Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/2537
Karar No: 2011/4798
Karar Tarihi: 03.10.2011

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2011/2537 Esas 2011/4798 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2011/2537 E.  ,  2011/4798 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil

    ... ve müşterekleri ile ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 08.12.2009 gün ve 67/6 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

    KARAR

    Davacılar dava dilekçelerinde; 163 ada 4, 146 ada 40, 242 ada 41, 47, 48 ve 204 ada 3 sayılı parsellerin babaları ...’e ait olduğunu, kadastro çalışmaları sırasında davalılar adına tespit ve tescil edildiklerini, davalılar adına tespit ve tescil edilen parseller ile ölü babaları ...’in tarlalarının eşit olması gerektiğini davalılara fazla yer yazıldığını davalı ... ile babaları ...’in kardeş olduklarını kendilerine yazılan taşınmazların eksik yazıldıklarını, bu nedenle dava açma zorunda kaldıklarını açıklamışlar ve hatalı yapılan tespitlerin iptali ile payların eşit olacak şekilde tespit ve tescillerine karar verilmesini istemişler, 12.09.2006 tarihli yargılama oturumunda da 242 ada 41, 47, 48 sayılı parsellerle ilgili davalardan feragat ettiklerinden hatalı olarak dava konusu yaptıklarını doğru ada ve parsellerin 242 ada 43 ve 51 sayılı parseller olduğunu dava dilekçesini bu şekilde düzeltiklerini açıklamışlar ve bu konuda aynı zamanda düzeltme dilekçesi de vermişlerdir. Aynı tarihli yargılama oturumunda davalı ... ve ...’a karşı herhangi bir istekleri olmadığını bildirmişlerdir.
    Davalı ... davayı kabul etmediğini bu yerlerin bir kısmını ...’in çocukları ve davacının kardeşi ... ile ...’tan satın aldığını, ...’in kızı Sıdıka Kılıç’ın da gelini olduğunu onun hakkının doğal olarak kendisine kaldığını açıklamış, 28.11.2006 tarihli yargılama oturumunda ise, dava konusu taşınmazların yarısının kendisine yarısının ise Salin ...’ye ait olduğunu, ... ...’nin ölümü ile onun çocuklarından üç kişinin miras payını satın aldığını, bu nedenle ...’e giden yarıdan 3/11 payın kendisine ait olduğunu bildirmiş, yapılan keşiflerde ise dava konusu 242 ada 43 sayılı parselin babası ..."ın ölümünden sonra mirasçılar arasında yapılan paylaşım sonucu kendisi ile ...’a düştüğünü, ancak ...’un payını da daha sonra satın aldığını, bundan ayrı ..."in bu parselde bulunan 3 çocuğuna ait miras paylarını da aldığını, bu nedenle 242 ada 43 sayılı parselin kendi adına yazıldığını ve miktarının 242 ada 42 sayılı parselden büyük olduğunu, 163 ada 4 sayılı parselin de aynı şekilde yapılan taksim sonucu kendisine ve ...’e düştüğünü 5 sayılı parselin ..."e yazılması nedeniyle bu parselin adına tespit ve tescil
    edildiğini, 204 ada 3 sayılı parselle ilgili davayı kabul ettiğini, 146 ada 40 sayılı parselin de aynı biçimde taksim sonucu kendisine, 41 sayılı parselin de ...’e düştüğünü, 242 ada 51 nolu parselin de taksim sonucu kendisiyle kardeşi ...’a düştüğünü ancak ...’a giden payın kendisi adına eşi tarafından ...’tan satın alındığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Davalı İhami’ye dava dilekçesi tebliğ edilmiş, 27.10.2009 ve 1.12.2009 tarihli yargılama oturumlarına katılarak önceki beyanlarını tekrarlamıştır. Davalı ... ise, 24.08.2006 havale tarihli dilekçesi ile davayı kabul etmediğini bildirmiştir.
    Mahkemece, dava konusu yapılan taşınmazların miras bırakan ... ...’den kaldığını, bu konuda taraflar arasında bir uyuşmazlığın bulunmadığını, her ne kadar davalı ... uyuşmazlık konusu yapılan yerlerin taksim ve satın alma sonucu kendisine kaldığını bildirmiş ise de, bunu kanıtlayamadığını, gerekçe göstermek suretiyle 146 ada 40, 163 ada 4, 204 ada 3, 242 ada 43 ve 51 sayılı parsellerin tapu kayıtlarının iptaline, ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/ 180 Esas ve 2006/171 Karar sayılı veraset belgesine göre 18’er pay oranıyla davacılar adına tapuya kayıt ve tescillerine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava kazanmayı sağlayan zilyetlik ve muristen intikal hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1. ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
    Mahkemece, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmazların kök miras bırakan ... ...’den kaldığı konusunda bir duraksama söz konusu değildir. Muris ...’dan kalan terekeye dahil taşınmazların tamamının veya bir kısmının mirasçıları arasında paylaşılıp paylaşılmadığı hususu uyuşmazlık konusu oluşmaktadır. Bu konuda dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar, paylaşım konusunda bilgilerinin olmadığını bildirmişler bir kısım tanıkların beyanları ise doğum tarihleri itibariyle bu konuyu bilmeye yeterli görülmemektedir. Muris ... 1.3.1981 tarihinde, kızı Durdu 1999’da, oğlu ... ... ise 7.4.1995 tarihinde ölmüştür. Muris ...’ın ölümü ile terekesinin TMK.nun 701 ve 702. maddeleri gereğince elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olduğu kabulü gerekir. Anılan maddeler uyarınca elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin payı taşınmazların tamamı üzerinde söz konusudur. Dosyada bulunan muris ... ... ile oğlu ... ..."nin veraset belgeleri ile aile nüfus kayıt tabloları birlikte değerlendirildiğinde; hükme muris ... ...’nin ... Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 4.12.2006 tarih 2006/171 Karar sayılı veraset belgesinin esas alındığı saptanmıştır. Bu veraset belgesine göre ...’in kızı ... ...’nin sağ olduğu belirlenmiştir. Aynı şekilde ...’nin babası ...’e ait aynı yer Sulh Hukuk Mahkemesince verilen 8.11.2006 tarih ve 2006/163 Esas, 2006/155 Karar sayılı veraset belgesinde de ... sağ görüldüğü halde, yine ... Sulh Hukuk Mahkemesince verilen 18.10.2007 tarih ve 2007/172 Esas, 2007/149 Karar sayılı ..."in veraset belgesinde ise ...’nin 20.11.1974 tarihinde öldüğü açıklanmıştır. Dosyadaki nüfus aile kayıt tabloları da bu somut olguyu doğrulamaktadır.
    ...’in en son alınan veraset belgesi ile nüfus aile kayıt tablolarına göre 20.11.1974 tarihinde ölü olduğu mahkemece bilinmesine karşın, sağ olduğu yazılı bulunan dedesi ve kök
    muris ... ...’ye ait 2006 tarihli veraset belgesinin hükme esas alınması ve buna bağlı olarak miras paylarında olabilecek artışın gözardı edilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Çünkü davacılar ... ile aynı murisin mirasçıları oldukları dosya kapsamıyla sabittir. Öte yandan muris ...’ın hükme esas alınan veraset belgesinde Asiyle diğer veraset belgelerinde ve nüfus kayıtlarında Asiye yazılıdır. Bunların aynı şahıs olup almadığı üzerinde de durulmamıştır. Yine ...’in mirasçıları arasında yer alan libap ile davalı ...’nin beyanında ismi geçen ... kızı ...’ın aynı şahıs olup olmadığı da araştırılmamıştır.
    Bundan ayrı dava konusu taşınmazlar kök miras bırakan ... ...’den kaldığı, mahkemece de kabul edildiğine göre ...’ın ölümünden sonra mirasçıları arasında yöntemine uygun bir biçimde tüm mirasçıların katılımıyla terekesinin paylaştırılıp paylaştırılmadığının yöntemine uygun bir biçimde araştırılıp belirlenmesi zorunludur. Davacı taraf bir anlamda paylaşımın olduğunu, ancak, yapılan paylaşımın eşit bir biçimde yapılmadığını, davalı tarafı ise yöntemine uygun bir biçimde yapıldığını ve paylaşım sonucu taşınmazların kendisine düştüğünü 204 ada 3 sayılı parselle ilgili davayı kabul ettiğini açıklamışlardır. Ancak, az yukarıda da açıklandığı gibi davalının birbirleriyle çelişkili üç beyanı olup gerçeği yansıtmamaktadır. Keşiflerde dinlenen yerel bilirkişiler mirasçılar arasında taksimin yapılıp yapılmadığını bilmediklerini açıklamışlardır. Dinlenen tanıkların beyanları ise uyuşmazlığın çözümü konusunda yeterli görülmemektedir. HUMK.nun tanıklarla ilgili hükümleri aynı zamanda yerel bilirkişi hakkında da uygulanır. HUMK.nun 265. maddesi uyarınca tanıklar ayrı ayrı dinlenir. Keşiflerde dinlenen yerel bilikişilerin aynı anda ve birlikte dinlenmeleri HUMK.nun 265. maddesine aykırılık oluşturur. Bu nedenle yerel bilirkişi ve tanıkların HUMK.nun 258. maddesi uyarınca keşif yerine davetiyle çağrılmaları, aynı Kanunun 259. maddesi gereğince uyuşmazlığın taşınmazlara ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde ayrı ayrı dinlenmeleri zorunludur. Kaldı ki, dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları arasında aykırılık bulunduğu halde mahkemece bu husus üzerinde durulmamıştır.
    Şu halde mahkemece yukarıdaki açıklamalar ve gösterilen eksiklikler de gözetilerek yeniden yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve tanıkların açıklandığı biçimde ayrı ayrı dinlenmeleri, muris ...’dan kalan taşınmazların tüm mirasçılarının katılımıyla mirasçılar arasında paylaşıp paylaşılmadığı, paylaşma sonucu kimlere hangi parsellerin ve yerlerin düştüğü, davalı tarafından savunulduğu gibi ...’in mirasçılarından ya da diğer mirasçılardan davalı veya eşinin miras paylarını satın alıp almadığı hususlarının yerel bilirkişi ve tanıklardan olaylara dayalı olarak sorulmak suretiyle açıklığa kavuşturulması, beyanlar arasındaki aykırılığın HUMK.nun 265. maddesi gereğince giderilmesi, 204 ada 3 sayılı parselle ilgili davalının kabul beyanının gözönünde tutulması tüm delillerin hiçbir duruksamaya yer vermeden eksiksiz olarak toplanması gerekmektedir. Murisin terekesi paylaşılmamış ise, elbirliği mülkiyet söz konusu olacağından ve dava mirasçılar arasında açılıp yürüyen dava olduğundan davacıların miras payı oranında iptal ve tescile karar verilmelidir. Bu bakımdan dava dışı kalan mirasçıların davaya katılmasına gerek bulunmamaktadır.
    Bundan başka davalı 23.3.1996, 1.11.1994, 6.1.1999, 20.4.1995 tarihli harici satış senetlerine dayanmış olup, alıcısının davalının eşi ... satıcılarının ise sırasıyla ..., ... ..., ... ve davacıların babası muris ...’in 11 çocuğu olduğu anlaşılmıştır. Bu senetlerin davacıyla olan bağlantısı üzerinde durulması hangi biçimde bu senetlere dayandığının sorulması, tereke malıyla ilgilerinin olup olmadığının yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulması, dava konusu taşınmazlarla ilgili olduklarının saptanması halinde 9.10.1995 tarihli senet de dahil tüm senetlerin teknik, yerel bilirkişiler ve Tanıklar aracılığı ile yöntemine uygun bir biçimde ait oldukları savunulan parsellere uygulanması dava konusu parsellerin hangisinin hangi senet kapsamında kaldığının belirlenmesi, ..."ın dava konusu taşınmazları ya da miras paylarını eşi davalı adına satın alıp almadığının da araştırılması, ondan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulmuş olması usul ve kanuna aykırıdır.
    Davalı ...’ın temyiz itirazları bu bakımlardan yerinde olduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve 17,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine 03.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi