12. Ceza Dairesi 2013/23600 E. , 2014/16565 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle öldürme
Hüküm : TCK"nın 85/1, 62, 52/1-2-4, 53/6. maddeleri
gereğince mahkumiyet, sürücü belgesinin geri alınması
Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık ve katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
5237 sayılı Kanun"un 6-c maddesinde, kamu görevlisi; kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi olarak tanımlanmaktadır. Maddi ceza hukukuna ait bu tarifin, suçun unsurları ile cezanın arttırılıp indirilmesine dair hükümler için geçerliliğini sürdüreceği tabiidir.
Genel yargılama usulünü düzenleyen 5271 sayılı Kanun"da kamu görevlisinin tanımlanmasına lüzum görülmemiştir.
4483 sayılı Kanun, memurlar ve kamu görevlileri için soruşturma ve yargılama usulünü düzenleyen özel bir düzenleme olmakla birlikte, tüm kamu görevlilerine ve kamu görevlilerinin bütün suçlarına ait hükümler getirmemiş, gerek failler, gerekse fiiller için sınırlandırıcı hükümlere yer verilmiştir. Nitekim 2. maddesinde, kanunun, tüm kamu görevlileri hakkında uygulanmayacağını, yalnızca: Devletin yada kamu tüzel kişilerinin, genel idare esaslarına göre yürüttüğü kamu hizmetlerini, asli ve sürekli şekilde ifa eden görevlilerinin işledikleri suçlar hakkında uygulanacağını öngörmüştür. İlk bakışta da anlaşılacağı üzere, 4483 sayılı Kanunun süjesini oluşturan kamu görevlileri, TCK"nın tanımına göre çok sınırlı sayıda bir gruptan oluşmaktadır.
Maddi ceza hukukuna dair norm, kişinin kamusal faaliyete katılmasını yeterli görerek, kişiyi kamu görevlisi olarak tanımlarken, 4483 sayılı Kanun, kamusal faaliyete katılmak koşuluna ilaveten, kamusal faaliyetin genel idare esaslarına göre yürütülmesini, faaliyetin Devletin asli görevlerinden olmasını ve sürekli hizmet şartlarını zorunlu görmektedir. İdare hukukunda, genel idare, Cumhurbaşkanı dahil başbakanlık, bakanlıklar ve bağlı kuruluşları ifade etmekte, asli görev ise Anayasa ile Devlete verilen sağlık, eğitim, güvenlik yargı gibi yükümlülükler olarak tanımlanmaktadır. Süreklilik ise, kadrolu ya da kadrolu sözleşmelileri kapsayan statü olarak anılmaktadır.
Bu değerlendirmeler ışığında; genel idare esaslarına göre hizmet yürüten herhangi bir bakanlığın, taşra ya da merkez teşkilatında kadrolu şoför yada hizmetli olarak çalışan kişi, maddi ceza hukukuna göre kamu görevlisi sayılırken, araç kullanmak, ya da temizlik yapıp evrak taşımak biçiminde tezahür eden hizmetlerinin, Devlet"in asli hizmeti kapsamında kabul edilmemesi nedeniyle, 4483 sayılı Kanun"da tanımlanan kamu görevlisi olarak kabulü mümkün görülmemektedir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 27.05.2014 tarih ve 2014/120 Esas 2014/291 Karar sayılı ilamı da esas alınmak suretiyle somut olay değerlendirildiğinde; suç tarihinde 112 acil serviste ambulans şoförü olarak çalışmakta olan sanığın, idaresindeki ambulansla bir hastayı hastaneye sevk ettikten sonra dönüş sırasında meydana gelen ve ölüme neden olan olayda; sanığın memur olup olmadığı fark etmeksizin, 4483 sayılı Kanun hükümleri uyarınca soruşturma izni alınması gerekmediğinden, tebliğnamedeki 1 numaralı görüşe iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın ve katılan vekilinin, yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Kendisini vekil ile temsil ettiren katılan lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, bu konunun yeniden yargılama yapılmaksızın aynı Kanunun 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükmün 7. bendinden sonra gelmek üzere “Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 1.200 TL maktu vekalet ücretinin sanıktan alınarak katılana verilmesine” bendinin eklenmesi suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 04.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.