Abaküs Yazılım
7. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/546
Karar No: 2022/2617
Karar Tarihi: 14.02.2022

Yargıtay 7. Ceza Dairesi 2022/546 Esas 2022/2617 Karar Sayılı İlamı

7. Ceza Dairesi         2022/546 E.  ,  2022/2617 K.

    "İçtihat Metni"

    ... Gazetesinin 13/05/2014 tarihli nüshasında “...”, “...” ve "...” başlıklı yazılar nedeniyle ... vekilinin düzeltme ve cevap metninin yayımlanması talebinin kabulüne dair ... Sulh Ceza Mahkemesi'nin 30/05/2014 tarihli ve 2014/295 değişik iş sayılı kararına karşı itirazın reddine dair mercii ... Asliye Ceza Mahkemesi'nin 30/05/2014 tarihli ve 2014/295 değişik iş sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığı'ndan verilen 01/11/2021 tarihli kanun yararına bozma istemini içeren dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 17.12.2021 tarihli ve KYB. 2021-135087 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.
    Mezkür ihbarnamede;
    Dosya kapsamına göre;
    1- ... Sulh Ceza Hakimliğince, " anılan yazının konu ve ifade arasındaki düşünsel bağlılık unsurunu taşımadığı, haberin gerçekliğini doğrulayacak bilgilerin verilmediği ve dolayısıyla talep sahibinin kişilik haklarının ihlal edildiği" gerekçesi ile tekzip talebinin kabulüne karar verilmiş ise de, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13/02/2007 tarihli ve 2007/7-28 esas, 2007/34 sayılı kararında yer alan, “Demokratik toplumlar, temel hak ve özgürlüklere dayanan toplumlardır. Bu tür toplumlarda Devletin görevi, temel hak ve özgürlükleri korumak ve geliştirmektir. Temel hak ve özgürlükler arasında düşünce ve kanaati açıklama özgürlüğünün önemli bir yeri bulunmaktadır. Bu özgürlüğün kullanılabilmesinin en önemli yollarından birisi de basındır. Geneli ilgilendiren ya da ilgilendirmesi gereken tüm olaylar hakkında, halkı objektif ve gerçekleri yansıtacak biçimde aydınlatmak, çeşitli sorunlar üzerinde kamuoyunu düşünmeye çağıracak tarzda tartışmalar açmak, onu toplumsal ve siyasal oluşumlar üzerinde doğru ve gerçeğe uygun bilgilerle donatmak, yöneticileri eleştirmek, uyarmak ve bu yöntemlerle denetlemek, ayrıca içinde yaşadığı toplumun ve tüm insanlığın sorunları konusunda bireyi bilinçlendirmek durumunda olan basına, bu ödevlerini yerine getirirken ihtiyaç duyacağı bir kısım haklar da tanınmıştır. Bunlar; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarıdır. Temelini Anayasa’nın 28. vd. maddelerinden alan ve 5187 sayılı Basın Yasasının 3. maddesinde düzenlenen bu haklar, basın yoluyla işlenen suçlarda, hukuka uygunluk nedenlerini oluşturur. Bilgiyi yayma, eleştirme ve yorumlama haklarının kabulü için, açıklama, eleştiri veya değer yargısı biçimindeki bilginin gerçek ve güncel olması, açıklanmasında kamunun ilgi ve yararının bulunması, açıklanış şekli ile konusu arasında düşünsel bir bağ bulunması, açıklamada “küçültücü” sözlerin kullanılmaması gerekir. Yargılama konusu haber ve yorum metnindeki eleştiri ve değer yargılarının bir kısmı sert ve çarpıcı bir üslupla dile getirilmiştir. Yerleşmiş yargısal kararlarda da vurgulandığı üzere esasen, eleştirinin sert bir üslûpla gerçekleştirilmesi, kaba olması ve nezaket sınırlarını aşması, eleştirenin amacına, psikolojisine, eğitim ve kültür düzeyine bağlı bir olgudur. Ancak kabul edilmelidir ki, basın özgürlüğü, belli ölçülerde abartmayı, hatta kışkırtmaya başvurmayı da içerir. Gazetecilerin yazılarında kullandıkları deyimler “polemik” niteliğinde olsa da, nesnel bir açıklamayla desteklendiğinde, bu ifadeler asılsız kişisel saldırı olarak görülemez." şeklindeki açıklamalar dikkate alındığında, tekzibe konu haberin niteliği itibariyle basın özgürlüğü kapsamında kaldığı,
    Yine benzer bir olay sebebiyle, Yargıtay 19. Ceza Dairesi'nin 11/03/2019 tarihli ve 2018/8289 Esas, 2019/5452 karar sayılı ilâmında "...başvuran otel ve yöneticileri hakkında, abartılı ve keskin bir dille sunulmuş olsa da kaba bir hakaret veya açık bir suçlama içermeyen, "..." ve "..." gibi başlıklarla eleştiri sınırları içinde kalan, somut olaylarla toplumun güncel algı seviyesine hitaben çarpıcı ve dikkat çekici başlıklar atılmak istendiği, yazı içeriklerinin ise yukarıda özetlendiği gibi somut bir olayın kendince yorumlanması ve tüzel kişi yöneticilerinin eleştirilmesinden ibaret olduğu, sırf başvuran tüzel kişinin şeref ve haysiyetinin rencide edilmesi amacıyla kötü niyetli olarak haber yapılmasının söz konusu olmadığı, somut bir olayın hemen ardından güncel bir takım yorumlarda bulunulduğu, bu nedenle haberin basın özgürlüğü çerçevesinde kaldığı anlaşılmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği, yukarıda yazılı nedenlerle yerinde görüldüğünden, ....sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nun 309/4. maddesi uyarınca BOZULMASINA..." şeklinde belirtildiği üzere, ... Gazetesinin 13/05/2014 tarihli nüshasında “...”, “...” ve "...” başlıkları ile yayımlanan haberin niteliği itibariyle basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden,
    2-"... ve ... ... " şeklindeki haber içeriğinden ilgilisinin... Üniversitesi Rektörü ... olduğu, ancak ... Noterliği tarafından düzenlenen 14/05/2014 tarihli ve ... numaralı tekzip metninden keşidecinin ... olduğu, haberin ilgilisi olan ... tarafından tekzip metninin yayınlanmasının talep edilmesinin gerektiği, ilgili olmayan rektörlük tarafından keşide edilen tekzip metninin yayınlanmasında zorunluluk bulunmadığı dikkate alınmadan,
    3-5187 sayılı Basın Kanunu’nun 14/1. maddesinde “Süreli yayınlarda kişilerin şeref ve haysiyetini ihlâl edici veya kişilerle ilgili gerçeğe aykırı yayım yapılması hâlinde, bundan zarar gören kişinin yayım tarihinden itibaren iki ay içinde göndereceği suç unsuru içermeyen, üçüncü kişilerin hukuken korunan menfaatlerine aykırı olmayan düzeltme ve cevap yazısını; sorumlu müdür hiçbir düzeltme ve ekleme yapmaksızın, günlük süreli yayınlarda yazıyı aldığı tarihten itibaren en geç üç gün içinde, diğer süreli yayınlarda yazıyı aldığı tarihten itibaren üç günden sonraki ilk nüshada, ilgili yayının yer aldığı sayfa ve sütunlarda, aynı puntolarla ve aynı şekilde yayımlamak zorundadır.” şeklindeki düzenlemenin yer aldığı, anılan Kanunun "Tebligat" başlıklı 29. maddesindeki “Süreli yayının yönetim yeri, tebligat işlemleri yönünden, yayın sahibinin ve temsilcisinin, görevi devam ettiği sürece sorumlu müdürün yerleşim yeri sayılır” şeklindeki düzenleme uyarınca düzeltme ve cevap yazısına ilişkin tebligatın, ilgili gazetenin künyesinde belirtilen adreste tebliğ edilmek üzere gönderilmesi ayrıca sorumlu müdüre yüklenen yükümlülük ve cezai sorumluluk gereği de düzeltme ve cevap yazısının sorumlu müdüre tebliğ edilmesi gerektiği, somut olayda, tekzip metninin yayınlanması için ... Gazetesi sorumlu yazı işlerine müdürüne gönderilen tebligatın, daimi çalışana tebliğ edildiği, ancak muhatabın işyerinde geçici olarak olmamasının sebebinin ve evrakı alan kişinin muhatap adına tebliğ almaya yetkili memur veya müstahdem olup olmadığının açıkça yazılmadığı, dolayısıyla tebligatın bu haliyle 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 17 ve 20. maddelerine aykırı ve usulsüz olduğu nazara alınmadan, itirazın bu sebeplerle kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde, isabet görülmemiş ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozmaya atfen ihbar olunmuş bulunmakla Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
    5187 sayılı Kanunun ''Düzeltme ve cevap'' başlıklı 14. maddesi :Süreli yayınlarda kişilerin şeref ve haysiyetini ihlâl edici veya kişilerle ilgili gerçeğe aykırı yayım yapılması halinde, bundan zarar gören kişinin yayım tarihinden itibaren iki ay içinde göndereceği suç unsuru içermeyen, üçüncü kişilerin hukuken korunan menfaatlerine aykırı olmayan düzeltme ve cevap yazısını; sorumlu müdür hiçbir düzeltme ve ekleme yapmaksızın, günlük süreli yayınlarda yazıyı aldığı tarihten itibaren en geç üç gün içinde, diğer süreli yayınlarda yazıyı aldığı tarihten itibaren üç günden sonraki ilk nüshada, ilgili yayının yer aldığı sayfa ve sütunlarda, aynı puntolarla ve aynı şekilde yayımlamak zorundadır.
    Düzeltme ve cevapta, buna neden olan eser belirtilir. Düzeltme ve cevap, ilgili yazıdan uzun olamaz. Düzeltme ve cevaba neden olan eserin yirmi satırdan az yazı veya resim veya karikatür olması hallerinde düzeltme ve cevap otuz satırı geçemez.
    Süreli yayının birden fazla yerde basılması halinde, düzeltme ve cevap yazısı, düzeltme ve cevap hakkının kullanılmasına sebebiyet veren eserin yayımlandığı bütün baskılarda yayımlanır.
    Düzeltme ve cevabın birinci fıkrada belirlenen süreler içinde yayımlanmaması halinde yayım için tanınan sürenin bitiminden itibaren, birinci fıkra hükümlerine aykırı şekilde yayımlanması halinde ise yayım tarihinden itibaren onbeş gün içinde cevap ve düzeltme talep eden kişi, bulunduğu yer sulh ceza hâkiminden yayımın yapılmasına veya bu Kanun hükümlerine uygun olarak yapılmasına karar verilmesini isteyebilir. Sulh ceza hâkimi bu istemi üç gün içerisinde, duruşma yapmaksızın, karara bağlar.
    Sulh ceza hâkiminin kararına karşı acele itiraz yoluna gidilebilir. Yetkili makam üç gün içinde itirazı inceleyerek karar verir. Yetkili makamın kararı kesindir.
    Düzeltme ve cevabın yayımlanmasına hâkim tarafından karar verilmesi halinde, birinci fıkradaki süreler, sulh ceza hâkiminin kararına itiraz edilmemişse kararın kesinleştiği tarihten, itiraz edilmişse yetkili makamın kararının tebliği tarihinden itibaren başlar.
    Düzeltme ve cevap hakkına sahip olan kişinin ölmesi halinde bu hak, mirasçılardan biri tarafından kullanılabilir. Bu durumda, birinci fıkradaki iki aylık düzeltme ve cevap hakkı süresine bir ay ilave edilir.'' hükümlerini, Anılan Kanunun "Tebligat" başlıklı 29. maddesi: "Süreli yayının yönetim yeri, tebligat işlemleri yönünden, yayın sahibinin ve temsilcisinin, görevi devam ettiği sürece sorumlu müdürün yerleşim yeri sayılır." hükmünü,
    7201 sayılı Kanunun "Belli bir yerde veya evde meslek ve sanat icrası" başlıklı 17. maddesi;
    "Belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler, o yerde bulunmadıkları takdirde tebliğ aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine, meslek veya sanatını evinde icra edenlerin memur ve müstahdemlerinden biri bulunmadığı takdirde aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır." hükmünü, “Belli bir yerde veya evde meslek ve sanat icrası” başlıklı 17. maddesi; “Belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler, o yerde bulunmadıkları takdirde tebliğ aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine, meslek veya sanatını evinde icra edenlerin memur ve müstahdemlerinden biri bulunmadığı takdirde aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır ”hükmünü,
    “Muhatabın muvakkaten başka yere gitmesi” başlıklı 20. maddesi; “13, 14, 16, 17 ve 18'inci maddelerde yazılı şahıslar, kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka yere gittiğini belirtirlerse; keyfiyet ve beyanda bulunanın adı ve soyadı tebliğ mazbatasına yazılarak altı beyan yapan tarafından imzalanır ve tebliğ memuru tebliğ evrakını bu kişilere verir. Bu kişiler tebliğ evrakını kabule mecburdurlar. Kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka bir yere gittiğini belirten kimse, beyanını imzadan imtina ederse, tebliğ eden bu beyanı şerh ve imza eder. Bu durumda ve tebliğ evrakının kabulden çekinme halinde tebligat, 21'inci maddeye göre yapılır. (Değişik son cümle: 19.3.2003 - 4829/4 md.) Bu maddeye göre yapılacak tebligatlarda tebliğ, tebliğ evrakının 13, 14, 16, 17 ve 18'inci maddelerde yazılı kişilere verildiği tarihte veya ihbarname kapıya yapıştırılmışsa bu tarihten itibaren onbeş gün sonra yapılmış sayılır” hükümlerini amirdir.
    25.01.2012 tarihinde 28184 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmelikte de anılan Kanunun ilgili maddeleriyle uyumlu düzenlemeler bulunmakta olup, Yönetmeliğin “Meslek ve sanat erbabına tebligat” başlıklı 26. maddesi;
    “(1) Belirli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenlere, o yerde de tebligat yapılabilir.
    (2) Muhatabın iş yerinde bulunmaması halinde tebliğ, aynı yerde sürekli olarak çalışan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır.
    “Muhatabın geçici olarak başka yere gitmesi” başlıklı 29. maddesi:
    “(1) 21, 22, 23, 25, 26 ve 27 nci maddelerde yazılı kişiler, tebliğ yapılacak olanın geçici olarak başka yere gittiğini belirtirlerse, tebliğ memuru, muhatabın hangi sebeple adresten geçici olarak ayrıldığını, beyanda bulunanın adı ve soyadı ile sıfatını tebliğ tutanağına yazar. Tebliğ tutanağını beyanda bulunana imzalattırır ve tebliğ edilecek evrakı beyanda bulunana verir. Bu kişiler, tebliğ evrakını kabule mecburdurlar.
    (2) Bu kişilerin beyanlarını imzadan kaçınmaları ve tebliğ evrakını kabul etmemeleri durumunda, tebliğ memuru bu hususu tutanağa yazar, imzalar ve tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti üyesinden birine ya da kolluk amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve teslim ettiği kişinin adresini içeren ihbarnameyi gösterilen adresin kapısına yapıştırır” şeklinde düzenlenmiştir.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun Basın Kanununa göre yapılacak tebligata ilişkin 20.03.2018 tarihli, 2016/19-1119 E. 2018/105 K. sayılı kararında özetle;
    "...5187 sayılı Kanunun "Tebligat” başlıklı 29. maddesindeki “Süreli yayının yönetim yeri, tebligat işlemleri yönünden, yayın sahibinin ve temsilcisinin, görevi devam ettiği sürece sorumlu müdürün yerleşim yeri sayılır” şeklindeki düzenleme uyarınca düzeltme ve cevap yazısına ilişkin tebligatın, ilgili gazetenin künyesinde belirtilen adreste tebliğ edilmek üzere gönderilmesi gerekmektedir. Sorumlu müdüre yüklenen yükümlülük ve cezai sorumluluk gereği düzeltme ve cevap yazısının sorumlu müdüre tebliğ edilmesi gerektiği açıktır. Bununla birlikte, 5187 sayılı Kanunda tebligatın bizzat sorumlu müdüre yapılması gerektiğine, kendisine ulaşılamadığı takdirde başka bir kişiye tebligat yapılamayacağına dair bir hüküm bulunmamakta olup öğretide de tebliğ evrakının sorumlu müdür adına olacak şekilde hazırlanması yeterli görülmektedir. (Kayıhan İçel, s. 221) Dolayısıyla tebligatın sorumlu müdüre yapılması kural olmakla birlikte, muhataba ulaşılamadığı hallerde 7201 sayılı Tebligat Kanununda belirtilen kişilere de tebligat yapılabileceği kabul edilmelidir.
    Öte yandan, tebligatın tüzel kişi yerine gerçek kişi olan sorumlu müdür muhatap alınarak düzenleneceği, sorumlu müdürün görevinin niteliği gereği “belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra eden kişi” konumunda bulunduğu ve aynı Kanunun 29. maddesinde belirtilen adresin aynı zamanda sorumlu müdürün iş yeri adresi olduğu da dikkate alındığında, sorumlu müdüre 7201 sayılı Kanunun 17 ve 20. maddelerine uygun olarak tebligat yapılması gerektiği sonucuna varılmalıdır.
    7201 sayılı Kanun ile Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin anılan hükümleri dikkate alındığında, muhatabın iş yerinde meslek ya da sanat icra eden bir kişi olması durumunda da, diğer tebligat usullerinde olduğu gibi, tebligatın öncelikle bizzat muhataba yapılmaya çalışılması gerekmektedir. Muhatap aranmadan tebligatın doğrudan doğruya memur veya müstahdeme yapılması usule aykırı olacaktır. Muhatabın tebliğ saatlerinde iş yerinde geçici olarak bulunmaması nedeniyle kendisine ulaşılamadığı durumlarda ise; muhatabın aynı yerde sürekli olarak çalışan memur veya müstahdemlerinden birine tebligat yapılmalıdır.
    Muhatap yerine daimi memur ya da müstahdemlerinden birine tebligat yapılması durumunda ise; 7201 sayılı Kanunun 20 ve Yönetmeliğin 29. maddelerindeki açık düzenlemeler karşısında, tebligatın muhatap yerine bu kişilere yapılmasının nedeni ve tebligat yapılan kimsenin kimliği tebliğ mazbatasında belirtilmelidir. (Ejder Yılmaz – Tacar Çağlar, Tebligat Hukuku, Değiştirilmiş Dördüncü Baskı, Yetkin Yayınları, ... 2005, s. 471, 488, 490) Dolayısıyla muhatabın tebliğ saatinde iş yerinde geçici olarak bulunmadığına ve bu nedenle muhatap yerine sürekli çalışan memur ya da müstahdemine tebligat yapıldığına ilişkin tebligat mazbatasında açıklamada bulunulmaması durumunda da tebligatın usulüne aykırı olduğu kabul edilmelidir..." şeklinde sorumlu müdüre yapılacak tebligat işleminin taşıması gereken temel esaslar belirtilmiştir.
    Yukarıda yazılı mevzuat gereği, başvurunun şekil ve süre gibi usule dair koşulların eksiksiz yerine getirilmesi, Kanun'a uygun bir düzeltme ve cevap metni yayımlanması için aranan ilk şarttır. Kanun'da öngörülen usulde hazırlanmasını müteakip muhatap basın organına tebliğ edilen düzeltme ve cevap yazısının süresinde yayımlanıp yayımlanmadığının incelenmesine daha sonra geçilmelidir. Başvuranın, basın organına gönderdiği düzeltme ve cevap metninin, süresi içinde veya gereği gibi yayımlanmaması karşısında yargı organlarından yardım istemesi, bunun üzerine mahkemece verilecek kararın "İfade ve Basın Özgürlüğü"ne dair evrensel ve ulusal kriterlere uygun olup olmadığının tespiti ise başvuru usulünü takip eden diğer aşamalardır.
    Kanun yararına bozmaya konu somut uyuşmazlıkta; ... Gazetesinin yayımladığı "..." ekinin 13/05/2014 tarihli nüshasının 1. ve 4. sayfalarında yayımlanan haberler nedeniyle mağduriyet yaşadığını iddia eden başvuranın, hazırladığı düzeltme ve cevap metninin bulunduğu noter ihtarnamesini Kanun'da yazılı süre içinde adı geçen gazetenin genel yayın yönetmeni ve sorumlu yazı işleri müdürüne gönderdiği, ihtarname ile ekindeki düzeltme ve cevap yazılarının 20.05.2014 tarihinde '' muhattabın adreste sürekli çalışan aşağıda ismi ve imzası bulunan çalışanına tebliğ edilmiştir.'' şerhi ile tebliğ işlemlerinin gerçekleştirildiği, ancak tebliğ mazbatasında, tebligatın sorumlu müdüre bizzat yapılamamasının nedeninin anlaşılamadığı, dolayısıyla noter kanalıyla gönderilen düzeltme ve cevap metninin 5187 sayılı Kanunun 14 ve 29. maddeleriyle 7201 sayılı Kanunun ve Tebligat Yönetmeliği'nin ilgili maddelerinde yazılı usule aykırı olarak yapıldığı anlaşılmakla;
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriğindeki hususlardan (3) numaralı neden yerinde görüldüğünden ... Asliye Ceza Mahkemesi'nin 09/07/2014 tarihli ve 2014/339 değişik iş sayılı kararının CMK'nun 309/4-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine, bozma nedenine göre; kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriğindeki hususlardan (1) ve (2) numaralı nedenler bakımından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 14.02.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi