Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/515
Karar No: 2019/3610

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2019/515 Esas 2019/3610 Karar Sayılı İlamı

Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)


Davacı tarafın, davalı tarafın aidat ve yönetim giderlerini ödememesi sebebiyle açtığı dava sonucunda mahkeme, itirazın iptaline karar vermiş ancak Yargıtayca bu karar bozulmuştur. Yeniden yapılan yargılama sonucunda, tebliğin yapılmadığı dönemde icra takibine itiraz edildiğinden davanın reddine karar verilmiştir. Ancak mahkemenin belirlediği süre 2 hafta olarak yanlış belirtilmiş, doğru süre 8 gün olduğu belirtilmiştir. Yasalara göre, kanun yolu süresinde adil yargılanma hakkı ve mahkemeye erişim hakkı kapsamında sürede yapılan başvurular kabul edilmelidir. 1086 sayılı HUMK m.76 ve 6100 sayılı HMK 33. maddesi kanunlarının uygulanması gerekmektedir. Hükümde kanun yolunun ve süresinin belirtilmesi zorunludur ve hüküm sonuç kısmında, taleplerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Yanlış yönlendirilme hak kaybına neden olacağı için temyiz yoluna başvurma süresinin yanlış gösterilmesi bozma sebebi olmalıdır.
20. Hukuk Dairesi         2019/515 E.  ,  2019/3610 K.

    "İçtihat Metni"

    .......
    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı dava dilekçesi ile, davalının, davacı siteye ait B2 blok 1 nolu bağımsız bölümün maliki olduğunu ve aidat ve bakım onarım giderlerinin ödenmemesi nedeniyle .......Esasında başlatılan icra takibine itiraz ettiğini, bu nedenle takibin devamına ve davalının haksız ve yersiz olarak takibe itiraz ettiği için %20"den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Mahkemece davalının belirtilen bağımsız bölümde aidat talep edilen dönemde kat maliki olması nedeniyle aidat ve yönetim giderinden dolayı davacıya karşı sorumlu olduğu ve söz konusu aidatları ödediğini ispat edemediği gerekçesiyle davanın kabulü ile.....sayılı dosyasında davalı itirazının iptaline, takibin devamına asıl alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, karar davalı tarafından temyizi üzerine Dairemizin 13/03/2018 tarih ve 2017/6697 E. - 2018/1723 K. sayılı ilamı ile "Mahkemece her ne kadar davanın itirazın iptaline yönelik olduğu kabul edilip davanın kabulü ile itirazın iptaline karar verilmişse de davalıya usulüne uygun ödeme emri tebliği yapılmadığı, davalının da buna karşı itirazı bulunmadığından, icra takibine itirazın iptali de söz konusu olamayacağından öncelikle davalıya usulüne uygun ödeme emri tebliğinin yapılıp itiraz edilirse ondan sonra icra takibine itirazın iptali incelenebileceğinden açıklanan hususlar gözönünde bulundurulmaksızın yazılı olduğu gibi hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğu gibi kurulan hüküm fıkrasının da 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesindeki hususları içerir mahiyette olmadığı, miktarlar belirtilmeden davanın kabulüne %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş olması da yerinde görülmemiştir." denilmek suretiyle bozulmuştur.
    Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra yapılan yargılama sonucu,..... esas sayılı dosyasında davalıya 01/07/2013 tarihinde çıkartılan tebligatın bila tebliğ iade edildiği, 09/09/2013 tarihinde davalının kendisine tebligat yapılmadığını bildirerek İcra Müdürlüğüne dilekçe verdiği, 10/09/2013 tarihinde İcra Müdürlüğünün takibin durmasına karar verdiği, 27/09/2013 tarihinde iş bu davanın açıldığı, dava açıldıktan sonra davalıya yeniden 23/10/2014 tarihinde ödeme emrinin tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Bu durumda usulüne uygun tebliğin yapıldığı 23/10/2014 tarihinden sonra davalı tarafından yapılan herhangi bir itiraz olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    .....

    Dosya içerisindeki belgelerin incelenmesinde;..... 2018/932 Esas 2018/1507 Karar sayılı ilamında tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay temiz yolu açık olmak üzere karar vermiş olup, aynı mahkemece daha önce 24/09/2014 tarihinde verilen 2013/1242 E. - 2014/1334 K. sayılı kararın Dairemizce incelenerek 13/03/2018 tarihli 2017/6697 E. - 2018/1723 K. sayılı ilamıyla bozulmasına karar verildiği görülmekle; 1086 sayılı HUMK"nın uygulanması gerektiğinden ilgili kararın iki hafta değil 8 günlük temyiz yoluna tabi olduğu açıktır.
    ...... sayılı kararı, davacıya 28/11/2018 tarihinde tebliğ edilmiş, ancak yasal 8 günlük süreden sonra 11/12/2018 tarihinde karar temyiz edilmiştir. Bu durumda HUMK"nın 437. maddesi hükmünde öngörülen 8 günlük temyiz süresi geçmiş bulunduğundan, 01.06.1990 gün ve 1989/3 E. - 1990/4 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca temyiz dilekçesinin süreden REDDİNE, temyiz harcının istek halinde iadesine 23/05/2019 günü oy çokluğu ile karar verildi.
    .....


    KARŞI OY YAZISI

    Temyiz incelemesinde 1086 sayılı HUMK"nın uygulanması gerektiği, sulh mahkemesi kararlarının temyiz süresinin tebliğden itibaren 8 gün olduğu açıktır.
    Ne varki; sulh hukuk mahkemesi, kısa ve gerekçeli kararında, temyiz süresi "8 gün" olmasına rağmen "iki hafta" olarak belirlemiş, bu hüküm kararı temyiz eden davacıya 28/11/2018 tarihinde tebliğ edilmiş, mahkemenin belirlediği iki haftalık sürede ancak yasal 8 günlük süreden sonra 11/12/2018 tarihinde karar temyiz edilmiştir.
    Somut uyuşmazlıkta, kanun yolu başvurusunda, mahkemece hatalı belirlenen sürenin mi, kanunda belirlenen sürenin mi uygulanması gerektiği, mahkeme kararında belirtilen sürenin kabul edilmemesi halinde adil yargılanma hakkı kapsamında yer alan mahkemeye erişim hakkının engellenip engellenmediğinin incelenmesi gerekir.
    Anayasanın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş, yine taraf olduğumuz, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde de, herkesin kişisel hak ve yükümlülükleriyle ilgili her türlü iddiasını mahkeme önüne getirme hakkı güvence altına alınmış olup, bu madde kapsamında, mahkeme kararlarına karşı kanun yolu başvurusunda bulunma hakkı, adil yargılanma hakkı kapsamındadır.
    Yasal düzenlemeler ve belirtilen olgular ışığında değerlendirildiğinde; davalı, mahkemenin kısa ve gerekçeli kararında belirtilen süreye uyarak, bu süre içinde temyiz başvurusunda bulunmuştur. Hakim, uyuşmazlıkta uygulanacak kanun hükmünü tespit edip uygulamakla yükümlüdür.(1086 sayılı HUMK.m.76, 6100 sayılı HMK 33. maddesi)
    Mahkemenin, kanun yolunu ve süresini taraflara doğru gösterme yükümlülüğü gözönüne alındığında, mahkeme tarafından kanun yolu süresinin hatalı gösterilmesi sonucu davanın taraflarının kanun yolu başvuru talebinin süreden reddedilmesi, hatanın tüm sonuçlarının davanın taraflarına yüklenmesi, adil yargılanma hakkı kapsamında adalete erişim hakkının sınırlandırılmasıdır.
    .....

    Anayasanın 40. maddesinin ikinci fıkrası ve 6100 sayılı Kanunun 297. maddesinin “ç” bendi uyarınca, hükümde, kanun yolları ve süresinin gösterilmesi bir zorunluluk olduğu gibi HMK 297/2. fıkrasında “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” vurgusu yapılmıştır. Yargı kararlarına karşı başvurulacak kanun yolu ile süresinin hükümde açıkça ve doğru olarak gösterilmemiş olması bu hakkın etkin bir şekilde kullanılmasını doğrudan engelleyecek ve hak arama hürriyetinin ihlal edilmesine sebep olacaktır.
    Her ne kadar kanun yolu ve süresi, ilgili kanun maddelerinde açıkça belirtilmiş ise de, yargı organlarının yanlış yönlendirmesi sonucunda ilgililerin hak kaybına uğramayacağının kabul edilmesi gereklidir.
    Karardaki yanlış yönlendirmenin hak kaybına yol açacağı açıktır, temyiz yoluna başvurma süresinin yanlış gösterilmesi bozma sebebi olmalıdır. Hakimin lehe verdiği karar hak sahibinin hak kaybına yol açacak şekilde yorumlanamaz. Kararın hüküm kısmı bir bütün olarak temyize tabidir.
    Bu gibi hallerde, usul kurallarının mahkemeye erişim hakkını kısıtlayacak şekilde katı uygulanmaması, mahkemenin kanun yolu ve süresini hatalı belirlemesi halinde, kararda belirtilen süreye uyularak yapılan kanun yolu başvurusunun, adil yargılanma hakkı ve mahkemeye erişim hakkı kapsamında süresinde yapıldığının kabul edilmesi gerektiği görüşünde olduğumdan, temyiz başvurusu süresinde kabul edilerek, temyiz incelemesinin yapılması gerektiğini düşündüğümden, sayın çoğunluğun kararına katılamıyorum.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi