20. Hukuk Dairesi 2013/2077 E. , 2013/7696 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
... Köyü, 322 ada 1 parsel sayılı 51026,45 m² yüzölçümündeki taşınmaz, yörede 05.02.2009 tarihinde ilân edilen 6831 sayılı Orman Kanununun 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B madde uygulaması sırasında, orman kadastro komisyonu tarafından roma rakamıyla P.IX poligon numarası verilerek orman sınırları dışına çıkartılmış, 19.08.2010 tarihinde ise, tescil bildirimiyle, 322 ada 1 parsel sayısı ve beyanlar hanesine 2/B madde şerhi verilerek Hazine adına tarla niteliğiyle tapuya tescil edilmiştir.
Davacı ... Yönetimi vekili 05.08.2009 tarihli dilekçesiyle, .... Köyünde Orman Kadastro komisyonunca 3302 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması sırasında P.III poligon sayısıyla (P.IX sayılı poligondur, dava dilekçesinde maddi hata ile P.III poligon sayısı yazılmıştır.) tespit edilen taşınmazın içinde yer alan ve dava dilekçesine ekli çizelgede koordinat değerleri gösterilen taşınmaz bölümünün 31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini kaybetmediği iddiasıyla, dava dilekçesine ekli çizelgede koordinat değerleri verilen ve P.III (P.XI) numaralı 2/B poligonu içinde yer alan taşınmaz bölümüne ilişkin Orman sınırları dışına çıkarma işlemenin iptali ve bu taşınmaz bölümünün orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tescili istemleriyle dava açmıştır.
Mahkemece, 322 ada 1 sayılı taşınmazın bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen krokili raporda (A) ile işaretlenen bölümünün dava edildiği, çekişmeli taşınmazın 1964, 1974 ve 1995 tarihli memleket haritalarında açık alan gözüktüğü, 31.12.1981 tarihinden önce orman niteliğini kaybeden yerlerden olduğu gerekçesiyle Orman Yönetiminin davasının reddine karar verilmiş; davacı ... Yönetimi vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 15.12.2011 tarih ve 2011/9175-14877 sayılı kararı ile hüküm bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Hükme dayanak yapılan orman bilirkişi raporunda; çekişmeli taşınmazın üzerinde 1 tane ardıç ve 8 tane ahlat ağacı bulunduğu, eğiminin % 5 ilâ 20 arasında olduğu, 1964, 1974 ve 1995 tarihli memleket haritalarında ibreli ağaç rumuzları bulunan açık alanda, 1981 tarihli hava fotoğrafında ise kuzey batı kısmında bir kesiminin koyu renkli alanda gözüktüğü, 6831 sayılı Kanunun 1. maddesi uyarınca orman sayılan yerlerden olduğu belirtilmiştir. Mahkemece çekişmeli taşınmazın bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak yitirip yitirmediği, kendi haline bırakıldığında orman yetişip yetişmeyeceği, orman olarak ya da tarım alanı olarak muhafazasının ekonomik olup olmayacağı yönlerinde orman bilirkişiden rapor alınmadan yetersiz inceleme ile davanın reddine karar verildiği belirtilerek, 1975-1980 "li ve 1995- 2000"li yıllara ilişkin memleket haritaları ve hava fotoğrafları bulundukları yerlerden getirtildikten sonra yeniden yapılacak keşifte çekişmeli taşınmazın bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak yitirip yitirmediği, kendi haline bırakıldığında orman yetişip yetişmeyeceği, orman olarak ya da tarım alanı olarak muhafazasının ekonomik olup olmayacağı yönünde, bilirkişi kurulundan bilimsel denetime olanak veren rapor alındıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulmasının doğru olmadığı"na değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüne ve .... Köyünde kain IX poligon numaralı (322 ada 1 parsel) taşınmazın fen ve orman bilirkişisince ortak olarak düzenlenen 04/10/2010 tarihli rapor ve ekindeki krokide (A) harfi ile yeşile boyalı olarak gösterilen 4551,25 m² yüzölçümlü bölümüne ilişkin 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulamasının iptali ile bu bölümün orman sınırları içerisine alınmasına, çekişmeli taşınmaz hakkında 3402 sayılı Kanunun Ek 4. maddesine göre yapılan kadastro ile düzenlenen tutanakların iptaline ve davacı ... Yönetiminin tapu iptal ve tescil istemi yönünden açmış olduğu davada mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, altı aylık süre içinde açılan 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulamasına itiraz niteliğinde olmakla birlikte, dava tarihinden sonra çekişmeli taşınmazlar hakkında kullanım kadastro tesbit çalışması yapılması nedeniyle, dava aynı zamanda 5831 sayılı Kanun ile 3402 sayılı Kanuna eklenen ek 4. madde uyarınca yapılan kullanım kadastro tesbitine itiraza da dönüşmüştür.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 3116 sayılı Kanuna göre 1948 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 05.02.2009 tarihinde ilân edilerek eldeki dava nedeniyle kesinleşmeyen evvelce sınırlaması yapılmamış ormanların kadastrosu ile bu ormanlarda ve evvelce sınırlaması yapılmış ormanlarda 6831 sayılı Orman Kanununun 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
Mahkemece verilen karar, usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki, dava ve bozma tarihinden sonra ancak temyize konu hüküm tarihinden önce çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile eklenen Ek 4. Madde uyarınca yapılan kullanım kadastro çalışmaları sırasında, dava konusu taşınmazla ile ilgili olarak, taşınmazların eldeki bu davada davalı oldukları gerekçesiyle nitelik ve kullanıcı bölümleri açık bırakılarak 232 ada 61 ve 62 parsel sayılarıyla kullanım kadastro tutanakları düzenlenmiştir. 232 ada 61 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağının edinme sütununda “.... oğlu ....,....oğlu ....ve .... oğlu ....’nin kullanımında olduğu” 232 ada 62 parselin ise “....’nın kullanımında olduğu” ifade edilmiştir. Dava konusu taşınmaz hakkında dava tarihinden sonra kullanım kadastro tutanağı düzenlendiğine göre, dava aynı zamanda kullanım kadastro tespitine itiraza da dönüşmüştür. Bu durumda somut dava, tutanağın edinme sütununda kullanıcı olarak isimleri geçen gerçek kişilerin hak alanlarını doğrudan etkilemektedir. Ancak, mahkemece, tutanağın edinme sütununda kullanıcı olarak isimleri geçen gerçek kişilerin davaya dahil edilmesi gerektiği düşünülmemiştir.
Taraf teşkili davanın görülebilme koşullarından olup, mahkemece, re"sen (kendiliğinden) yapılması gereken işlemlerdendir. Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi, öncelikle tarafların yargılama gününden haberdar edilmesi ile mümkündür. Mahkeme, tarafların hukukî dinlenilme hakkının gereği olarak, tarafları iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usûlüne uygun olarak davet etmeden delilleri toplayıp hükmünü veremez. Bu itibarla, kullanım kadastro tespit tutanaklarının “edinme sebebi” sütununda, dava konusu edilen taşınmazların kullanıcıları olarak adları geçen gerçek kişiler davaya dahil edilmeden, davanın eksik taraf teşkiliyle sonuçlandırılması önemli bir usul hatası olup bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre ise, dava konusu taşınmazların mülkiyetinin değil, niteliğinin ihtilaf konusu olması ve dava tarihinden sonra çekişmeli taşınmazlar hakkında 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile eklenen Ek 4. madde uyarınca kullanım kadastro tutanaklarının düzenlenmesi nedeniyle, mahkemece dava konusu taşınmazlar hakkında, kullanım kadastro tespitlerinin iptali ile birlikte sicil oluşturulacak şekilde orman niteliğiyle tescil hükmü kurulması gerekirken, davanın aynı zamanda kullanım kadastro tesbitine itiraza dönüştüğü de göz ardı edilerek, kulanım kadastro tutanaklarının iptali ve tescil talebi yönünden görevsizlik kararı verilmesi de doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına 09/09/2013 günü oy birliği ile karar verildi.