MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi


... Rehberlik ve Araştırma Merkezi’nde müdür yardımcısı ve aynı zamanda bu merkez tarafından engelli şahısların destek eğitim programlarına katılmaları konusunda karar veren Özel Eğitim Değerlendirme Kurulu’nun başkanı olan sanık hakkında, düzenlenen raporlarda müşteki ve katılanlar yerine imza attığının iddia ve kabul edildiği olayda; sanığın savunmasında, engelli bireylerin dosyalarının kurul üyelerince incelendiği, kurulda üyelerin huzurunda oy çokluğu veya oy birliğiyle karar alındığı, alınan kararların tutanağa geçirildiği, kurul raporlarının kurum müdürünün MEBBİS onayından sonra kesinleştiğini, onaydan sonra raporda değişiklik yapılmasının mümkün olmadığını, kesinleşen raporların çıktılarının alınıp kurul üyelerine imzalatıldığını, imzaların prosedür gereği alındığını, engelli bireylerin bir an önce eğitime başlamaları ve mağdur olmamaları için raporlardaki eksik imzaları paraf atarak tamamladığını, kurumda zaman zaman işlerin yürümesi için bu şekilde birbirlerinin adına paraf attıklarını, kendi adına atılan paraflar da olduğunu beyan etmesi karşısında; maddi gerçeğin ve suç kastının kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından; suça konu özel eğitim değerlendirme kurulu raporlarının düzenlenme ve sistem onayının yapılmasına ilişkin sürecin ne şekilde gerçekleştiğinin kurumdan sorulması, kuruldaki kişilerin rapor içeriklerinde belirtilen toplantılara katılıp katılmadıklarının ve toplantı sırasında düzenlenen tutanaklarda veya ön raporlarda imzalarının bulunup bulunmadığının araştırılması, adına imza atılan müştekilere belge asılları gösterilerek imza atılması hususunda açık veya zımni rızalarının bulunup bulunmadığının sorulması, suç tarihinden önce sanık tarafından değerlendirme kurulu raporlarına müştekiler adına, müştekilerin bilgileri dahilinde imza atılıp atılmadığının araştırılmasından sonra, sanığın sahtecilik kastıyla hareket edip etmediği tartışılıp önceden verilen açık veya zımni rıza üzerine eylem gerçekleştirildiği takdirde zarar verme bilinç ve iradesi ile hareket edilmediğinden suç kastından söz edilemeyeceğinin gözetilmesi, sahtecilik suçunun kabulü halinde ise TCK’nin 211. maddesinin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığı, aksi halde sanığa atılı eylemin TCK’nin 257/1. maddesinde düzenlenen görevi kötüye kullanma suçunu oluşturup oluşturmayacağı değerlendirilerek sonucuna göre, sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, sanık müdafinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 27/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.