10. Ceza Dairesi 2021/6808 E. , 2021/11122 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığının, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki ... 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/04/2016 tarihli ve 2015/714 esas, 2016/332 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 31/03/2021 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A-) Konuyla İlgili Bilgiler:
1-Şüpheli ... hakkında 17/09/2013 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonucunda, ... Cumhuriyet Başsavcılığının 15/11/2013 tarihli, 2013/38096 soruşturma, 2013/14439 esas ve 2013/8061 sayılı iddianamesi ile sanığın TCK’nın 191/1 ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle ... 5.Sulh Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,
2-... 5. Sulh Ceza Mahkemesinin 14/05/2014 tarihli ve 2013/1067 esas, 2014/406 sayılı kararı ile; sanık hakkında TCK’nın 191/2. maddesi uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, sanığın yokluğunda verilen kararın doğrudan sanığın MERNİS adresine tebliğe çıkarıldığı, MERNİS adresinde 7201 sayılı Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre 16/06/2014 tarihinde tebliğ edildiği, kararın 25/06/2014 tarihinde kesinleştirilerek infazı için 17/09/2014 tarihinde ... Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği,
3- ... Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 04/03/2015 tarihli ve 2015/4648 DS sayılı çağrı yazısının doğrudan sanığın MERNİS adresine tebliğe çıkarıldığı, 19/03/2015 tarihinde 7201 sayılı Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre tebliğ edildiği, müdürlüğe başvurmaması nedeniyle dosyanın kapatılmasına karar verilerek 20/04/2015 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,
4- ... 18. Asliye Ceza Mahkemesinin kanun yararına bozma istemine konu 14/04/2016 tarihli ve 2015/714 esas, 2016/332 sayılı kararı ile, sanığın TCK’nın 191/1, 62, 50/1-a ve 52/2-4. maddeleri gereğince 6.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, karar verildiği, sanığın yokluğunda verilen kararın doğrudan sanığın MERNİS adresine tebliğe çıkarıldığı, 26/05/2016 tarihinde Tebligat Kanunu’nun 21/2.maddesine göre tebliğ edildiği, 03/06/2016 tarihinde temyiz edilmeden kesinleştirildiği,
Anlaşılmıştır.
B-) Kanun Yararına Bozma İstemi:
Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında;
“Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan sanık ..."ün, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 191/2. maddesi gereğince denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulmasına dair ... (Kapatılan) 5. Sulh Ceza Mahkemesinin 14/05/2014 tarihli ve 2013/1067 esas, 2014/406 sayılı kararını müteakip, sanığın yasal süresi içerisinde müracaat etmediğinden bahisle infaz kayıtlarının kapatılarak bildirimde bulunulması üzerine yargılamaya devam edilmesi sonucunda, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza
Kanununun 191/1, 62/1 ve 52/2. maddeleri uyarınca 6.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin ... 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/04/2016 tarihli ve 2015/714 esas, 2016/332 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
1- Sanık hakkında ... (Kapatılan) 5. Sulh Ceza Mahkemesinin 14/05/2014 tarihli ve 20131067 esas, 2014/406 sayılı kararı ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmış, bu kararın yerine getirilmesi için çıkarılan ... Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 04/03/2015 tarihli ve 2015/4648 DS sayılı çağrı yazısı, sanığın bilinen son adresine 7201 sayılı Tebligat Kanununun 21/1. maddesi gereğince 19/03/2015 tarihinde tebliğ edilerek kesinleştirildiği anlaşılmış ise de, anılan Kanunun 21. maddesi uyarınca tebligat yapılabilmesi için, muhatap adına tebliğ yapılabilecek birisi gösterilen adreste bulunmaz ise; tebliğ memurunun adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri hâlinde de bu durumu yazarak imzalaması gerekeceği, somut olayda, sanığın adreste bulunamadığının belirtildiği ancak belirtilen adreste oturup oturmadığının tespitinin yapılmadığı gibi tebliğ işleminin haber verildiği komşunun imzasının da tebliğ mazbatasında bulunmadığı anlaşıldığından, anılan şekil şartları yerine getirilmeden mahalle muhtarına teslim edilmek suretiyle yapılan tebligat geçerli sayılamayacağından, tebligat işleminin usulsüz olduğu cihetle, sanığın denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar ettiğinin kabul edilemeyeceği ve ısrar koşulunun gerçekleşmediği gözetilmeksizin, sanığın mahkûmiyetine karar verilmesinde,
2- 5402 sayılı Denetimli Serbestlik Hizmetleri Kanununun 5. maddesinde, “(1) Hakkında herhangi bir tedbire hükmedilen kişi, karara uygun olarak müdürlüğün hazırladığı programa ve denetimli serbestlik görevlilerinin bu kapsamdaki uyarı ve önerilerine uymak ve katlanmak zorundadır. (2) (Ek fıkra: 06/12/2006 - 5560 S.K.42.md) Denetimli serbestlik müdürlüğü tarafından yapılan çağrılara veya hazırlanan denetim planına uyarıya rağmen uyulmaması, denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülük ihlali sayılır.” şeklinde, 40. maddesinde; “(1) Denetimli serbestlik kararlarının kaydedilmesinden itibaren şüpheli, sanık veya hükümlülere üç iş günü içerisinde yapılacak yazılı veya elektronik tebligatta, tebliğden itibaren on gün içerisinde müdürlüğe başvurulması gerektiği belirtilir. ... (3) Düzenlenen tebligatta, yükümlünün haklı, geçerli ve gerektiğinde belgelendirilebilen bir mazereti olmadan müdürlüğe gelmemesi veya hakkında belirlenen yükümlülüklerin gereğini yerine getirmemesi halinde, denetimli serbestlik kararının niteliğine göre kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar verilebileceği, seçenek yaptırım veya tedbirin hapse çevrilebileceği ya da koşullu salıverilme kararının geri alınabileceği gibi gelmemenin hukuki sonuçları yükümlüye bildirilir. (4) Usulüne uygun olarak yapılan tebligata rağmen yükümlü on gün içerisinde müdürlüğe müracaat etmezse komisyonun onayından sonra kayıt kapatılarak infaz dosyası Cumhuriyet başsavcılığına geri gönderilir.” şeklinde düzenlemelere yer verildiği,
Yine, anılan Yönetmeliğin dördüncü kısım beşinci bölümünde yer alan "Tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri ve bu tedbirin yerine getirilmesi" başlıklı 72. maddesinde ise kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişiler hakkındaki denetimli serbestlik kararlarının infazı sırasında yürütülecek işlemler hakkında düzenlemelere yer verildiği,
Somut olayda, sanık hakkında ... (Kapatılan) 5. Sulh Ceza Mahkemesinin 14/05/2014 tarihli ve 2013/1067 esas, 2014/406 sayılı kararı ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmış, bu kararın yerine getirilmesi için çıkarılan ... Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 04/03/2015 tarihli ve 2015/4648 DS DS sayılı çağrı yazısı, sanığın bilinen son adresine 7201 sayılı Tebligat Kanununun 21/1. maddesi gereğince 19/03/2015 tarihinde tebliğ edilmiş, sanığın yasal süresi içinde müdürlüğe başvurmaması nedeniyle
evrakın kapatılarak 07/04/2015 tarihinde yükümlüye ait dosya Cumhuriyet Başsavcılığına iade edilmiş ise de, benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 22/12/2015 tarihli ve 2015/1717 esas, 2015/33429 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, sanığa 10 gün içinde denetimli serbestlik müdürlüğüne başvurması gerektiği uyarısını içeren tebligatın yapılması ve sanığın başvuruda bulunmaması üzerine, yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta "ısrar" ettiğinin kabul edilebilmesi için sanığa "önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta ısrar etmiş sayılacağı" uyarısı ile yeniden tebligat yapılması, bu tebligata rağmen de başvuruda bulunmadığı takdirde sanık hakkında davaya devam olunacağının anlaşılması karşısında, bu hâliyle uyarı yazısı gönderilmeyen sanığın yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar ettiğinin kabul edilemeyeceği ve ısrar koşulunun gerçekleşmediği gözetilmeksizin, sanığın mahkûmiyetine karar verilmesinde,
İsabet görülmemiştir.” denilerek ... 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/04/2016 tarihli ve 2015/714 esas, 2016/332 sayılı kararının 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca bozulması istenilmiştir.
C-) Konunun Değerlendirilmesi:
Kanun yararına bozma istemine konu ... 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/04/2016 tarihli ve 2015/714 esas, 2016/332 sayılı kararının sanığın yokluğunda verildiği, gerekçeli kararın doğrudan sanığın MERNİS adresine tebliğe çıkarıldığı, 26/05/2016 tarihinde Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre tebliğ edildiği,
7201 sayılı Tebligat Kanununun 10/2. maddesinde; “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” düzenlemesi ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsendiği , tebligatın öncelikle bilinen en son adrese, MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin, 7201 sayılı Tebligat Kanununun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanunun 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata 7201 sayılı Tebligat Kanununun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği, somut olayda doğrudan MERNİS adresine yapılan tebligatın usulsüz olduğu, bu nedenle kararın usulüne uygun şekilde kesinleşmediği,
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309/1. maddesinde yer alan; “Hakim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümde hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini,yasal nedenlerini belirterek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirir” şeklindeki düzenleme karşısında; kanun yararına bozma istemine konu kararın usulüne uygun şekilde kesinleşmediği anlaşıldığından, kararın tebliği ile usulüne uygun şekilde kesinleştirilmesinden sonra gönderilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, bu nedenle kanun yararına bozma isteminin bu aşamada reddine karar vermek gerekmiştir.
D-) Karar:
Yukarıda açıklanan nedenle, ... 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/04/2016 tarihli ve 2015/714 esas, 2016/332 sayılı kararının, sanığa usulüne uygun şekilde tebliğ edilerek kesinleştirilmesinden sonra kanun yararına bozma incelemesi yapılabileceğinden, ... 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/04/2016 tarihli ve 2015/714 esas, 2016/332 sayılı kararına ilişkin kanun yararına bozma isteminin bu aşamada REDDİNE, dosyanın adı geçen Mahkemeye iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine,
03/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.