19. Hukuk Dairesi 2018/1269 E. , 2019/5379 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit ve birleşen itirazın iptali davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kabulüne, birleşen davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün asıl dava yönünden asıl dava davalısı vekili, birleşen dava yönünden birleşen dava davacısı vekili, birleşen dava davalısı ... vekili ve katılma yoluyla birleşen dava davalısı ... Paz. San. Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
- K A R A R -
Asıl davada davacılar vekili, davacıların 1.052.670 TL’lik dövize endeksli kredi talebinin onaylandığını ve davacı şirketin vadeli hesabına aktarıldığını, ancak bu hesaba banka tarafından bloke konularak verilen kredinin teminat altına alındığını, döviz kurunda meydana gelen artışlar nedeniyle bankanın bloke ettiği parayı USD’ye çevirmesi gerekirken bu işlemi yapmaması nedeniyle 315.520 TL açık oluştuğunu, bankanın bu nedenle teminat olarak verilen kambiyo senetlerini icra takibine koyduğunu belirterek genel kredi sözleşmesi ve icra takibine konu bono ile davalı elinde bulunan diğer bono ve çeklerin bedelsizliği nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı vekili, davacı şirketin kullandığı kredinin verilen talimatlara uygun olarak dövize veya TL’ye çevrildiğini, dövizdeki hareketlilikten yararlanmayı amaçlayan davacı şirketin bu nedenle uğramış olduğu zararlara katlanmasının hak ve adalete uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, asıl dava yönünden davalı bankanın kredi sözleşmesine aykırı davranmadığı, davacının talimatlarını yerine getirdiği, dolayısıyla oluşan zarardan bankanın sorumlu olmadığı ve davacıların kredi sözleşmesinden dolayı 704.926,00 TL borcu olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2012/4544 esas ve 2012/17784 karar sayılı ve 27.11.2012 tarihli ilamı ile “1) Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla teminat olarak verilen çek ve bonolardan dolayı 704.926 TL alacak için kredi borcu ödenmediği sürece bankanın takip yapabileceği belirtilmiş ise de dava konusu banka tarafından yapılan icra takip taleplerinde “tahsilde tekerrür olmamak” kaydı bulunmamaktadır. Bu durumda davalı bankanın tahsilde tekerrür olmamak üzere takip yaptığı kabul edilemeyeceğinden, yapılan toplam takip miktarı üzerinden borcun düşülmesi suretiyle davacının borçlu olmadığı miktarın belirlenerek hüküm kurulması gerekir. 2) Dava, kredinin teminatı olan TL cinsinden paranın, döviz kurlarındaki artışa bağlı olarak banka tarafından USD’ye çevrilmesi gerektiği iddiasına dayalıdır. Ne var ki bilirkişi raporlarında ve mahkeme kararının gerekçesinde bu yön üzerinde durulmamış, 10.11.2011 tarihli itiraz dilekçesinde belirtilen gerekçeli itirazlar bilirkişi raporunda karşılanmamıştır. Ayrıca davacı tarafın müşteri çekleri ile de ödeme yapıldığı iddiası üzerinde de durulmamıştır. Bu durumda mahkemece konusunda uzman bir bilirkişi kurulundan rapor alınıp, tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle varılacak uygun sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Asıl dava hakkında davanın reddine dair verilen 13.12.2011 tarihli kararın Dairemizin 2012/4544 esas ve 2012/17784 karar sayılı ve 27.11.2012 tarihli ilamı ile bozulmasından sonra İstanbul 26. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülmekte olan 2011/176 esas sayılı dava dosyasının asıl dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
Birleşen davada davacı vekili, davalı şirket ile davacı banka arasında imzalanan genel kredi sözleşmesine davalı ...’ın müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduğunu, borcun ödenmemesi sebebiyle davalılar hakkında başlatılan icra takibine davalılar tarafından itiraz edildiğini belirterek itirazın iptalini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada, davalı şirket vekili davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davalı ... vekili, kredi sözleşmelerindeki imzanın davalıya ait olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak ve birleşen dava da dikkate alınarak yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre asıl davada birleşen davaya konu sözleşme kapsamında davacılar tarafından teminat olarak verilen çek ve senetlerin kredi borcundan ayrı olarak icra takiplerine konu edilmesi ve "tahsilde tekerrür olmamak üzere" kaydının bulunmadığı gerekçesiyle davacılar aleyhine yapılan takiplere konu çek ve bonolar nedeniyle davacı şirket yönünden davanın kabulüne, asıl dava davacısı ...’ın davasının aktif husumet yokluğundan reddine, birleşen davada genel kredi sözleşmesi ile davacı şirkete kredi tahsis edildiği, bu sözleşmede ..."ın müteselsil kefil konumunda bulunduğu, bu davalının imzaya itiraz ettiği, sözleşmedeki imzanın bu davalıya ait olmadığı gerekçesiyle birleşen davada davalı ... aleyhine açılan davanın ve davalının kötü niyet tazminatı talebinin koşulları oluşmadığından reddine, davalı borçlu şirket yönünden davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş, hüküm asıl davada davacı şirket yönünden verilen kabul kararı bakımından asıl dava davalısı vekili, birleşen dava yönünden birleşen dava davacısı vekili, birleşen dava davalısı ... vekili ile katılma yoluyla birleşen dava davalısı ...,... Paz. San. Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
(1) Asıl davada davacı şirket, davalı bankadan aldığı kredinin teminatı olarak verdiği 500.000,00 TL’lik bononun davalı tarafından haksız olarak takibe konulduğunu, bankanın elinde bulunan her biri 50.000,00 TL’lik iki adet çek ve yine 50.000,00 TL’lik iki adet bonodan dolayı da davalı bankaya borçlu olmadığının tespitini istemiştir. Davacının dava dilekçesinde takibe konulduğunu bildirmediği her biri 50.000,00 TL’lik iki adet çekin de dava tarihinden önce takibe konulduğu, diğer her biri 50.000,00 TL’lik iki adet bononun da ayrı ayrı takibe konulduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece verilen ilk kararın Dairemizce bozulmasına ilişkin 2012/4544 esas ve 2012/17784 karar sayılı ve 27.11.2012 tarihli bozma kararının 1. bendinde davalı banka tarafından davacıya karşı yapılan dört takip için ayrım yapılmadan takip taleplerinde “tahsilde tekerrür olmamak” kaydının olmadığı belirtilmiş ise de, bunun maddi bir hata olduğu, 30.12.2008 tarihli takibe konu 500.000,00 TL’lik bono ve 14.01.2009 tarihli takibe konu her biri 50.000,00 TL’lik iki adet çek için yapılan takipte gerçekten tahsilde tekerrür olmamak kaydının bulunmadığı ancak 30.10.2009 tarihli takibe konu 50.000,00 TL’lik bono ve 30.11.2009 tarihli takibe konu 50.000,00 TL bedelli bono için yapılan takiplere tahsilde tekerrür olmamak kaydının işlendiği anlaşılmıştır. Bu durumda maddi hataya dayalı bozma kararına uyulmakla kazanılmış hak doğmayacağı da dikkate alınarak yapılan değerlendirmede, davalı banka tarafından davacı aleyhine yapılan takiplerin ikisinde toplam 600.000,00 TL alacak için tahsilde tekerrür olmamak kaydı olmaksızın takip başlatıldığı, 500.000,00 TL’lik bono için başlatılan takip tarihinin 21.01.2009, 50.000,00 TL’lik iki adet çek için başlatılan takip tarihinin 14.01.2009 olup birleşen davaya konu ilamsız icra takip tarihi olan 10.03.2009 tarihinden önce olduğu, davacı şirketin davalı bankaya kredi ilişkisinden dolayı 685.850,97 TL borçlu bulunduğu, asıl davaya konu tüm senetlerin bu kredi ilişkisi nedeniyle davalı bankaya verildiği anlaşıldığından yukarıda anılan 500.000,00 TL’lik bono ve 50.000,00 TL’lik iki adet çeke ilişkin menfi tespit davasının reddi gerekir. Geriye kalan 30.10.2009 tarihli takip dayanağı 50.000,00 TL’lik bono ve 30.11.2009 tarihli 50.000,00 TL’lik bono için yapılan iki takipte ise tahsilde tekerrür olmamak kaydının bulunduğu ve yukarıda açıklandığı üzere davacı şirketin davalı bankaya 685.850,97 TL borçlu olduğu anlaşıldığından bu iki bonoya yönelik menfi tespit davasının da açıklanan bu nedenlerle reddi gerekmektedir.
Şu husus açıklıkla belirtilmelidir ki, davacı şirketin davalı bankaya olan borcu tek bir borç olup birleşen davaya konu edilen ve kısmen kabul edilen miktar kadardır. Sonuç olarak asıl davanın yukarıda açıklanan nedenlerle davacı şirket yönünden de reddi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
(2) Birleşen davaya gelince; dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, asıl ve birleşen davaların bağımsızlıklarını korumasına ve hüküm fıkralarının ayrı ayrı yazılmış olmasına göre birleşen davada davacı vekili ile birleşen davada davalı ... vekilinin tüm, birleşen davada davalı ... Paz. San. Tic. Ltd. Şti. vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
(3) Birleşen davada esas hakkında kurulan hüküm yerindedir. Ancak asıl davada yukarıdaki (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle takip konusu senetlerle ilgili açılan menfi tespit davasında ret kararı verilmesi gereğine işaret edilmiş olmakla, aynı alacağın iki kez tahsiline sebebiyet vermemek için birleşen davada kurulan hükümde 500.000,00 TL’lik bono ve 50.000,00 TL’lik iki adet çeke ilişkin iki takip nedeniyle tahsilde tekerrür olmamak kaydının eklenmesi gerekirken bunun gözetilmemiş olması doğru olmayıp hükmün bu nedenle bozulması gerekir ise de bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 HMK’nın geçici 3. maddesi ve 5236 sayılı Kanun’un geçici 2. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nın 5236 sayılı Kanun’un 16. maddesi ile değiştirilmeden önceki 438/7 maddesi gereğince birleşen davada verilen hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle asıl dava davalısı ... A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle asıl davaya ilişkin hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bent uyarınca birleşen dava davacısı vekili ile birleşen dava davalısı ... vekilinin tüm, birleşen dava davalısı ... Paz. San. Tic. Ltd. Şti. vekilinin ise sair temyiz itirazlarının reddine,
(3) nolu bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının birleşen dava yönünden başlıklı “2” nolu kısmının “b” bendinin başına “500.000,00 TL bedelli bononun takibe konulduğu İstanbul 7. İcra Müdürlüğü’nün 2009/603 esas sayılı takip dosyası ve 50.000,00 TL bedelli iki adet çekin takibe konulduğu İstanbul 7. İcra Müdürlüğü’nün 2009/1868 esas sayılı takip dosyası ile tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla” sözcük dizisinin eklenerek birleşen davada verilen hükmün değiştirilen bu haliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, asıl dava, temyiz eden asıl dava davalısı ... A.Ş. vekilinin temyizi ile bozulduğundan asıl davanın temyizi için yatırılan 11.954,25 TL peşin harcın istek halinde asıl dava davalısı ... A.Ş.’ye iadesine, birleşen dava davacısı vekili ile birleşen dava davalısı ... vekilinin temyiz itirazları ret edildiğinden aşağıda yazılı onama harçlarının birleşen dava davacısı .. A.Ş. ile birleşen dava davalısı ...’dan alınmasına, birleşen davada verilen hüküm birleşen dava davalısı ... Paz. San. Tic. Ltd. Şti. vekilinin temyizi ile düzeltilerek onandığından birleşen davanın temyizi için yatırılan 11.712,61 TL peşin harcın istek halinde birleşen dava davalısı ... Paz. San. Tic. Ltd. Şti.’ne iadesine, 02/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.