8. Hukuk Dairesi 2011/6310 E. , 2011/7827 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ve ... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Yıldızeli Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 21.06.2011 gün ve 249/241 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... vekili dava dilekçesinde, 143 ada 9 sayılı parsel içerisinde dönümleri belirtilen beş parça taşınmazın vekil edeninin zilyet ve tasarrufunda olduğunu, birleşen Yıldızeli Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/231 Esas sayılı dava dosyasının davacısı ... vekili de aynı biçimde aynı ada ve parsel içerisinde dönümleri yazılı iki parça taşınmazın vekil edeninin zilyet ve tasarrufu bulunduğunu, murislerinden intikal ettiklerini, yapılan taksim sonucu vekil edenlerine kaldığını açıklamışlar ve dava dilekçelerinde belirtilen dönümlere ait taşınmaz bölümleri bakımından 143 ada 9 sayılı parselin tapu kaydının iptaliyle vekil edenleri adına ayrı ayrı tapuya kayıt ve tescillerine karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı Hazine vekili, asıl dava ile birleşen dava açısından dava konusu yerin 22.09.1999 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında ham toprak niteliğiyle Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, tapu kaydının oluştuğunu, mera araştırmasının yapılması gerektiğini belirterek her iki davacının davasının reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile 143 ada 9 sayılı parsel içerisinde A, B, C, D ve E harfleriyle gösterilen taşınmaz bölümlerinin davacı ..., aynı ada ve parselde F ve G harfleriyle işaretlenen taşınmaz kısımlarının ise, birleşen davanın davacısı ... adına tapuya kayıt ve tescillerine, bu bölümler bakımından taşınmazın tapu kaydının iptaline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik ve muristen intikal hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
Mahkemece, yazılı gerekçeyle her iki davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Davacı ... vekili dava dilekçesinde, tescili istenen beş parça taşınmazın vekil edeninin babasından kaldığını, mirasçılar arasında yapılan paylaşım sonucu vekil edenine düştüğünü açıklamış, keşifte dinlenen yerel bilirkişiler ise, dava konusu yerlerin davacının babasından kaldığını, ölümüyle davacı tarafından ekilip biçildiğini açıklamışlar, paylaşım konusunda herhangi bir beyanda bulunmamışlardır. Birleşen davanın davacısı ... vekili de aynı doğrultuda açıklamada bulunmuş, yargılama sırasında ...’ın babası muris ...’ın mirasçısı olduğunu açıklayan Zeliha, Fadime, Fatih, Hacı Hasan ve Saniye Karahan (Kartal) tarafından verilen dilekçe ve eki nüfus cüzdanı kayıtlarıyla taşınmazlar üzerinde herhangi bir hak taleplerinin olmadığını ve açılan davaya olur verdiklerini bildirmişler, ancak muris ...’ın veraset belgesi ya da nüfus aile kayıt tablosu dosya arasında bulunmadığından tüm mirasçıların olur verip vermedikleri konusunda denetim yapma olanağı bulunmamaktadır.
Davacı ...’ın miras bırakanı babası ... 02.06.1980, ...’ın miras bırakanı ...’ın ise ölü olduğu ancak ölüm tarihinin bilinmediği anlaşıldığından her iki miras bırakana ait tereke ölüm tarihleri itibariyle elbirliği mülkiyet hükümlerine tabidir. TMK.nun 701 ve 702.maddeleri uyarınca elbirliği mülkiyetinde mirasçıların belirlenmiş payları olmayıp, herbirinin payı taşınmazın tamamı üzerinde söz konusudur. TMK.nun 702.maddesi uyarınca tasarrufi işlemlerde oybirliği aranır. Davada tasarrufi bir işlem olup üçüncü kişiye karşı açılmış bulunduğundan kural olarak tüm mirasçıların birlikte dava açmaları gerekir. Bu bakımdan ...’ın iptal ve tescilini istediği taşınmaz bölümlerinin babasından satış, bağış ya da ölümünden sonra miras payının devri veya terekenin paylaşımı sonucu davacı ..."a düşmüş ise, şimdiki gibi davanın yürütülmesi, aşağıda açıklanan eksikliklerin yerine getirilmesi gerekir.
Birleşen davanın davacısı ... ile davacı ..."ın babaları ...’a ve ..."a ait veraset belgelerinin davacılardan istenerek dosya arasına konulması, ...’a ait veraset belgesinde olur vermeyen mirasçıların belirlenmesi halinde diğerleri gibi bu eksikliğin giderilmesi, tüm mirasçıların; koşulların gerçekleşmesi halinde ... adına iptal ve tescile karar verilmesini istemeleri halinde bu hususun dikkate alınması, aksi halde terekenin paylaşılmamış olması ya da satış, bağış ve miras payının devri yoluyla dava konusu taşınmaz bölümleri her iki davacıya kalmamış ise, ... ile ...’ın terekelerinin elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olduğu ve elbirliği mülkiyetine tabi taşınmazlar hakkında bir veya birkaç mirasçının tek başına üçüncü kişilere karşı dava açma sıfat ve hukuki ehliyetleri bulunmadığı düşünülerek her iki davanın reddine karar verilmesi düşünülmelidir.
Uyuşmazlık konusu 143 ada 9 sayılı parsel, 22.09.1999 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında ham toprak niteliğiyle 2719575,12 m2 yüzölçümlü olarak Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Taşınmazın yüzölçümünün büyüklüğü ile Hazinenin mera savunması gözönünde tutulduğunda, tesciline karar verilen taşınmaz bölümlerinin nitelikleri konusunda duraksama hasıl olmuştur. Bu nedenle tespitin yapıldığı 22.09.1999 tarihinden geriye doğru en az 20 yıl öncesine ait (1970 –1980 arası) iki ayrı zamanda çekilmiş hava fotoğrafları ile dava konusu taşınmazın sınırları içinde bulunduğu Aşağıçakmak Köyüne ait tahsisli ve kadim mera kayıtlarının ilçe, İl Özel İdare, İlçe ve İl Tarım Müdürlüğü ile Kadastro ve Tapu Sicil Müdürlüğünden sorulması, varsa tahsisli ve kadim meralara ait kayıt ve belgeler ile haritalar getirtilerek dosya arasına konulması, 143 ada 9 sayılı parselin parsel ve çevresini gösteren birleşik paftanın Kadastro Müdürlüğünden onaylı örneğinin getirtilerek dosyayla birleştirilmesi, birleşik pafta üzerinde yapılacak inceleme sonucu tescili istenen taşınmaz bölümlerine en yakın kadastro parsellerine ait kadastro tutanakları ile kadastro sırasında bu parsellere revizyon gören tapu ve vergi kayıtlarının bulundukları yerlerden getirtilerek dosyaya eklenmesi, uzman bilirkişi jeodezi ve fotoğrametri uzmanı mühendis ile yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla sözü edilen kayıt ve belgeler, komşu parsellere ait tapu ve vergi kayıtları ile hava fotoğraflarıyla birlikte keşif yerinde zemine uygulanması, yerel bilirkişi ve tanıkların HMK.nun 243 ve 244.maddeleri gereğince davetiye ile keşif yerine çağırılmaları, aynı Kanunun 259 ve 290/2.fıkrası gereğince yerel bilirkişi ve tanıkların keşif yerinde dinlenilmeleri, beyanlar arasında çelişki bulunduğu taktirde HMK.nun 261.maddesi uyarınca aykırılığın giderilmesi, mera savunması söz konusu olduğunda meradan yararı bulunmayan komşu köyler halkı arasından yaşlı yerel bilirkişilerin mahkemece tespiti, aynı şekilde komşu köyler halkı arasından 143 ada 9 sayılı parselin yer ve sınırları ile davacıların kullandığı yerleri bilen yaşlı tanıklarını bildirmeleri konusunda davacılara süre ve imkan tanınması, hava fotoğraflarının çekildiği tarihe göre tescili istenen taşınmaz bölümlerinin kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadığı veya hangi nitelikte bulundukları, imar ve ihyanın tamamlanıp tamamlanmadığı, hava fotoğraflarının stereoskopik aletle üç boyutlu olarak incelemeye tabi tutulması konularında jeodezi ve fotoğrametri mühendisinden gerekçeli, tarafların ve Yargıtay’ın denetimine açık rapor ve kroki alınması, aynı şekilde yapılacak uygulama sonucu tescili istenen taşınmaz kısımlarının tahsisli ve kadim mera kapsamında kalıp kalmadığının belirlenmesi, sözü edilen kayıt ve belgeler kapsamında kalmadığının anlaşılması halinde bu taktirde kadim mera araştırmasının yapılması, 143 ada 9 sayılı parselin mera olup olmadığı, dava konusu yapılan taşınmaz bölümlerinin içerisinde bulundukları meradan açılmak suretiyle elde edilen yerlerden bulunup bulunmadığı hususlarının yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak saptanması gerekir.
Dava konusu taşınmaz bölümleri satış, bağış, miras payının devri ya da paylaşım sonucu davacılara kalmış ise, murislerinin ölüm tarihleri gözönünde bulundurularak murisleri ile murislerin veraset belgelerinde yer alan tüm mirasçılar açısından 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi gereğince miktar araştırmasının yapılması, belgesizden edinilen taşınmazlar olup olmadığının Tapu Sicil ve Kadastro Müdürlüğü ile zilyetliğe dayalı tescil davası açıp açmadıklarının o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulması, belgesizden edinilen taşınmazlara ait kadastro tutanakları ile tapu kayıtlarının Tapu Sicil Müdürlüğünden, zilyetliğe ait tescil davalarına ilişkin dosyaların ise, ait olduğu mahkemelerden getirtilerek 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesinde öngörülen miktar sınırlamaları bakımından gözönünde tutulması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulmuş bulunması usul ve yasaya aykırıdır.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulüyle yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.