21. Hukuk Dairesi 2013/15045 E. , 2014/14065 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 15. İş Mahkemesi
TARİHİ : 25/04/2013
NUMARASI : 2013/633-2013/235
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitiyle prime esas aylık gerçek prim ücretlerinin tespitine, Kurum kayıtlarının bu şekilde düzeltilmesine prim farkının davalı işverenden tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının 01.06.1995 - 27.07.2010 tarihleri arasında davalı işverene ait iş yerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmaları ile prime esas kazancının tespiti talebine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile hükümde yazılı şekilde karar verilmiş ise de gerek hizmet tespiti gerekse de prime esas kazanç tespiti yönünden bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Öte yandan, 506 sayılı Yasanın 77. maddesinde prime esas gerçek ücretin esas alınması koşuldur. Gerçek ücretin işçinin yaşı, kıdemi, meslek durumu dikkate alınarak, emsal işi yapan işçilerin aldığı ücret göz önünde tutularak belirlenmesi gerektiği Yargıtay"ın yerleşmiş görüşlerindendir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davalı işverene ait işyerlerinden 1035627 sicil numaralı işyerinin 01.04.1998 tarihinde 506 sayılı Kanun kapsamına alındığı, davacı adına 438381 sicil numaralı işyerinden 01.06.1995 tarihinde, 1035627 sicil numaralı işyerinden de 01.05.1998 tarihinde işe giriş bildirgelerinin verildiği, 01.06.1995 – 30.04.1998 tarihleri arasında 438381 sicil numaralı, 01.05.1998 – 26.08.2010 tarihleri arasında da 1035627 sicil
numaralı davalı işyerlerinden çalışmaların Kuruma bildirildiği, 01.01.2000 tarihinden itibaren (2001 yılının tamamı ve 2002 yılının Ocak ve Şubat ayları hariç) imzalı ücret bordrolarının olduğu, bu bordrolara göre davacının 2004 yılı Ekim ve Kasım aylarındaki çalışmalarının 29’ar gün, 2006 yılı Mart ayındaki çalışmasının 28 gün, 2008 yılı Mart ayındaki çalışmasının 28 gün, 2008 yılı Nisan ayındaki çalışmasının 29 gün, 2010 yılı Ocak ayındaki çalışmasının 29 gün ve 2010 yılı Temmuz ayındaki çalışmasının 26 gün olduğu, bildirimlerin asgari ücret üzerinden yapıldığı, Mahkemece ücret araştırması yapıldığı, İstanbul Ticaret Odasının 20.04.2012 tarihli yazısında, “1995-2010 arasında makine operatörü olarak çalışan bir şahsın aylık ücretinin asgari ücretin % 10 fazlası olabileceğinin” belirtildiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık; davacı çalışmasının hüküm altına alınan şekilde usulüne uygun şekilde ispat edilip edilmediği ve imzalı ücret bordrolarının olduğu dönem yönünden eksik bildirilen süreler ile prime esas kazancın tespit edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Gerçekten, davacının, işyerindeki 01.01.2000 tarihinden sonraki (2001 yılının tamamı ve 2002 yılının Ocak ve Şubat ayları hariç) çalışmaları aylık bordrolara dayanılarak Kuruma bildirilmiş ve bildirime uygun olarak da primleri ödenmiştir. İmzalı bordrolar davacı çalışmalarının işyerinde bildirilen süre ve prime esas kazanç kadar olduğunun karinesidir. Karinenin tersinin ise, eşdeğerdeki belgelerle kanıtlanması gerektiği söz götürmez. Başka bir anlatımla, yazılı belgelerin varlığı halinde tanık sözlerine itibar edilemez. Dairemizin giderek, Yargıtay"ın oturmuş ve yerleşmiş görüşleri de bu doğrultudadır. Davalı işveren tarafından bildirime uygun şekilde ücret bordroları ibraz edilmiştir. Bu bordroların imzalı olduğu görülmüştür. Davalı tarafından imzalı ücret bordrosu ibraz edilen, ancak davacı tarafından aksi yazılı delil sunulamayan dönemler bakımından davacının ücret bordrolarında gösterilenden daha fazla çalıştığını ve ücretinin daha fazla olduğunu tespit etmek mümkün değildir.
Ayrıca, imzalı ücret bordrolarının olmadığı dönem yönünden, davacı tanıklarının beyanları ile davalı tanıklarının beyanlarının çelişkili olduğu, çok sayıda bordro tanığı olmasına rağmen resen tanık seçilerek beyanlar arasındaki çelişkinin giderilmediği görülmüştür.
Yapılacak iş; imzalı ücret bordrolarının olmadığı döneme ait dönem bordrolarında ihtilaflı dönemin tamamında kayıtlı ve tarafsız tanıklar saptanarak bunların bilgilerine başvurmak, bordrolarda adı geçen kişilerin adreslerinin tespit edilememesi veya beyanları ile yetinilmediği takdirde, Sosyal Güvenlik Kurumu, zabıta, maliye, meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanları; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, imzalı ücret bordrolarının olduğu dönem yönünden imzaların davacının eli ürünü olup olmadığını davacıya sormak, inkar halinde imza incelemesi yaptırmak, imzaların davacının eli ürünü olduğu anlaşılırsa, imzalı ücret bordrosu olan dönemlerde imzalı ücret bordrosundaki süre kadar çalışmaya hükmetmek, prime esas kazanç yönünden de bordrolardaki imzanın davacının eli ürünü olduğunun anlaşılması halinde Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 288. maddesindeki yazılı sınırları aşan ücret alma
iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu karşısında yazılı delil araştırmak, bulunamaması halinde prime esas kazanç tespiti ile ilgili davanın reddine karar vermek, imzanın davacının eli ürünü olmadığının anlaşılması halinde ücret araştırması yapmak ve İstanbul Ticaret Odası tarafından bulunan emsal ücreti de gözönünde tutarak karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 17.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.