10. Hukuk Dairesi 2021/6220 E. , 2021/11402 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 2000-2012 yılları arasında usta öğretici olarak çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Yargıtay (kapatılan) 21.Hukuk Dairesinin bozma ilamına karşı Mahkemece hükümde belirtildiği gerekçelerle davanın kısmen kabulü ile davacının davalı ... Üniversitesine ait işyerinde ayda 7 gün üzerinden; 02.01.2009- 15.05.2011 tarihleri arası toplam 133 gün hizmet akdine dayalı çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı ve davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun ispatı konusunda Mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 5510 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde bu tür hizmet tespiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge ve yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması halinde somut bilgilere dayanması inandırıcı olmaları koşuluyla bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen komşu işyeri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen diğer tanıklarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunlu olup mahkemece, tarafların sunduğu deliller ile yetinilmemeli, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili hükümleri esas alınarak kendiliğinden araştırma ilkesi benimsenmeli, sigortalılığın kabulü ve hüküm altına alınabilmesi için hizmet akdinin ve eylemli çalışmanın varlığı ortaya konulmalıdır.
6100 sayılı HMK m. 119/1-e gereğince davacının, iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini bildirmek, m. 194 gereğince de taraflar, dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde somutlaştırma yükümlülüğü vardır. Tarafların, dayandıkları delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmeleri zorunludur.
Bir davada haklı çıkabilmek için soyut veya genel hatlarıyla bir iddiayı ortaya koymak yeterli değildir. Aynı zamanda bu iddiaların, ispata elverişli hale getirilerek zaman, mekân ve içerik olarak somutlaştırılması gerekir. En azından iddianın araştırılabilmesine yönelik somut bilgi ve açıklamaların sunulması gerekir. İddia somutlaştırıldıktan sonra hâkim ve karşı taraf, bunun üzerinden savunma ve yargılama yapabilecektir. Soyut iddialar ve vakıalar üzerinden değerlendirme yapılması mümkün değildir.
Somutlaştırma yükü, genel anlamda tarafların açıklama ödevinin bir parçası ve layihalar teatisi aşamasındaki tezahür şeklidir. Somutlaştırma yükü, basit yargılama ve kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda da geçerlidir.
HMK m. 31 gereğince, Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir. Davaya konu talebin somutlaştırılmaması halinde önce hâkim, m. 31 ve 119/1-e gereğince davayı aydınlatma ödevi ve ön incelemedeki görevi gereği, somut olmayan hususların belirlenmesini davacıdan istemeli, gerekirse tarafa açıklattırma yaptırmalı, bu eksiklik giderildikten sonra yargılamaya devam etmelidir.
Öte yandan,6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297’nci maddesinde; “...taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” hükmüne yer verilmiştir. Hükümlerin çelişkiden uzak ve infaza elverişli olması, gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gerekir.
Eldeki dosyada; Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada kamu tanıklarının beyanına başvurulduğu, davalı işyerinin ihtilaf konusu dönemde davacıya yapmış olduğu 01.01.2005-15.05.2011 tarihleri arası ücret ödeme (hizmet alımı pusulası) belgeleri ile kamu tanık beyanlarının birlikte değerlendirilmesi sonucu ve önceki kararın davacı tarafından temyiz edilmemiş olması nedeniyle yazılı şekilde sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda; uyulmasına karar verilen bozma ilamında davacıdan çalışmalarının kapsam ve niteliğinin açıklatılması istenmiş ise de davacı vekilinin duruşmada “davacının 2000-2012 yılları arasında her eğitim öğretim döneminde Enstrüman ve Nazariyat dersleri verdiği, bu derslerin Eğitim Fakültesi Müzik Eğitim Bölümünde yapıldığı” yönünde vermiş olduğu beyanı yetersiz bulunmuştur. Bununla birlikte davacının 15.03.2010-08.06.2010, 22.09.2010-27.12.2010, 05.11.2011-13.04.2011, 22.04.2011-17.07.2011 tarihleri arasındaki çalışmasının dava dışı...Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü işyerince Kuruma bildirildiği görülmekle bu çalışmanın niteliğinin araştırılması gerektiği belirtilmiş ise de Mahkemece gerek davacının dava dışı...Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü gerek ise de davalı Üniversite Rektörlüğü işyerindeki çalışmalarının yeterli ve gerekli bir araştırmayla hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde tespit edilemediği anlaşılmaktadır. Yargıtayın bozma kararına uyan Mahkeme artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, Mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep hak doğmuştur. (09/05/1960 gün ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı).
Yapılacak iş, bozma ilamında da belirtildiği üzere davacının davalı işyerinde ve dava dışı işyerinde geçen hizmetini, işyerinde yapmış olduğu işler, bu çalışmaların kapsam ve niteliği, çalışma süresinin başlangıç ve bitişini net olarak ortaya koyabilecek nitelikte, ayrıntılı olarak Hukuk Muhakemeleri Kanununun 31 inci maddesi kapsamında davacıya açıklattırmak, davalı Rektörülükten davacının da içinde bulunduğu Türk Sanat Müziği Topluluğunun hangi tarihte oluşturulduğunu sormak, sosyal topluluk grubu dosyasını, davacının da görevli olarak gerçekleştirmiş olduğu topluluk faaliyet listesini, Rektörülükçe davacının Kurum dışında görevlendirilmesine ilişkin yazışmalar ile topluluk ve davalı Kurum arasındaki (konser görevlendirmeleri, kumanya ve otobüs temini, oda tesisi, derslik temini vb. gibi) yazışmaları gösteren kayıt ve belgeleri getirmek, davalı Rektörülüğün sosyal topluluklardan sorumlu birimde görev yapan personeli ile derslerin Eğitim Fakültesi Müzik Eğitim Bölümünde yapıldığı belirtilmekle ilgili Fakülte Dekanlığının davacının çalışmaları hakkında bilgi ve görgü sahibi personelini tespit ederek çalışmanın niteliği ile sürekli bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, davacının dava dışı...Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü işyerindeki hizmetinin gerçek ve eylemli bir çalışma olması halinde bu süreleri hükümde dışlamak, ücret ödeme belgelerinde yer alan ücret tutarlarını da gözeterek yapılacak değerlendirme sonucuna göre davacının çalışmalarının kapsam ve niteliği ile süresini açıkça ortaya koyan, infaza enverişli bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı ve davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 30/09/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.