20. Hukuk Dairesi 2013/4696 E. , 2013/8748 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
5831 sayılı Kanun ile 3402 sayılı Kanuna eklenen ek-4. maddesi gereğince yapılan kullanım kadastrosu sırasında, daha önce ham toprak niteliği ile Hazine adına tapuda kayıtlı olan Kertil Köyü 156 ada 8 parsel sayılı, 11955,03 m2 yüzölçümlü taşınmaz, kesinleşen 2/B madde uygulaması nedeniyle fiilî kullanım durumu dikkate alınarak 156 ada 9, 10, 11, 12 ve 13 sayılı parsellere ifraz edilerek tutanak düzenlenmiş ve tutanakların beyanlar hanesinde "davalıların zilyetliğinde" olduğu şerhi de verilerek Hazine adına tesbit edilmiştir.
Davacı Orman Yönetimi, taşınmazın kesinleşmiş tahdit sınırları içinde kaldığı iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile dava konusu 156 ada 8 sayılı parselin 18/08/2009 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) işaretli 838,89 m2’lik bölümünün kadastro tespitinin iptaliyle orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, davacı Orman Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 10.02.2010 tarih, 2011/15415 esas 2011/14003 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; [Dava, ister taşınmaz mülkiyetinin aktarılmasına ilişkin kadastro tespitine itiraz, isterse 2/B madde uygulaması nedeniyle Hazine adına tesbiti yapılan taşınmazın beyanlar hanesindeki zilyetlik şerhine yönelik olarak açılmış olsun, kural olarak; bu tür davaların, tespit malikleri ile, tutanağın beyanlar hanesinde isimleri yazılı kişi ya da kişilere husumet yöneltilerek açılması zorunludur. Somut olayda; 2/B madde uygulaması nedeniyle Hazine adına orman sınırları dışına çıkartılan taşınmazın kadastro tespitinin iptali istemiyle açılan davada husumetin kadastro tespit tutanak maliki olan Hazine ile, tutanağın beyanlar hanesinde ismi yazılı bulunan gerçek kişilere birlikte yöneltilmesi gerekir. 2924 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkındaki Kanunda orman rejimi dışına çıkartılan yerlerde yapılacak kullanım kadastrosunda bu yerlere muhdesat ile tasarruf edenler hakkında ne gibi işlem yapılacağı belirtildiği gibi, 27.01.2009 günlü Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5831 sayılı Kanun ile 3402 sayılı Kadastro Kanununa eklenen 4. madde şöyledir "EK MADDE 4 - 6831 sayılı Orman Kanununun 20/6/1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2"nci maddesi ile 23/09/1983 tarihli ve 2896 sayılı, 05/06/1986 tarihli ve 3302 sayılı kanunlarla değişik 2"nci maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, fiilî kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, bu Kanunun 11"inci maddesinde belirtilen askı ilânı hariç diğer ilânlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil edilir. Bu maddeye göre yapılacak kadastro çalışmaları ikinci kadastro sayılmaz." kadastro tespit tutanağının ya da kütüğün beyanlar hanesinde yazılı zilyedlik veya muhdesat şerhi, aynî bir hak olmayıp, kişisel hak niteliğinde olduğundan tapu sicilinden ayrı olarak alınıp, satılması, değiştirilmesi mümkün değildir. Şerhe ilişkin talepler, tarafların isteğiyle dahi tapu müdürlüğünce yerine getirilemez ve dava yoluyla genel mahkemeden istenemez. Ancak, yukarıda açıklandığı gibi yörede 4127 sayılı Kanun ile değişik 2924 sayılı Kanunun 11. maddesine ve 3402 sayılı Kanunun Ek 4- maddesi gereğince yapılacak kullanım kadastrosu sırasında ileri sürülebilir ve hak sahipliği tespit komisyonunca değerlendirilebilir. İtiraz ve dava haklarının da bu aşamada kullanılması gerekir. Zilyetlik şerhine ilişkin itiraz, iddia ve davaların 3402 sayılı Kanunun 11. maddesindeki askı ilân süresinde ve kadastro mahkemesinde açılması gerektiğinden mahkemece 27/01/2009 tarihinde yürürlüğe giren 3402 sayılı Kanunun Ek 4. maddesi hükümleri dikkate alınmadan, 4127 sayılı Kanun ile değişik 2924 sayılı Kanunun 11. maddesi hükümlerine göre kanuna aykırı gerekçelerle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır. Bu nedenle; mahkemece, tutanak maliki olan Hazine ile birlikte tutanakların beyanlar hanesinde isimleri yazılı zilyetlere husumet yöneltilmek sureti ile taraf oluşturulduktan sonra, tarafların ileri sürecekleri delillerinin toplanması ve bundan sonra oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekir. Kabule göre de, kadastro sırasında 156 ada 8 parsel olarak tespit gören taşınmazın, dava devam ederken 5831 sayılı Kanun ile 3402 sayılı Kanuna eklenen Ek - 4. maddesi gereğince yapılan kullanım kadastrosu sırasında 156 ada 9, 10, 11, 12 ve 13 sayılı parsellere ifraz edildiği gözönünde bulundurulmadan hüküm kurulması ve parseller yönünden sicil oluşturulmaması doğru olmadığı] denilmiştir. Mahkeme bozma kararına uyarak, "teknik bilirkişinin raporunda belirttiği 156 ada 13 parsel sayılı taşınmazda (A) harfi ile işaretli 838,89 m2"lik kısmı orman vasfı ile Maliye Hazinesi adına, aynı tarihli krokide 156 ada 13 parselden bakiye kalan 2588.18 m2 yüzölçümlü kısım tespit gibi Maliye Hazinesi adına, 156 ada 9, 10, 11 ve 12 parsel sayılı taşınmazlar tespit gibi Maliye Hazinesi adına ve 156 ada 9, 10, 11 ve 12 parsel sayılı taşınmazların kadastro tutanaklarında yazılı kişilerin kullanımına ilişkin zilyetlik şerhlerinin silinmesine” şeklinde hüküm kurulmuş olup, verilen hüküm Orman Yönetimince temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde orman kadastrosu 1945 yılında 3116 sayılı Kanun gereğince yapılmıştır. 1995 yılında 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2/B madde ve aplikasyon uygulaması yapılmış, 27.05.2007 tarihinde ilân edilerek kesinleşmiştir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının Orman Yönetimine yükletilmesine 03/10/2013 gününde oy birliği ile karar verildi.