20. Hukuk Dairesi 2013/5407 E. , 2013/8104 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında .... Köyü, 106 ada 98 parsel sayılı 649.79 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, belgesizden kazandırıcı zaman aşımı zilyetliği nedeniyle bahçe niteliği ile davalılar adına tesbit edilmiştir.
Hazine, çekişmeli parselin Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu ileri sürerek tesbitin iptali ve Hazine adına tescilini istemiştir.
Mahkemece davanın reddine, çekişmeli taşınmazın payları oranında davalılar adına tesciline karar verilmiş, hüküm Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 2002 yılında orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamaları birlikte yapılmış; 30/06/2003 tarihinde ilân edilerek kesinleşmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olmadığı ve davalı gerçek kişiler yararına kazandırıcı zamanışımı zilyetliği şartlarının oluştuğu kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de, mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; evvelce Dairede temyiz incelemesi yapılan ve .... Kadastro Mahkemesinde davalı oldukları anlaşılan 106 ada 88, 89, 92, 93, 94, 95, 96 ve 99 sayılı parseller ile halen davalı olduğu anlaşılan 106 ada 87 parsel hakkında açılan davaların 6831 sayılı Kanunun 17/2 maddesi kapsamında bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi ve bu bağlamda biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek olması nedeniyle açılan davaların birleştirilerek birlikte incelenmesi, dava konusu taşınmazların imar planı içerisinde kalıp kalmadıklarının araştırılması, kalmakta iseler imar planının kesinleşme tarihinin belirlenmesi; daha önceden aynı adada başka parsellere ilişkin yapılan temyiz incelemelerinde DSİ tarafından ...Deresi dere yatağı olarak belirtilen alanın sınırları ve krokisi gönderilmiş olduğundan dere yatağı olarak belirlenen sahada kalıp kalmadığı ve kadastro tarihinden 15-20 yıl öncesine ait memleket haritaları ile hava fotoğraflarında taşınmazın konumu araştırılmalıdır. Mahkemece bu yönlerde araştırma yapılmamış olup, yetersiz inceleme ve araştırmaya dayanılarak hüküm kurulamaz.
Mahkemece, 106 ada 88, 89, 92, 93, 94, 95, 96 ve 99 sayılı parsellere ilişkin davalar birleştirildikten sonra imar planının kesinleşme tarihi, dava tarihinden 15-20 yıl öncesine ait memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş
olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; üzerindeki ağaçların cinsi, yaşı, sayısı, dağılımı ve kapalılık oranı belirlenmeli, keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; daha önce temyiz incelemesi yapılan aynı adanın farklı dosyaları arasında E-24 karayolu köprüsü ve un fabrikası ile elektirik santrali arasında, meskun mahal alan içerisinde kalan dere yatağı aksından (ortasından) 50 m. sağlı sollu şeritvari sahanın Karaçay deresi dere yatağı olduğu bildirildiğinden dava konusu parselin bu saha ve imar planı içinde kalıp kalmadığı belirlenmeli ve kadastro paftasında gösterilmeli, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli; tüm taşınmazlar birlikte olarak 6831 sayılı Kanunun 17/2 maddesinde orman içi açıklık konumunda bulunup bulunmadığı değerlendirilmeli; çekişmeli taşınmazın öncesinin orman sayılan yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde orman tahdidinin kesinleşme tarihine kadar orman olduğu ile nazım imar planının kesinleşme tarihinden sonraki zilyetliğe değer verilemeyeceği gözönünde bulundurulmalıdır.
Tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; kadastro çalışmalarında görev almayan kişiler arasından seçilecek yerel bilirkişi ve zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar gerçek kişiler yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; dinlenen bilirkişi ve tanıklarla tutanak bilirkişilerinin beyanları arasında çelişki olursa 3402 sayılı Kanunun 30/1. maddesi uyarınca tesbit bilirkişileri de tanık olarak dinlenerek çelişki giderilmeli, Hazine taşınmazın öncecisinin yayla olduğunu ileri sürmesine göre ilgili yerlerden taşınmazın tahsisli yayla olup olmadığı ve komşu köyler halkı arasından seçilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın öncesinin yayla olup olmadığı sorulmalı, ziraatçı bilirkişiden bu yönde de açıklamalar istenmeli, 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davalı yanında, muris yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanun ile değiştirilen 14/2. maddesi hükümleri gözönünde bulundurularak sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, yasanın getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve bilirkişinin yetersiz raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Hazine vekilinin temyiz itirazların kabulü ile hükmün BOZULMASINA 19/09/2013 günü oy birliği ile karar verildi.