Abaküs Yazılım
3. Ceza Dairesi
Esas No: 2021/3195
Karar No: 2022/1008
Karar Tarihi: 28.02.2022

Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2021/3195 Esas 2022/1008 Karar Sayılı İlamı

3. Ceza Dairesi         2021/3195 E.  ,  2022/1008 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Ceza Dairesi
    İlk Derece Mahkemesi : Düzce 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 31.07.2019 tarih ve 2017/314 - 2019/229 sayılı kararı
    Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
    Hüküm : 1-Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında TCK'nın 314/2 ve 3713 sayılı Kanunun 3, 5/1 maddesi ile TCK'nın 62, 53/1-2-3, 58/9 ve 63 maddeleri uyarınca verilen mahkumiyet kararlarına ilişkin istinaf başvurularının esastan reddi,
    2-Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında TCK'nın 314/2 ve 3713 sayılı Kanunun 3, 5/1 maddesi ile TCK'nın 221/4-son, 221/5, 62, 53/1-2-3, 58/9 ve 63 maddeleri uyarınca verilen mahkumiyet kararlarına ilişkin istinaf başvurularının esastan reddi

    Bölge Adliye Mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle;
    Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
    Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
    Duruşmalı inceleme istemlerinin; sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ..., yönünden İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemesinde, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesi doğrultusunda, savunmaya yeterli imkanın sağlanması ve bu hakkın etkin şekilde kullandırılmış olması, temyiz denetiminde sınırsız şekilde yazılı savunma imkanının kullanılabilme olanağının bulunması karşısında savunma haklarının kısıtlanması söz konusu olmadığından 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile değişik CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca takdiren, sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... yönünden hükmolunan cezaların süresine göre şartları bulunmadığından CMK'nın 299. maddesi uyarınca REDDİNE,
    Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler, tanık beyanları ve gerekçe içeriğine göre, BDDK’nın 29.05.2015 tarihli kararı ile temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen ve 22 Temmuz 2016 tarihli kararı ile de 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 107. maddesinin son fıkrası gereğince faaliyet izni kaldırılıncaya kadar yasal bankacılık faaliyetlerine devam eden, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisaklı Asya Katılım Bankası AŞ'de örgüt liderinin talimatı üzerine hesap açtığı, işlem yaptığı yönünde delil bulunmayan sanıklar yönünden anılan banka nezdinde açılmış hesaplarının bulunmasının ve bu hesaplara ait mutad hesap hareketlerinin örgütsel faaliyet yada delil olarak değerlendirilemeyeceği belirlenerek yapılan incelemede;
    I- Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkındaki temyiz talepleri ile ilgili olarak:
    Sanık ... hakkında, incelenen dosya kapsamı ve delillere göre, safahatta örgütte kaldığı süre ve konumu çerçevesinde, örgütün yapısı, faaliyetleri ve örgüt mensupları ile ilgili verdiği bilgilerin faydalılık derecesi ve etkin pişmanlıkta bulunduğu aşama itibariyle etkin pişmanlık şartlarını taşıdığı kabul edilen sanık hakkında TCK’nın 221/4-2. cümlesinde öngörülen indirim oranının fazla uygulanması suretiyle noksan cezaya hükmolunduğunun anlaşılması karşısında, Anayasanın 138/1. maddesi hükmü, TCK'nın 61. maddesinde düzenlenen cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine ilişkin ölçütlerle 3/1. maddesinde düzenlenen orantılılık ilkesi bağlamında alt sınırdan makul düzeyde uzaklaşılarak adil bir temel cezaya hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden teşdidin derecesinde yanılgıya düşülmek suretiyle fazla ceza tayini, verilen netice cezanın miktarı ve “çifte atifet yasağı” ilkesi gözetilerek bozma sebebi yapılmamıştır.
    Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükümlere esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanıklar müdafilerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden CMK'nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davalarının esastan reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
    II-Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakındaki temyiz talepleri ile ilgili olarak;
    1- ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... yönünden;
    Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükümlere esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği, kanunda öngörülen suç tipine uyduğu anlaşılmakla; sanıklar müdafileri ve sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...’ın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
    a- Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... hakkında;
    Anayasanın 138/1. maddesi hükmü, TCK'nın 61. maddesinde düzenlenen cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine ilişkin ölçütlerde 3/1. maddesinde düzenlenen orantılılık ilkesi çerçevesinde; suçun işleniş biçimi bağlamında sanığın örgütteki konumu, kaldığı süre, faaliyetlerinin önem ve yoğunluğu, işlendiği yer, meydana getirdiği tehlike ile sanığın kasta dayalı kusurunun ağırlığı göz önünde bulundurularak; dosya kapsamına, hukuka, vicdana uygun adil bir cezaya hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden teşdidin derecesinde yanılgıya düşülmek suretiyle fazla cezaya hükmolunması,
    b- Sanıklarlar ..., ..., ..., ... ve ... haklarında ayrıca; Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 08.04.2008 tarih ve 9-18-78 sayılı kararında açıklandığı üzere; etkin pişmanlık hükümlerinin amacı, bir yandan terör ve örgütlü suçlarla mücadale bakımından stratejik önemi nedeniyle en etkili bilgi edinme ve mücadele araçlarından olan örgütün kendi mensuplarını kullanmak, diğer taraftan da suç işlemeyi önlemek, mensup olduğu yasa dışı örgütün amaçladığı suçun işlenmesine engel olanları ve işlediği suçtan pişmanlık duyanları cezalandırmayarak ya da cezalarında belli oranlarda indirim yaparak yeniden topluma kazandırmaktır.
    TCK'nın 221/4. fıkrasının 2. cümlesinden yararlanabilmek için; failin yakalandıktan sonra bilgisi ölçüsünde örgüt içerisindeki konumuyla uyumlu şekilde kendisinin ve diğer örgüt üyelerinin eylemleri, örgütün yapısı ve faaliyetleriyle ilgili yeterli ve samimi bilgi vererek suçtan pişmanlığını söz ve davranışlarıyla göstermesi gerekmektedir. Bu bilgi maddenin üçüncü fıkrasında aranan, örgütü çökertecek nitelikteki bilgi değildir. Verilen bilginin önemi cezanın belirlenmesinde dikkate alınmalıdır (Dairemizin 12.05.2015 tarih, 2015/1426 E. 2015/1292 K. 26.10.2015 tarih, 2015/1565-3464 K.).
    TCK'nın 221/4. fıkrasının 2. cümlesi kapsamında etkin pişmanlıkta bulunduğunun kabulü halinde bu suçtan dolayı verilecek cezada 1/3'ten 3/4'e kadar bir indirim yapılacağı öngörülmektedir. Buna göre belirlenen cezadan en az 1/3, en fazla 3/4 oranında bir indirim yapılacaktır. Bu iki sınır arasında yapılacak indirim, verilen bilginin niteliği, örgütün yapısı ve faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlarla ya da diğer örgüt mensuplarının tespiti ile ilgili olmak üzere elverişlilik derecesi, ceza soruşturması ya da kovuşturmasının hangi aşamasında etkin pişmanlıkta bulunulduğu gibi kıstaslar nazara alınarak mahkeme tarafından takdir ve tayin edilecektir.
    Silahlı terör örgütüne üye oldukları ve TCK’nın 221/4-2. cümlesinde öngörülen etkin pişmanlık şartlarını taşıdıkları kabul edilen sanıkların incelenen dosya kapsamı ve delillere göre, yakalandıktan sonra soruşturma ve kovuşturma aşamalarında örgütte kaldıkları süre ve konumları itibarıyla, örgütün yapısı, faaliyetleri ve örgüt mensupları ile ilgili verdikleri bilgilerin faydalılık derecesi ve etkin pişmanlıkta bulundukları aşama gözetilerek, TCK'nın 314/2 ve 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddeleri uyarınca verilen cezalarda üçte birden dörtte üçe kadar indirim öngören TCK'nın 221/4-2. cümle maddesi gereğince daha makul oranda indirim yapılması gerekirken, dosya kapsamı ile de uyuşmayan ve yeterli olmayan gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması suretiyle fazla ceza tayini,
    c- Sanık ...’in temyiz aşamasında 16.03.2020 tarihli dilekçesinde etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini bildirdiği görüldüğünden, duruşmada hazır edilerek etkin pişmanlık kurumunun önem ve şartları da hatırlatılarak ayrıntılı beyanlarının alınması, gerektiğinde usulüne uygun teşhis işleminin yaptırılması, verdiği bilgilerin örgüt içerisindeki kaldığı süre, örgütsel faaliyet ve konumuna uygun faydalı bilgiler olup olmadığı mevcut bilgiler ile örtüşüp örtüşmediği ilgili birimlerden sorulup değerlendirilerek sonucuna göre hakkında 5237 sayılı TCK'nın 221. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmasında zorunluluk bulunması,
    d-Kabul ve uygulamaya göre de; silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerinde 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddesi uygulanarak tayin edilen hapis cezalarından, TCK'nın 62. maddesi uyarınca indirim yapılması esnasında sonuç cezanın sanıklar ..., ..., ..., ... yönünden 11 yıl 3 ay hapis cezası yerine 10 yıl 15 ay, sanık ... yönünden 11 yıl 10 ay 15 gün hapis cezası yerine 10 yıl 22 ay 15 gün, sanıklar ..., ... ve ... yönünden 8 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası yerine 7 yıl 13 ay 15 gün hapis cezası olarak noksan belirlenmesi,
    2- Sanıklar ... ve ... yönünden;
    Sanıkların örgütün hiyerarşik yapısına organik bağla katıldıklarına ilişkin maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak biçimde tespiti bakımından,
    a- Sanık ... ile ilgili olarak hükümden sonra gelen ve sanığın ByLock listesinde ekli olduğuna dair anlatımda bulunan ...’nın tanık olarak usulüne uygun biçimde dinlenmesi, ...’nın ByLock tespit ve değerlendirme tutanağı üzerinde gerekli incelemelerin yapılarak hakkında ByLock tespiti bulunan sanık ...’nın ByLock ID tespiti ile ByLock tespit ve değerlendirme tutanağının ilgili kurumlardan yeniden istenmesi,
    Kabul ve uygulamaya göre de; silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan kurulan mahkumiyet hükmünde 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddesi uygulanarak tayin edilen hapis cezasının 6 yıl 10 ay 15 gün yerine 5 yıl 22 ay 15 gün hapis cezası olarak noksan belirlenmesi,
    b- Sanık ... ile ilgili olarak, sanığın il muhasebecisi ...’e bağlı olarak ana şirketinin il genelindeki muhasebesini tuttuğuna dair anlatımlarda bulunan ...’nin, özellikle sanığın mutad muhasebecilik görevi dışında görev yaptığı kurumdan örgüte illegal yollarla para aktarılmasında aracılık yapıp yapmadığı, il muhasebecisi ...’e bağlı olduğu kavramından örgütsel bir bağlılığı kastedip etmediği hususlarında, gizli tanık ...-2016’nın ise aynı hususların sorulması ve ayrıca sanığın hangi tarih itibarı ATM'lik yaptığı konusunda yeniden usulüne uygun ayrıntılı beyanlarını teminen tanık sıfatı ile dinlenmeleri, UYAP veri havuzundan araştırma yapılarak sanık hakkında herhangi bir tanık veya itirafçı beyanı olup olmadığının saptanması, bulunması halinde bilgi ve belgelerin onaylı örneklerinin dosya içerisine getirtilmesi, gerekmesi halinde ilgili şahısların da beyanlarının tespitinden sonra tüm delillerin CMK'nın 217. maddesi gereğince duruşmada tartışılması suretiyle sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken yetersiz belgelere dayanarak eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
    3- Sanık ... yönünden;
    Ayrıntıları Dairemizin 2017/1809 E ve 2017/5155 sayılı kararında ve Dairemizce de benimsenen, istikrar kazanmış yargısal kararlarda açıklandığı üzere;
    Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de, örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.
    Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir. Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir (Evik, Cürüm işlemek için örgütlenme, syf. 383 vd.).
    Örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir. Örgüte üye olan kimse, bir örgüte girerken örgütün kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olmak kastı ve iradesiyle hareket etmelidir. Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçu için de saikin "suç işlemek amacı" olması aranır (Toroslu özel kısım syf. 263-266, Alacakaptan Cürüm İşlemek İçin Örgüt syf. 28, Özgenç Genel Hükümler syf. 280).
    Suç örgütünün tanımlanıp yaptırıma bağlandığı 5237 sayılı TCK’nın 220. maddesinin 7. fıkrasında yardım fiiline yer verilmiştir. “Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişinin, örgüt üyesi olarak” cezalandırılacağı belirtilmiş, anılan normun konuluş amacı, gerekçesinde; “örgüte hakim olan hiyerarşik ilişki içinde olmamakla beraber, örgütün amacına bilerek ve isteyerek hizmet eden kişi, örgüt üyesi olarak kabul edilerek cezalandırılır.” şeklinde açıklanmış, 765 sayılı TCK’nın sistematiğinden tamamen farklı bir anlayışla düzenlenen maddede yardım etme fiilleri de örgüt üyeliği kapsamında değerlendirilerek, bağımsız bir şekilde örgüte yardım suçuna yer verilmemiştir.
    Yardım fiilini işleyen failin örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmaması, yardımda bulunduğu örgütün TCK’nın 314. maddesi kapsamında silahlı terör örgütü olduğunu bilmesi, yardımın örgütün amacına hizmet eder nitelikte bulunması yardım ettiği kişinin örgüt yöneticisi ya da üyesi olması gereklidir. Yardımdan fiilen yararlanmak zorunlu değildir. Örgütün istifadesine sunulmuş olması ve üzerinde tasarruf imkanının bulunması suçun tamamlanması için yeterlidir.
    Yardım fiilleri örgüte silah sağlama ve terörün finansmanı dışında tahdidi olarak sayılmamıştır. Her ne surette olursa olsun örgütün hareketlerini kolaylaştıran ve yaşantısını sürdürmeye yönelik eylemler yardım kapsamında görülebilir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 11.11.1991 tarih, Esas 9-242, Karar 305). Yardım teşkil eden hareketin başlı başına suç teşkil etmesi gerekmez. Yardım bir kez olabileceği gibi birden çok şekilde de gerçekleşebilir. Ancak yardım teşkil eden faaliyetlerde devamlılık, çeşitlilik veya yoğunluk var ise örgüt üyesi olarak da kabul edilebilecektir.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Örgütün hiyerarşik yapısına organik bağla dahil olduğu yönünde kesin ve yeterli delil ikame olunamayan sanığın, 2013 Haziran ayında kapattığı örgüte ait yemek şirketinin kağıt üzerinde sahibi olmak ve örgüte ait şirketin hisselerini, muhtemel ceza soruşturması ya da kovuşturması kapsamında el konulmasına veya müsaderesine engel olmak amacı ile kağıt üzerinde bedelsiz olarak devralmaktan ibaret eylemlerinin silahlı terör örgütüne bilerek yardım etme suçunu oluşturduğu, etkin pişmanlığın da bu vasfa göre tartışılması gerektiği gözetilmeden delillerin hatalı değerlendirilmesi neticesinde suç vasfında yanılgıya düşülmesi,
    Kabul ve uygulamaya göre de; silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan kurulan mahkumiyet hükmünde 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddesi uygulanarak tayin edilen hapis cezasının 3 yıl 1 ay 15 gün yerine 2 yıl 13 ay 15 gün hapis cezası olarak noksan belirlenmesi,
    Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafileri ve sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...’ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, bu sebeplerden dolayı hükümlerin CMK'nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, verilen ceza miktarı ile mevcut delil durumu ve tutuklulukta geçirilen süre dikkate alındığında sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...’in tahliye taleplerinin reddine, tutukluluk hallerinin devamına, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304/1. maddesi uyarınca dosyanın Düzce 2. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 28.02.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi