12. Ceza Dairesi 2013/12290 E. , 2014/16274 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanun"a aykırılık
Hüküm : 2863 sayılı Kanun"un 65/b, 5237 sayılı TCK"nın 62, 51, 53. maddeleri gereğince mahkumiyet
2863 sayılı Kanun"a aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, katılan vekili ve sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
2863 sayılı Kanun"un, 11/10/2013 tarih, 28792 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan tespit ve tescil başlıklı 7. maddesinde korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının ve doğal sit alanlarının tespitinin Kültür ve Turizm Bakanlığı"nın koordinatörlüğünde yapılacağı ve bu tespitlerin koruma bölge kurulu kararı ile tescil edileceği, tescil kararlarının ilanı, tebliği ve tapu kütüğüne işlenmesi ile ilgili hususların yönetmelikle düzenleneceğinin öngörüldüğü, bu amaçla çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik ile sit kararlarının ilan şeklinin kaleme alındığı, 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde yapılan değişiklik ile sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazların tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanacağı ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı hükmünün getirildiği, ayrıca anılan Kanunun 3. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde “Tescil edilen sit alanları ve korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının bu kanuna göre tebliğ veya ilan edilmiş olmasına rağmen yıkılmasına, bozulmasına, tahribine, yok olmasına veya her ne suretle olursa olsun zarar görmesine kasten sebebiyet verenler ile koruma bölge kurullarından izin alınmaksızın inşaî ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranların, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılacağının öngörüldüğü, gerek 2863 sayılı Kanunun 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan 7. maddesi ile anılan madde gereğince çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik hükümlerinin, gerekse 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile öngörülen tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanma ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulma zorunluluğunun amacının, ilgili kurul kararlarından muhataplarını haberdar etmek olduğu,Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında, İzmir 2 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 14/12/1994 gün ve 4448 sayılı kararı ile 1. derece doğal sit alanı olarak tescil edilen sınırlar dahilinde yer alan,...İli, ... İlçesi,...Köyü, 7 numaralı parsel üzerine sanık tarafından 275 adet zeytin fidanı dikildiğinden bahisle açılan kamu davası ile ilgili olarak, dosya kapsamında mevcut tarafsız arkeolog bilirkişi tarafından düzenlene raporda, 1. derece doğal sit alanına zeytin ağacı dikmek suretiyle fiziki müdahalede bulunulduğunun belirtildiği, sanığın savunmalarında, bahse konu bölgenin sit alanı sınırları kapsamında kaldığını bildiğine ilişkin herhangi bir beyanda bulunmamasına karşın, suça konu taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine 1995 yılında 1. derece doğal sit alanı içerisinde bulunduğuna dair şerhin mevcut olduğu, ayrıca ... Köyü Muhtarlığı tarafından ilgili Kurul kararının hoparlör vasıtası ile 1995 yılında ilanının yapıldığı, sanığın ilanın yapıldığı bölgede yaşadığının gerek beyanı, gerekse MERNİS kayıtları ile sabit olduğu, kaldı ki, bitki örtüsü tahrip edilen taşınmazın bir kısım hissesinin maliye hazinesi adına kayıtlı olması nedeniyle eylemin hukuka uygun bir zeminde icra edilmediği ve eylemin izne bağlanmasının mümkün olmadığı anlaşıldığından, sanığın dava konusu yerin sit alanı içerisinde yer aldığını bildiği, buna rağmen Kurul"dan izin alınması mümkün olmayan dava konusu taşınmazın bitki örtüsünü tahrip edip, zeytin fidanı dikerek fiziki müdahalede bulunduğu, üzerine atılı suçu işlediğinin tüm dosya kapsamı ile sabit olduğu, 6498 sayılı Kanunun 3. maddesi ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/1 maddesinde öngörülen yaptırım miktarında sanık lehine herhangi bir değişiklik olmadığı anlaşılmakla,
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın ve katılan vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
5083 sayılı Türkiye Cumhuriyetinin Para Birimi Hakkında Kanunun 1. maddesi ile Bakanlar Kurulunun 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 04.04.2007 tarih ve 2007/11963 sayılı Yeni Türk Lirası ve Yeni Kuruşta Yer Alan Yeni İbarelerinin Kaldırılmasına ve Uygulama Esaslarına İlişkin Kararının 1. maddesi hükümlerine göre; adli para cezasının Türk Lirası (TL) olarak belirlenmesinde yasal zorunluluk bulunduğunun gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanun"un 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden hükmün 1, 2 ve 7. paragrafındaki, “YTL” ibarelerinin, “TL” olarak değiştirilmesi, hükümdeki diğer hususların aynen bırakılması suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün isteme uygun olarak DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 01/07/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.