12. Ceza Dairesi 2014/622 E. , 2014/16652 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Özel Hayatın Gizliliğini İhlal
Hüküm : Beraat
Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
TCK"nın 134. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun konusunu oluşturan özel hayat kavramı; kişinin sadece gözlerden uzakta, başkalarıyla paylaşmadığı, kapalı kapılar ardında, dört duvar arasındaki yaşantısı ve mahremiyetinden ibaret değil, herkesin bilmediği veya bilmemesi gereken, istenildiğinde başka kişilere açıklanabilen, tamamen kişiye özel hayat olayları ve bilgilerin tamamını içerir. Bu nedenle, kamuya açık alanda bulunulması, bu alandaki her görüntü veya sesin dinlenilmesine, izlenilmesine, kaydedilmesine, sürekli ve izinsiz olarak elde bulundurulmasına rıza gösterildiği anlamına gelmez. Kamuya açık alanda bulunulduğunda dahi, “kalabalığın içinde dikkat çekmezlik, tanınmazlık, bilinmezlik” prensibi geçerli olup, kamuya açık alandaki kişinin, gün içerisinde yaptıkları, gittiği yerler, kiminle niçin, nasıl, nerede ve ne zaman görüştüğü gibi hususları tespit etmek amacıyla sürekli denetim ve gözetim altına alınması sonucu elde edilmiş bilgileri ya da onun başkalarınca görülmesi ve bilinmesini istemeyeceği, özel yaşam alanına girdiğinde şüphe bulunmayan faaliyetleri özel hayat kavramı kapsamına dahildir; ancak, süreklilik içermeyen ve özel yaşam alanına dahil olmayan olay ve bilgiler ise bu kapsamda değerlendirilemez. Sonuç olarak, bir olay ya da bilginin, özel hayat kavramı kapsamına girip girmediği belirlenirken, sadece içinde bulunulan fiziki çevrenin özelliklerine bakılmamalı, kişinin toplum içindeki konumu, mesleği, görevi, kamuoyu tarafından tanınıp tanınmadığı, dışa yansıyan davranışları, rıza ve öngörüleri, sosyal ilişkileri, müdahalenin derecesi gibi ölçütler de göz önüne alınmalıdır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde, sanık ile katılanın evli olup aralarında boşanma davası bulunduğu ve yaklaşık 1 yıldır ayrı yaşadıkları, katılanın, annesi olan tanık ...."nin yanında kaldığı, olay tarihinde, sanığın, müşterek çocuk Duygu ile şahsi münasebet tesisi yönündeki mahkeme kararı doğrultusunda, katılanın yanında kalan çocuğunu görmek için katılanın kaldığı eve giderek bahçede çocuğunu beklediği sırada cep telefonuyla bahçedeki ağaçların görüntülerini çekerek kaydettiği olayda; sanığın aksi kanıtlanamayan, olaydan 1 ay öncesinde katılanın, bahçelerine girerek oradaki kayısı ağacından kayısı toplayıp kendilerini tehdit ettiği iddiasıyla hakkında şikayetçi olması nedeniyle, kayısı ağacının katılana ait olmadığı, katılanın oturduğu evin bahçesinde kayısı ağacı olmadığı ve o bahçeye girmediğinin ispatı için telefonuyla bahçedeki ağaçları çektiği yönündeki savunması, tanık ...."nin, sanığın savunmasını doğrular nitelikteki, sanığın, arka bahçede elindeki telefonla çekim yaptığı, evinin annesinin evine bitişik olduğu, bahçelerinin ortak olduğu, ortada sadece bir tel olduğu, kayısı ağacının annesinin bahçesinde olduğu, kızı olan katılanın daha önce şikayete konu ettiği kayısı ağacının, annesinin bahçesinde olan kayısı ağacı olduğu, kızının anneannesi olmasından dolayı orayı da kendi bahçesi olarak düşündüğü yönündeki beyanı, sanığın cep telefonundaki görüntülerin CD"ye aktarılarak izlenmesinde, bahçede çekilmiş ağaç görüntülerinin bulunması, katılanın özel yaşam alanına ilişkin bir görüntünün bulunmaması karşısında, sanığın katılanın özel hayatının gizliliğini ihlal edecek herhangi bir eylemde bulunduğuna dair savunmasının aksine atılı suçtan mahkumiyetine yeterli derecede, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı, sanık tarafından katılanın kaldığı evin bahçesinden elde edilen görüntülerin, katılanın başkalarınca görülmesi ve bilinmesini istemediği, hukuk tarafından gizliliği ve korunması temel bir şahsiyet hakkı kabul edilmiş özel yaşam alanına ilişkin bir faaliyete ilişkin olmadığından özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun kanuni unsurlarının gerçekleşmediği anlaşılmakla, sanığın beraatine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiş, tebliğnamede bozma öneren düşünceye iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılama sonunda, yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığı, gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin sübuta, suçun yasal unsurlarının oluştuğuna ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, beraata ilişkin hükmün isteme aykırı olarak ONANMASINA, 07.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.