5. Ceza Dairesi 2019/4320 E. , 2019/7322 K.
"İçtihat Metni"Gerçeğe aykırı bilirkişilik yapma ve görevi kötüye kullanma suçlarından şüpheliler ... ve diğerleri haklarında yapılan soruşturma evresi sonunda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 19/12/2018 tarihli ve 2018/150072 soruşturma, 2018/97925 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin merci İstanbul 8. Sulh Ceza Hakimliğinin 15/01/2019 tarihli ve 2019/431 Değişik iş sayılı Kararının;
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 19/12/2018 tarihli kararı ile şüphelilerin bilirkişi olarak görevlendirildikleri mahkemeye gerçeğe aykırı olarak rapor sundukları iddiasıyla müştekinin yaptığı şikayet üzerine, delillerin değerlendirilmesinin mahkemesine ait olduğu, raporlarda bilirkişilerin hataya düşebilecekleri, sunulan raporlara karşı itiraz edilebileceği, mahkemece yargılama sırasında veya sonrasında bilirkişilerin suç işlediği düşüncesi hasıl olduğunda suç duyurusunda bulunulabileceği gerektiğinden bahisle, inceleme yapılmaksızın kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de;
5271 sayılı Kanunun 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanunun 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanunun 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği yönündeki açıklamalar karşısında,
Dosya kapsamına göre, şüphelilerin İstanbul 14. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/624 esas ve aynı Mahkemenin 2017/217 esas sayılı dosyalarında bilirkişilik görevlerini üstlendikleri, müşteki şirketler vekilinin şikayetlerinde ise, bilirkişilerin fiilen inceleme konusu yaptıkları alanın gerçekte incelemeleri gereken bölgeye 7 km uzakta olduğu gibi bu incelemeyi de görevlendirilmelerinden önce yaptıklarını, bilirkişilerin esasen keşif mahalline hiç gitmediklerini ancak sanki keşif mahalline gidilerek Maden İşleri Genel Müdürlüğünden alınan haritaları kendileri tarafından hazırlanmış gibi gösterdiklerini ve bu şekilde üzerlerine atılı suçları işlediklerini beyan ettikleri anlaşılmakla, iddialara ilişkin gerektiğinde alanında uzman bilirkişilerden rapor aldırılarak bir araştırma yapılması, maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasına yarar her türlü delil ve bilginin dosyaya getirilmesi, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, şüphelilerin ifadesinin alınması dışında soruşturma işlemlerinin yapılmadığı, dolayısıyla Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanunun kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı bir durumda, anılan Kanunun 160. maddesi ve diğer maddeleri uyarınca soruşturmanın yapılmasını sağlamak maksadıyla kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın kabulüne karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanununun 309. maddesi uyarınca bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 25/04/2019 tarihli ve 94660652-105-34-3296-2019-Kyb sayılı Kanun yararına bozmaya atfen Yargıtay C.Başsavcılığından tebliğname ile Daireye ihbar ve dava evrakı ile birlikte tevdi kılınmakla gereği düşünüldü:
Kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair kararın dayandığı gerekçelerin soruşturmanın kapsamına uygun olduğu yönündeki İstanbul 8. Sulh Ceza Hakimliğinin 15/01/2019 tarihli ve 2019/431 Değişik iş sayılı Kararının usul ve yasaya uygun olduğu değerlendirildiğinden anılan karara yönelik kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİNE 10/07/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.