10. Hukuk Dairesi 2021/295 E. , 2021/11388 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi ... Hukuk Dairesi
Dava, davacıya yaşlılık aylığı bağlanırken geçerli sayılan bir kısım sigortalılık sürelerinin iptali ile buna bağlı olarak tahsis koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle yaşlılık aylığının iptaline ve ödenen yaşlılık aylıklarının iadesine ilişkin Kurum işlemlerinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi ... Hukuk Dairesince davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun ise kabulüyle, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmiştir
... Bölge Adliye Mahkemesi ... Hukuk Dairesince verilen kararın davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili, davacıya, 5510 sayılı Kanunun 4/1-a ve 4/1-b kapsamındaki sigortalılıkları nedeniyle yaklaşık 10 yıl önce yaşlılık aylığı bağlandığını, Kurumun 28/06/2017 tarihli yazısı ile; yaşlılık aylığının durdurulduğunun ve ödenen toplam 158.000,00 TL yaşlılık aylığını iade etmesi gerektiğinin davacıya bildirildiğini, davacının..."da iken Kuruma müracaat ederek isteğe bağlı sigortalılık müracaatını yaptığını, yaklaşık 7 yıl kendisinden prim tahsil edildiğini, yurt dışında çalışmanın isteğe bağlı sigortalılığa engel olmadığını, Kurumun bu sigortalılıkları iptalinin yerinde bulunmadığını ileri sürerek davalı Kurumun yaşlılık aylığının iptaline ve ödenen aylıkların iadesine ilişkin işlemlerinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP
Davalı Kurum vekili, davacının, 01/05/1990 tarihinden itibaren..."da çalıştığının tespiti üzerine 01/05/1990-28/01/1992 tarihleri arasındaki Bağ-Kur sigortalılığı ile 01/09/2001-01/05/2007 tarihleri arasında 506 sayılı Kanun kapsamındaki isteğe bağlı sigortalılığının iptal edildiğini, bu iptaller sonucu yaşlılık aylığı bağlanması koşullarına sahip bulunmadığı için yaşlılık aylığının da iptal edildiğini ve ödenen aylıkların borç oluşturulduğunu, Kurum işlemlerinin hukuka uygun bulunduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece, “davanın kısmen kabul, kısmen reddine,
1-Davacının, davalı kurumun 28/06/2017 tarih 8.136.807 sayılı sigortalılık ve aylık durdurma işleminin iptaline yönelik talebinin kısmen kabulü ile:
a)SSK isteğe bağlı sigortalılık sürelerinin iptaline yönelik davalı kurum işleminin iptaline,
b)Davalı kurumun davacıya ait 01/05/1990-28/01/1992 tarihleri arasındaki 627 günlük Bağ-kur hizmetinin iptali işlemi yerinde olduğundan bu işlemin iptaline yönelik davacı isteminin reddine,
c)Davacının fazla prim ödemesine göre 2003/4 ve 2007/6 ayında Bağ-kur isteğe bağlı sigortalı kabul edilmesi gerektiğinin tespitine,” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili, 01/05/1990-28/01/1992 tarihleri arası dönemde davacının kendi nam ve hesabına gelir getirici bir faaliyeti olmadığından zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayılmasının mümkün bulunmadığını, ancak davacının bu döneme ilişkin primleri zorla ve aldatma sureti ile yatırmadığını, iptal edilen dönemlerde davacının isteğe bağlı sigortalı sayılmasına engel bulunmadığını, iptal edilen dönemlere ilişkin primlerin tahsilinden sonra yaşlılık aylığının iptalinin yerinde bulunmadığını, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
Davalı Kurum vekili, davacının, fazla prim ödemesi nedeniyle isteğe bağlı Bağ-Kur sigortalısı olmasına yönelik bir talebi olmamasına rağmen 2003/4 ve 2007/6. aylarda isteğe bağlı Bağ-Kur sigortalı olduğunun kabul edilemeyeceğini, davanın reddi gerektiğini ileri sürmüştür.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince “1- Davalı Kurumun istinaf başvurusunun HMK"nin 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine,
2- Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile; ... İş Mahkemesinin 26/02/2019 tarih ve 2017/251 E. 2019/35 K. sayılı kararının kaldırılmasına,
3- Davanın kabulü ile;
a) Davacının, 01/09/2001 - 01/05/2007 tarihleri arasında 506 sayılı Kanun kapsamındaki isteğe bağlı sigortalılığının ve 01/05/1990 - 28/01/1992 tarihleri arasında 1479 sayılı Kanun kapsamındaki Bağ-Kur sigortalılığının iptaline ilişkin davalı Kurum işleminin iptali ile anılan sigortalılıklarının geçerli olduğunun tespitine,
b) Davalı Kurumun, davacıya bağlanan yaşlılık aylığının iptaline ve ödenen yaşlılık aylıklarının iadesine ilişkin işleminin iptali ile davacıya bağlanan yaşlılık aylığının geçerli olduğunun ve ödenmiş olan yaşlılık aylıklarından dolayı davacının, davalı Kuruma borçlu olmadığının tespitine, ” karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU NEDENLERİ
Davalı Kurum vekili, davacının, fazla prim ödemesi nedeniyle isteğe bağlı Bağ-Kur sigortalısı olmasına yönelik bir talebi olmamasına rağmen 2003/4 ve 2007/6. aylarda isteğe bağlı Bağ-Kur sigortalı olduğunun kabul edilemeyeceğini, bu yöndeki yerel mahkeme kararının hatalı olduğunu ve buna rağmen Bölge Adliye Mahkemesi tarafından haksız olarak istinaf taleplerinin reddine karar verildiğini, yerel mahkemenin kısmen kabul kararı ile Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf taleplerinin esastan reddine dair kararının haksız ve hatalı olduğunu, davanın reddi gerektiğini beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE ESASIN İNCELEMESİ
Dosya kapsamı incelendiğinde, davacının 31/05/2007 tarihli tahsis talebine istinaden 07/11/1973 sigortalılık başlangıcına göre, yurtdışı borçlanma yapılmaksızın ve toplam 5170 (07/11/1973-15/11/1982 arası yurtiçi 4/1-a kapsamında 1222 gün, 1479 sayılı Yasa kapsamında 10/04/1986-28/01/1992 tarihleri arasında 2088 gün 4/b kapsamında, 01/09/2001-01/05/2007 tarihleri arasında ise 1260 gün 4/a isteğe bağlı sigortalılık ve 600 gün askerlik borçlanması süreleri olmak üzere) prim ödeme gün sayısı üzerinden 01/06/2007 tarihinden itibaren 506 sayılı Kanunun geçici 81/A maddesi kapsamında yaşlılık aylığı bağlandığı, davacının... çalışmalarını gösterir hizmet belgesinde, 5/1990 döneminde 1 ay, 6/1990-1/1992 arası dönemde 20 ay, 5/1994-11/2008 arası dönemde 175 ay çalışmasının olduğunun tespiti üzerine, davalı Kurumca, Avusturya"da bulunduğu 01/05/1990-28/01/1992 tarihleri arasında 627 gün sürenin Türkiye"deki 4/b hizmeti ile, 01/09/2001-01/05/2007 tarihleri arasında 1260 gün sürenin Türkiye"deki 4/a İsteğe Bağlı Hizmetleri ile çakışması sonucu, çakışan dönemin iptal edilmesi üzerine aylık koşullarının ortadan kalkması nedeniyle, yaşlılık aylığının gelire giriş tarihinden itibaren kesilerek, 2007/6-2017/6 tarihleri arasında ödenen yaşlılık aylığının 5510 sayılı Yasanın 96/a maddesi kapsamında 157.515,71-TL. tutarında yersiz aylık borcu oluşturulduğu anlaşılmaktadır.
Davacının yaşlılık aylığının kesilmesi ve ödenen yaşlılık aylıklarının iadesine ilişkin Kurum işlemlerinin iptalinin istendiği eldeki davada, Mahkemece, davacının iptale konu 01/09/2001-01/05/2007 tarihleri arasında 1260 gün 506 sayılı Kanun kapsamındaki isteğe bağlı sigortalılık sürelerinin iptaline yönelik davalı kurum işleminin iptali gerektiğine, ancak davacıya ait 01/05/1990-28/01/1992 tarihleri arasındaki 627 günlük Bağ-kur hizmeti süresinin ise, Avusturya’da hizmeti bulunması sebebiyle çakışan zorunlu bağkur sigortalısı olduğu için bu dönemin geçerli olmadığına, giderek bu kabule göre de davacının fazla ödediği prim nedeniyle 2003/4. ve 2007/6. aylarında Bağ-kur isteğe bağlı sigortalı olarak kabul edilmesi gerektiğine yönelik davanın kısmen kabulüne hükmedildiği, buna karşılık Bölge Adliye Mahkemesince, davalı Kurumun tahsil ettiği primleri yaklaşık 13 yıl gibi oldukça uzun bir süre kullanmasından sonra, çok önceden tahsis talebi sırasında yapması gereken araştırmaları yaparak sigortalılık koşullarının mevcut bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu hizmetleri iptal etmesi, TMK"nın 2. maddesinde ifadesini bulan iyi niyet kurallarına aykırı olduğu gerekçesiyle davacının, 01/09/2001-01/05/2007 tarihleri arasında 506 sayılı Kanun kapsamındaki isteğe bağlı sigortalılığının ve 01/05/1990-28/01/1992 tarihleri arasında 1479 sayılı Kanun kapsamındaki Bağ-Kur sigortalılığının iptaline ilişkin davalı Kurum işleminin iptali ile anılan sigortalılıklarının geçerli olduğunun tespiti ile davanın kabulüne dair hüküm tesis edilmiş olup, söz konusu hüküm yanılgılı değerlendirmeye dayalıdır.
Yurtdışında çalışan birisinin Türkiye’de isteğe bağlı sigortalı olması mümkün ise de; bir kişinin yurtdışında ve Türkiye’de zorunlu sigortalı olarak aynı dönemde fiilen sigortalılığa esas faaliyette bulunması ve bu kapsamda sigortalı olması mümkün değildir. Türk sosyal güvenlik sistemi, çifte sigortalılığa kural olarak cevaz vermediği gibi, her somut olayın özelliğine göre bu yöndeki uyuşmazlıklarda; birbirleriyle çakışan sigortalılıkların, gerçek ve fiili sigortalılık olup-olmadığı üzerinde durulmalıdır. Açıklanan sebeplerle, davacının, yurtdışında zorunlu sigortalı olduğu dönemlerde Türkiye’deki zorunlu Bağ-Kur sigortalılığına hukuki geçerlilik tanınamaz.
Bölge Adliye Mahkemesinin, yurtdışı çalışma belgesine göre 5/1990-11/2008 dönemleri arası...’da çalışması bulanan davacının, isteğe bağlı sigortalılığının geçerli olduğunun tespiti isabetli ise de; zorunlu Bağ-kur sigortalılığının tamamının geçerli olduğunun tespiti yönündeki kararı hatalı olup, bu bağlamda Mahkemece, yurtdışı çalışmaları ile çakışan dönem olan 01/05/1990-28/01/1992 tarihleri arasındaki 1479 sayılı Yasa kapsamında zorunlu sigortalılığının iptal edilerek, zorunlu sigortalılık süresine karşılık gelen prim ödemeleri dışlanarak bakiye prim ödemeleri var ise ödeme tarihinden ileriye dönük isteğe bağlı sigortalılık kabul edilerek, davacının tespit edilecek prim gün sayısı üzerinden tam ve kısmi yaşlılık aylığı tahsis koşulları irdelenerek sonucuna göre karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, Mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı ... vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne dair kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK"nun 373/2. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 30/09/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.