1. Hukuk Dairesi 2017/2306 E. , 2020/2135 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ :TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil- tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan Mehmet Habeşoğlu"nun tüm malvarlığını oğlu olan davalı ..."a satış suretiyle temlik ettiğini, davalının da muvazaalı olarak devraldığı taşınmazın büyük bir kısmını üçüncü kişilere devrettiğini ileri sürerek, 1624 ve 1626 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tescilini,olmadığı takdirde tenkisini istemiştir.
Davalı, tüm birikimini mirasbırakanın önderliğinde kurulacak aile şirketine resmi olarak ortak olmamasına rağmen verdiğini, hak kaybına neden olmaması için teminat ve mirasbırakanın ölümünden sonra kardeşler arasında paylaştırılması amacıyla dava konusu taşınmazların evveliyatını oluşturan 498 parsel sayılı taşınmazın kendisine devredildiğini, 1998 yılında mirasbırakanın arzusuna ve kardeşler arasında yapılan anlaşmaya uygun olarak taşınmazın ifrazının yapıldığını, 1621 ve 1624 parsel sayılı taşınmazların tamamen, 1626 parsel sayılı taşınmazın ise 1/2 payının kendisinde kaldığını, 1622 parselin davacıya, 1625 parselin kardeşleri..." a, 1623 parselin tamamı ile 1626 parselin 1/2 payının yine kardeşleri ...a devredildiğini, mirasbırakan adına kayıtlı 2 adet taşınmaz daha bulunduğunu, diğer paydaşların feragati ile bu taşınmazlardan birinin kız kardeşlerine, diğerinin ise kardeşleri... ve ..." e temlik edildiğini, tenkis talebi yönünden hak düşürücü sürenin geçtiğini belirtip, davanın reddini savunmuştur.
Davanın reddine ilişkin verilen karar Dairece; "...Somut olayda, tenkis isteği bakımından, muris Mehmet" in ölüm tarihi itibariyle uygulanması gereken 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi"nde düzenlenen 1 ve 5 yıllık zamanaşımı sürelerinin geçtiği gözetilerek, tenkis isteğinin reddine karar verilmesi doğrudur. Davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine. Muris muvazaası iddiasının, yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda araştırılması ve toplanacak delillere göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmiş olması isabetsizdir.." gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1934 doğumlu mirasbırakan Mehmet Habeşoğlu’nun 02.02.1990 tarihinde ölümü ile geride mirasçı olarak davacı oğlu ..., davalı oğlu ...., dava dışı çocukları ...,...,...,...,...,...ve eşi ...’yi bıraktığı, mirasbırakanın 498 parsel sayılı taşınmazını 06.11.1989 tarihinde davalı oğlu ...a satış suretiyle temlik ettiği, taşınmazın 15.02.1999 tarihli ifraz ile 1621, 1622, 1623, 1624, 1625 ve 1626 parsel sayılı taşınmazları oluşturduğu, davalı ...’un 11.07.2012 tarihinde 1621 parseli dava dışı ..."e; 15.02.1999 tarihinde 1622 parseli davacı ..."na, 1623 parseli ve 1626 parselin ½ payı dava dışı mirasçı ..."na, 1625 parseli dava dışı mirasçı ..."na devrettiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda; tarafların kardeşi olan davacı tanığı ... mirasbırakanın dava konusu taşınmazı tüm mirasçılar arasında dağıtması için davalıya verdiğini beyan etmiş, tarafların kardeşi olan diğer davacı tanığı Suhal ise tanıklıktan çekilmiştir.
Öte yandan, muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun HMK"nın 190. maddesi ile TMK"nın 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla mükelleftir. Bir başka ifade ile temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğunu ispat külfeti davacı tarafa aittir.
Toplanan deliller yukarıdaki ilkelerle birlikte değerlendirdiğinde, mirasbırakanın dava konusu taşınmazların evvaliyatı olan 498 parsel sayılı taşınmazı mal kaçırma amacıyla değil tüm mirasçılar arasında paylaştırması amacı ile davalıya temlik ettiği sonucuna varılmaktadır.
Hal böyle olunca, iddianın kanıtlanamadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
Davalının bu yönlere ilişkin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.