10. Hukuk Dairesi 2021/5509 E. , 2021/11396 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, davacının 21.03.1997-22.12.2005 tarihleri arasında davalı müteveffa ..."ın yapımını üstlendiği inşaat işyerlerinde kesintisiz olarak çalıştığının tespiti istemine ilişkindir
Yargıtay 21.Hukuk Dairesinin (kapatılan) bozma ilamına karşı Mahkemece davanın kısmen kabulü ile “ 05/04/1999 – 24/12/2002 tarihleri arasında davacının ... sicil numaralı işyerinde, 25/12/2002 – 02/11/2003 tarihleri arasında davacının 1002971 sicil numaralı işyerinde sürekli olarak çalıştığının ve bu çalışmalarından toplam 1058 günün eksik bildirildiğinin kabul ve tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine, ” hükümde yazıldığı şekilde karar verilmiştir.
Mahkemece verilen kararın, davacı vekili, davalılardan... Kooperatifi Tasfiye Memuru, ... ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun ispatı konusunda Mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 5510 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde bu tür hizmet tespiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge ve yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları
itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması halinde somut bilgilere dayanması inandırıcı olmaları koşuluyla bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen komşu işyeri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen diğer tanıklarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunlu olup mahkemece, tarafların sunduğu deliller ile yetinilmemeli, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili hükümleri esas alınarak kendiliğinden araştırma ilkesi benimsenmeli, sigortalılığın kabulü ve hüküm altına alınabilmesi için hizmet akdinin ve eylemli çalışmanın varlığı ortaya konulmalıdır.
Öte yandan 506 sayılı Kanunun 4. maddesinde “sigortalıları çalıştıran gerçek ve tüzel kişiler” işveren olarak tanımlanmıştır. “Çalıştıran” olgusu, tespiti istenen sürelere ilişkin hizmet akdinin tarafı konumunda olan ve hizmet akdini düzenleyen “işvereni” ifade etmektedir. Hizmet tespitine yönelik davalarda, çalışma ilişkisinin nitelik ve süresinin belirlenmesinde, bu yöndeki işyeri bilgi ve belgelerine ulaşılmada, kısacası, davanın sübutu ve verilen kararın infazı açısından, işverenin kim olduğunun bilinmesinde yasal zorunluluk vardır. Bu nedenle, sigortalının taraf olduğu hizmet akdinin hangi işverenler tarafından düzenlenmiş olduğu tespit edilip hizmet tespitine yönelik davanın, anılan Yasa"nın 79/10. maddesine göre, sigortalıyı fiilen çalıştıran işverenlere yöneltilmesi gerekir.
Eldeki dosya kapsamında; Mahkemece bozma ilamına uyularak dahili davalılardan S.S Kar Yapı Kooperatifi ile S.S. Şafak Yapı Kooperatifi"nin ihyaları sağlanmak suretiyle taraf haline getirildiği, yargılama esnasında dinlenen tanık beyanları, davacı ile birlikte başka işçilerin de her iki kooperatif tarafından bildirimlerinin yapılmış olması, davalı müteveffa ..."ın S.S. Kar Yapı Kooperatifi Başkanı olması, müteveffa ..."ın eşi ..."ın Şafak Yapı Kooperatifinin kurucu ortaklarından olmasının birlikte değerlendirilmesi sonucu esasen bu iki yapı kooperatifinin de birbirinin devamı niteliğinde olduğu sonucuna varılarak bu iki dahili davalı Kooperatif tarafından Kuruma eksik olarak bildirilen hizmet süreleri belirlenmek suretiyle yazılı şekilde sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda; ihtilaf konusu tüm dönem yönünden davalı müteveffa ...’a ait ve davacının da çalıştığını iddia ettiği inşaat işyerleri gereği gibi araştırılmaksızın Mahkemece salt dahili davalılar tarafından Kuruma bildirilen hizmet dönemleri yönünden davacının sürekli çalıştığının kabulü ile eksik hizmet günlerinin tamamlanması şeklinde kurulan hüküm hatalı olmuştur. Bununla beraber yapılan işin “sıvacılık” olmasına göre niteliği gereği sürekli çalışmayı gerektirip gerektirmediği de yöntemince araştırılmamıştır. Bu durumda, ihtilaf konusu tüm dönem yönünden (21.03.1997-22.12.2005 tarihleri arası) davacının hangi işverenler yanında, hangi tarihler arasında çalıştığı, davalı işyerleri nezdinde fiili ve sürekli bir hizmetinin bulunup bulunmadığının her türlü şüpheden uzak bir biçimde, açıkça belirlendiği söylenemez.
Mahkemece yapılması gereken iş, dahili davalılara ait ihtilaf konusu tüm dönemi kapsayan (21.03.1997-22.12.2005 tarihleri arası) kooperatif karar defterlerinin getirtilmesi suretiyle inşaat yapım işlerinin bizzat Kooperatif Yönetimi tarafından yapılıp yapılmadığı, ya da anahtar teslim suretiyle müteveffa ...’a verilip verilmediği açıkça tespit edilmeli, yapılan inşaat işleri tek tek tespit edilerek işyeri tescil dosyaları ile müteveffa ...’a ait ihtilaf konusu tüm dönemi
(21.03.1997-22.12.2005 tarihleri arası) kapsayan ilgili inşaat işyerlerinin dönem bordroları getirtilmeli, dönem bordrolarında kayıtlı, davacının çalışmaları hakkında bilgi ve görgü sahibi sigortalılar tespit edilerek bu kişilerin duruşmalarda, yapılan işin sıvacılık işi olduğu da gözetilerek çalışmanın niteliği ile sürekli bir çalışma olup olmadığı, mevsimlik çalışma iddiası yönünden yöntemince beyanlarına başvurulmalı ve sonucuna göre tüm dönemde gerçek işveren/işverenler ile fiili ve sürekli bir çalışma olgusu açıkça ortaya konularak, infaza da elverişli bir karar verilmelidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Davacı ve davalılardan... Kooperatifi Tasfiye Memuru, ... ve ... vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde Kurum dışındaki temyiz edenlere iadesine, 30/09/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.