20. Hukuk Dairesi 2013/7226 E. , 2013/8389 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Çekişmeli ... Köyü 111 ada 57 parsel sayılı taşınmaz, yörede 1999 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında komşu 56 ve 58 sayılı parsellere de uygulanan 1937 tarih 6 nolu vergi kaydına dayanılarak 15886.69 m2 miktar ve tarla niteliği ile davalı ... adına tesbit ve tapuya tescil edilmiştir. Orman Yönetimi, taşınmazların memleket haritası, amenajman planı ve hava fotoğraflarında orman olarak göründüğü, halen üzerindeki bitki örtüsü itibariyle de orman olduğu iddiası ile tapunun iptali, orman niteliği ile Hazine adına tescili ve davalının elatmasının önlenmesini istemiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 04/07/2006 gün ve 2006/9580-9954 sayılı ilâmıyla “kesinleşen orman tahdidine ilişkin belgelerin uygulanması suretiyle taşınmazın niteliğinin belirlenmesi gerektiği” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilâmına uyularak davanın reddine dair verilen karar, yine davacı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmekle, Dairenin 11/06/2009 gün ve 2009/6930-9776 sayılı ilâmıyla; “hükme esas alınan orman bilirkişi ... tarafından hazırlanan raporda çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kaldığı, üzerindeki meşe ağaçlarının sonradan oluşmuş ve yaşlarının 1-25 yaşlarında olduğu, 1957 tarihli memleket haritasında üzerinde münferit yapraklı ağaç rumuzu bulunan beyaz renkli alanlar içinde yer aldığı, taşınmazın kesinleşen tahdit sınırları dışında kalması nedeniyle orman sayılmayan yerlerden olduğu bildirilmiş, bozma öncesi alınan orman bilirkişi raporunda ise eğiminin % 20 olduğu, içerisinde dağınık vaziyette ve karışık olarak 10-60 yaşları arasında değişen sıra sıra kümeler halinde meşe ağaçları bulunduğu açıklanmıştır. 6831 sayılı Kanunun 1/J maddesinde “funda veya makilerle örtülü orman ve toprak muhafaza karakteri taşımayan yerler”in orman sayılmayacağı hükme bağlanmış olmakla birlikte, maddenin karşı anlamından orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan çalılık, fundalıklarla örtülü yerlerin orman sayılacağı açıktır. Bilimsel yönden eğimi % 12’nin üzerinde olan taşınmazların toprak muhafaza karakteri taşıdığı kabul edildiği gibi 15.07.2004 tarihli ResmÎ Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 23/P maddesinde % 12"den fazla eğimli olan maki ve fundalık yerlerin toprak muhafaza karakteri taşıyacağı ve 26/j maddesinde bu tür yerlerin orman olarak sınırlandırılmasının zorunlu olduğu ve aynı maddenin ikinci fıkrasında bu tür yerler orman rejimine girdiğinden herhangi bir nedenle orman kadastrosu sınırlarının dışında bırakılmış olması bu yerlerin orman olma niteliğini ortadan kaldırmaz ve 4999 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 7. maddesi gereğince herhangi bir nedenle sınırlama dışı bırakılmış orman olması nedeniyle her zaman orman sınırları içine de alınabilir. Anayasanın 169. maddesi gereğince ormanlar zilyetlikle kazanılamaz. Her ne kadar taşınmaz kesinleşen orman sınırları dışında kalıyor ise de eylemli durumda taşınmazın tamamının öncesinin orman vasfında olduğu, meşe ağacı tohumu, ağır tohumlu ağaçlar grubu içerisinde yer aldığı ve tohum kanatlarının
olmaması nedeni ile uzak mesafelere rüzgar v.s. gibi etkenlerle taşınarak çalılık alanlar içerisinde çimlenip yetişmesi mümkün görülmediği, dolayısı ile davalı taşınmaz üzerindeki meşe ağaçlarının daha önceki yıllarda tahrip edildiği, hava fotoğraflarının bu yıllarda çekilmiş olduğu, daha sonraki yıllarda toprak altında kalan kök ve yüzeyde bulunan gövde kesitlerinden çıkan kök ve sürgünlerinden yeniden bugün üzerinde görülen meşe ormanının meydana geldiği bilimsel gerçektir. O halde; yukarıda anlatılan konular gözönünde bulundurularak mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenerek oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.” denilmiştir.
Mahkemece bozma ilâmına uyularak davanın kabulüne, çekişmeli 111 ada 57 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptaliyle orman niteliğiyle Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, öncesi orman olduğu iddia edilen taşınmazların tapu kaydının iptali ve tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 3402 sayılı Kanunun 4. maddesine göre orman kadastrosu ile genel arazi kadastrosu yapılmış ve 3402 sayılı Kanunun 11. maddesine göre birlikte ilân edilmiştir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A maddesi gereğince davalıdan onama harcı alınmasına yer olmadığına ve alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 24/09/2013 gününde oy birliği ile karar verildi.