
Esas No: 2013/2595
Karar No: 2013/7473
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2013/2595 Esas 2013/7473 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
1998 yılında yapılan kadastro sırasında, .... Köyü 128 ada 68 parsel (80300 m2), meşeli tarla niteliğiyle Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.
Davacı ... ve arkadaşları, 03.01.2005 tarihli dilekçelerinde babalarının 1974 yılında vefat ettiğini, babadan kalan kadim tarım arazilerinin yaklaşık 10.000 m2 bölümünün 68 parselde bırakıldığını iddia ederek, tapu kaydının iptaline, adlarına tesciline karar verilmesini talep etmişlerdir.
Mahkemece, davanın kabulüne; 17.06.2005 günlü fen bilirkişi raporunda (B2) işaretli 7069 m2 taşınmazın tapusunun iptaline, davacılar adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 25.01.2008 gün ve 15856 E. - 855 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle :"Hükme esas alınan bilirkişi raporunun, çekişmeli taşınmazın orman olup olmadığını ve hukukî durumunu belirlemeye yeterli ve kanaat verici olmadığı, eski tarihli resmî belgelere göre yeniden inceleme yapılması, taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması" gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, davanın kabulüne; 09.10.2011 tarihli krokide (A) ile işaretli 11100 m2 taşınmazın tapusunun iptaline, davacılar adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 3402 sayılı Kanunun 12. maddesi uyarınca 10 yıllık süre içinde açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu yapılmamıştır. 1995 yılında yapılan genel arazi kadastrosu vardır.
Mahkemece, kazandırıcı zamanaşımı yolu ile taşınmaz edinme koşullarının davacılar yararına gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir.
Şöyle ki; uzman bilirkişi, taşınmazın 1952 tarihli memleket haritasındaki konumunu incelemiş, daha yakın tarihli haritalar incelenmemiştir. Taşınmaz, kadastro sırasında meşeli tarla olarak tespit gördüğüne ve üzerinde halen 10-15 yaşlarında meşe fidanları bulunduğuna göre, kadastro tespitinin yapıldığı 1995 yılı itibariyle zilyedlik koşullarının oluşup oluşmadığının tespiti için 1975-1980’li yıllara ait resmî belgelerdeki konumunun incelenip değerlendirilmesi zorunludur.
3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesi gereğince orman sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen (ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli hale getirmek imar - ihya olarak kabul edilemez) ve imar - ihyanın tamamlandığı tarihten tespit tutanağının düzenlendiği güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülen taşınmazların, Kadastro Kanununun 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar - ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdirî delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmî
olan en eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ile tutanağın düzenlendiği tarihten 15 - 20 yıl önce çekilen hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının steroskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi gerekir.
O halde; dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile taşınmaza komşu olan parsellerin kadastro tespit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri ile yine, en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile tespit tarihinden 15-20 yıl önce çekilmiş steroskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir harita-kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi ile üç uzman orman yüksek mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla, dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp bu belgelerde taşınmazın ne şekilde görüldüğü, imar ve ihya ile zilyetliğin hangi tarihte başlayıp tamamlandığı belirlenmeli, tespit tutanağının düzenlendiği tarihten 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ve bu fotoğraflardan üretilmiş memleket haritaları veya fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftalarında zilyet ve tasarruf edilmeyen yerlerden olduğunun anlaşılması halinde davanın reddine karar verilmeli, orman sayılmayan ve zilyedlikle kazanılacak yerlerden ise, öncesinin ne olduğu, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte başlayıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli, keşif sırasında taşınmazı çeşitli yönlerinden hali hazır durumunu gösterir renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak dava dosyası içine konulmalı, ziraat bilirkişi raporunda taşınmazda bitki örtüsü varsa dağılımı krokili olarak gösterilmeli, 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Kanunu ile değiştirilen ikinci fıkrası hükümlerine göre yapılacağı düşünülerek, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları yönünden belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tesbit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, Tapu ve ilgili Kadastro Müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı Hukuk Mahkemesi Yazı İşleri Müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak gerektiğinde tesbit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Kabule göre de, dairece bozulan önceki kararda (B2) ile gösterilen 7069 m² taşınmaz bölümünün tapusunun iptali ile davacılar adına tescili yolunda verilen karar yalnızca Hazine tarafından temyiz edilmiş, davacı gerçek kişiler tarafından temyiz edilmemiştir. Bu durumda; bozma kararına uyulmakla, Hazine yararına usulî kazanılmış hak doğmuştur. Mahkemece, artık önceki hükümde davacılar adına tescile karar verilen bölümden daha fazlasının tesciline karar verilemez. Oysa, mahkemece bu kez, (A) ile işaretli 11100 m2"lik taşınmazın davacılar adına tesciline karar verilerek usulî kazanılmış hak kuralının ihlal edilmiş olması da doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 02/07/2013 günü oy birliği ile karar verildi.