sosyal güvenlik destek priminden sorumlu olacakları” öngörülmüş ve anılan Kanun’un 57. maddesine göre bu değişikliğin yürürlük tarihi 02.08.2003 olarak belirlenmiş; daha sonra 22.01.2004 kabul tarihli, 5073 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikle de, anılan 1. fıkranın 4956 sayılı Kanun’dan önce yürürlükte bulunan hükmüne benzer bir düzenleme getirilerek “yaşlılık aylığı bağlananlardan, 24. maddenin I numaralı bendinde belirtilen çalışmalarına devam edenlerin veya daha sonra çalışmaya başlayanların, sosyal yardım zammı dahil tahakkuk eden aylıklarından, aylığın bağlandığı veya tekrar çalışmaya başlanıldığı tarihi takip eden aybaşından itibaren sosyal güvenlik destek primi kesileceği” öngörülmüştür ki, anılan değişiklik hükmünün yürürlük tarihi ise 28.01.2004 tarihidir.
01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasanın sigortalı sayılmayanların düzenlendiği 6. maddesinin “k” bendinde, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı olanlardan, aylık faaliyet gelirlerinden bu faaliyetine ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarı, prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olduğunu belgeleyenlerin sigortalı sayılmayacağı belirtilmiştir.
Mahkemece, uyuşmazlık konusu 01.09.2003-27.04.2009 tarihleri arası dönemde davacının vergi kaydının bulunup bulunmadığı araştırılmalı; vergiye kayıtlı olması durumunda, şimdiki gibi; aksi durumda, oda ve sicil kaydı nedeniyle uyuşmazlık konusu dönemin tamamında kendi nam ve hesabına faaliyetinin bulunduğu anlaşılan davacının, 1479 sayılı Kanunun ek 20. maddesinde 5073 sayılı Kanun’la yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği 28.01.2004 tarihi ile 5510 sayılı Yasa’nın 4/b maddesinin yürürlüğe girdiği 01.10.2008 tarihleri arası döneme isabet eden sosyal güvenlik destek priminden sorumlu olacağı; Ayrıca, 01.10.2008 tarihi sonrası dönemde, oda ve sicil kaydı nedeniyle kendi nam ve hesabına bağımsız çalışması bulunmakta ise de, anılan Kanunun 6/k maddesi nedeniyle kazanç miktarı araştırılarak, sigortalı sayılması gerekip gerekmediği belirlenmeli, sigortalı sayılması gerektiğinin anlaşılması durumunda sosyal güvenlik destek priminden sorumlu olacağı esas alınarak, sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemenin yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar doğrultusunda yargılama yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 22/01/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.