16. Hukuk Dairesi 2014/5339 E. , 2014/7636 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : TUZLUCA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/12/2013
NUMARASI : 2012/94-2013/110
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı M.. Ö.. tapu kaydı, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak S. Köyü çalışma alanında yapılan kadastro sırasında tescil harici bırakılan taşınmaz bölümleri hakkında tescili istemi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, fen bilirkişi tarafından düzenlenen 28.8.2013 havale tarihli haritada (A) harfi ile gösterilen 686 metrekare yüzölçümündeki kısmın davacı adına kayıtlı . parsel sayılı taşınmaz ile birleştirilmek suretiyle, (B) harfi ile gösterilen 7014 metrekare yüzölçümündeki kısmın davacı adına kayıtlı . parsel sayılı taşınmaz ile birleştirilmek suretiyle, (C) harfi ile gösterilen 5026 metrekare yüzölçümündeki kısmın yeni bir parsel numarası verilmek suretiyle davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
1- Davacı, 24.9.2012 tarihli dava dilekçesi ile kendisine ait olan . parsel sayılı taşınmazların bitişiğinde bulunan 40 dönüm yüzölçümündeki taşınmazın adına tescili istemiyle dava açmıştır, buna göre sözü edilen parsellere komşu bulunmayan (C) bölümü hakkında usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmamaktadır. Hakkında dava bulunmayan taşınmaz veya taşınmaz bölümlerinin yargılama sırasında dava kapsamına alınması mümkün değildir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 29.06.2011 gün ve 2011/1-364-453 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı gibi, hakkında dava açılmayan bir yerin dahili dava yoluyla dava kapsamına dahil edilmesi mümkün olmadığı gibi, ıslah yoluyla dahi davaya ithaline ve davalı hale getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmamaktadır. Davanın konusunu, dava dilekçesinde sözü edilen taşınmazın bizatihi kendisinin oluşturacağı; dava dilekçesinde dava konusu edilmeyen taşınmazın, hukuken dava konusu edilen taşınmaza nazaran başka bir müddeabih olduğu ve ancak ayrı bir davanın konusunu teşkil edebileceği gözetilmelidir. Hal böyle olunca hakkında usulen açılmış bir tescil davası bulunmayan (C) bölümü yönünden, karar verilmesine yer olmadığına hükmetmek gerekirken, esasa ilişkin hüküm kurulması isabetsizdir. Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile fen bilirkişi rapor ve krokisinde (C) harfi ile gösterilen tescil harici bölüm ile ilgili hükmün BOZULMASINA,
2- Davalı Hazinenin (A) ve (B) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümlerine yönelik temyiz itirazlarına gelince; Mahkemece, çekişmeli taşınmaz bölümleri hakkında 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde düzenlenen edinme koşullarının davacı yararına oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır. Mahkemece uyuşmazlığın çözüme kavuşturulabilmesi için objektif delillerden olan hava fotoğraflarından yararlanılmamış; Tapu Müdürlüğünden fen bilirkişisi tarafından düzenlenen haritanın bir örneği eklenerek çekişmeli taşınmaz hakkında çifte tapu oluşmasının önüne geçilmesi için başkaca dava açılıp açılmadığı sorulmamış, komşu .parsel sayılı taşınmaza uygulanan vergi kaydı getirtilmemiş, taşınmazın hangi tarihte ve neden tescil harici bırakıldığı Kadastro Müdürlüğünden sorulmamış, kadastroca tescil harici bırakılan yerler için açılan tescil davalarında gerekli yerel ve gazete ilanları yapılmamıştır. O halde, doğru sonuca varabilmek için öncelikle, Tapu Müdürlüğünden fen bilirkişisi tarafından düzenlenen haritanın bir örneği eklenerek çekişmeli taşınmaz hakkında başkaca dava açılıp açılmadığı sorulmalı, Kadastro Müdürlüğünden çekişmeli taşınmazın tescil harici bırakılma sebebi ve tarihi sorulmalı, dava tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları Harita Genel Komutanlığından tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilerek dosya arasına konulmalıdır. Bundan sonra, ziraat mühendisi ile jeodezi ve fotogrametri mühendisinden oluşacak bilirkişi heyetleri aracılığıyla yapılacak keşifte, belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarında stereoskop aletiyle inceleme yaptırılmalı, temin edilebilen en eski tarihli uydu fotoğrafları değerlendirilmeli, çekişmeli taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin, imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığının ve tamamlandığının, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri de bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, ziraatçi bilirkişi vasıtasıyla taşınmazın öncesi ve zirai faaliyete konu olup olmadığı hangi tarihte imar-ihyaya başlandığı, tamamlandığı ve zilyetliğin hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü hususları özellikle irdelenmeli, fen bilirkişisine keşif ve uygulamayı izlemeye elverişli ayrıntılı rapor ve kroki düzenlettirilmeli, diğer yandan davanın tescil davası olması nedeniyle davalı Hazine ve Köy Tüzel Kişiliği yasal hasım durumunda bulunduğundan mahkemece davalı S.. K.. yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilemeyeceği gözetilmeli diğer koşulların gerçekleşmesi halinde keşif sonucu elde edilen bilirkişi rapor ve krokisine göre TMK’nın 713/4 ve 5. fıkraları gereğince gerekli yerel ve gazete ilanları yöntemine uygun bir biçimde yaptırılarak ilanın yapıldığı gazete ile ilan tutanakları dosya arasına konulmalı, yasal 3 aylık sürenin dolması beklenilmeli, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Bu hususlar göz ardı edilerek eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 03.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.