21. Hukuk Dairesi 2016/10046 E. , 2018/332 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, davacının 13.03.2003 ile 21.09.2011 tarihleri arasında davalı işverene ait iş yerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının davalı işverenlikte 01.01.2010-21.09.2011 tarihleri arasında çalıştığının tespitine,fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davalı işveren adına tescilli 1060140 sicil numaralı işyerinden davacının çalışmalarının 22.09.2011 ile 05.06.2012 tarihleri arasında bildirildiği,davalı işyerinin bir kısım dönem bordrolarının dosyada bulunduğu, davalı işyerinin 01.11.2001 tarihinden itibaren vergi kaydı bulunduğu ve işyerinde değişik tarihlerde yapılan denetimlerde çalıştığı tespit edilenler arasında davacının adına rastlanmadığı ,bordro tanıklarının davalı market işyerinin bir şubesi daha olduğunu belirttiği,bir kısım bordro tanıklarının davacının uyuşmazlık konusu dönemde çalışmasını doğruladığı halde bir kısmının farklı beyanda bulunduğu,tanık beyanları arasındaki çelişkilerin giderilemediği anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş, davacının çalıştığı işyerinin marketin hangi şubesi olduğunu davacıya açıklattırarak bu şubenin uyuşmazlık konusu (2003-2011 arası) dönem bordrolarını getirtmek, birden fazla şubede çalıştığını beyan ediyorsa tüm şubelerin bordrolarını getirterek, dönem bordrolarında kayıtlı ve tarafsız tanıkları resen saptayarak bunların bilgilerine başvurmak, bordolarda adı geçen kişilerin adreslerinin tespit edilememesi veya beyanları ile yetinilmediği takdirde, Sosyal Güvenlik Kurumu, zabıta, maliye, emniyet ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer iş yerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanları; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak,12.02.2010 tarihli denetim raporunda işyerinde çalıştığı tespit edilen sigortalıların davacının çalışması konusunda beyanlarını almak ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı ve davalılardan ..."ye iadesine,
22.01.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.