20. Hukuk Dairesi 2013/7151 E. , 2013/8632 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi vekili ve davalı gerçek kişi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... Yönetimi, 16.09.2010 tarihli dilekçesiyle tapuda davalı ... adına kayıtlı 404 ada 7 sayılı parselin kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içinde kalan bölümünün tapu kaydının iptali ve orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tescili istemiyle dava açmıştır.
Davalı gerçek kişi vekili, 28.04.2011 tarihli cevap dilekçesi ile, davanın 3402 sayılı Kanunun 12/3 maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü süreden sonra açıldığı, orman sayılmayan sahada kaldığından davanın reddini talep etmiş, yargılama aşamasında ise taşınmazın 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanununa göre dağıtılan yerlerden olduğunu ve makiye tefrik edilen alanda kaldığını savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, fen bilirkişi tarafından düzenlenen raporda (B) harfi ile gösterilen 396 m² işaretli bölümün orman niteliğiyle Hazine adına tesciline, (A) harfi ile gösterilen 19 m² işaretli bölümün 2/B arazisi olup orman idaresinin dava açma hakkı bulunmadığından, bu kısım yönünden davanın reddine, 6099 sayılı Kanuna göre yargılama giderlerinin davalıdan, tahsiline gerek olmadığına, reddedilen kısım yönünden 1.200.-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı tarafa ödenmesine karar verilmiş; hüküm, davalı gerçek kişi vekili tarafından esasa, davacı ... Yönetimi vekili tarafından davalı yararına takdir edilen vekalet ücretine yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman kadastrosu içinde kaldığı iddiasına dayalı tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın idarî olarak içinde bulunduğu Varsak Köyünde 1946 yılında 3116 sayılı Kanun hükmüne göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, 1980 yılında yapılıp, ekip çalışmaları 23.05.1980 tarihinde ilân edilen, itirazların incelenmesiyle komisyon çalışmaları da 20.06.1983 tarihinde ilân edildikten sonra kesinleşen, aplikasyon ve 6831 sayılı Kanunun 1744 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2. madde uygulaması, 2896 sayılı Kanuna göre 1985 yılında, 3302 sayılı Kanuna göre 1987 yılında yapılıp 23.12.1988 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır.
Arsa niteliğinde ve tapuda davalı adına kayıtlı olan 415 m² yüzölçümündeki çekişmeli parsel, 1963 yılında yapılan genel kadastroda, 19 Mart 1957 tarih ve 284 sıra numaralı tapu kaydı ve beyanlar hanesinde “4753 sayılı Kanuna göre takyidlidir” şerhi ile ....adına tesbit edilmiş; bu tesbite ilişkin olarak .....’nın itirazının kadastro komisyonunca reddi üzerine İbrahim Karakaya adına 26.01.1981 tarihinde 13550 m² yüzölçümü ile tapuya tescil edilmiş, daha sonra 234 sayılı parselin 2981 sayılı Kanun hükümlerine göre ifrazıyla oluşmuştur.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve uzman bilirkişi raporuna göre, dava konusu taşınmazın (B) harfi ile gösterilen 396 m² bölümünün kesinleşmiş orman kadastrosu içinde kaldığı, 4753 sayılı Kanunun 8. maddesinde ne tür yerlerin dağıtıma tâbi tutulabileceğinin gösterildiği, bunlar arasında ormanların sayılmadığı, 2510 sayılı Kanunun 21. maddesi hangi tür arazinin dağıtıma tâbi tutulacağının açıklandığı, ormanlar dağıtım dışında bırakıldığından Devlet ormanlarının toprak tevzi komisyonlarınca dağıtılabileceğine dair Kanunlarımızda bir hüküm bulunmadığına göre mahkemece yazılı şekilde kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak; Orman Yönetimince davanın kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içinde kalan bölümüne ilişkin dava açıldığı ve bu bölümün kabul kararı verilen (B) harfi ile gösterilen 396 m² olduğu belirlendiği halde, davanın konusu olmayan (A) bölümüne ilişkin olarak da hüküm kurulması ve davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple; hüküm fıkrasının 1. bendinde yer alan “KISMEN” kelimesi ile 5. bendinde yer alan “Reddedilen kısım yönünden 1.200,00.- TL nispi ücreti vekâletin davacıdan alınıp davalı tarafa ödenmesine” cümlesinin hüküm fıkrasından tamamen çıkartılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla H.U.M.K.’nın 438/7. maddesine göre bu düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, temyiz harçlarının istek halinde iadesine 01/10/2013 gününde oy birliği ile karar verildi.