3. Hukuk Dairesi 2013/11628 E. , 2013/12935 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen eşya alacağı davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkilinin evden zorla gönderildiğini, üzerindeki ziynet eşyalarının evliliğin ilk yıllarında davalı tarafından alındığını, tüm ziynet eşyaları ve ev eşyalarının davalıda kaldığını savunarak, eşya senedinde yazılı olan ziynet ve çeyiz eşyalarının aynen iadesi olmadığı taktirde bedeli olan 8.000 TL"nin (fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak) tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; eşya senedinde davalıların imzalarının olmadığını, imza incelemesi için senedin ...Kurumuna gönderilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davanın kabulü ile; eşyaların mevcut ise aynen, mevcut değilse bedelleri toplamı olan 4.685,00 TL"nin dava tarihindeki yasal faizi ile, ziynetlerin mevcut ise aynen mevcut değilse bedelleri toplamı olan 35.950,00TL"nin dava tarihindeki yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalılar vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak;
6100 sayılı HMK"nun 107.maddesi ile 1086 sayılı HUMK"da bulunmayan ""belirsiz alacak davası"" türü kabul edilmiştir. Buna göre;
""MADDE 107– (1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.
(2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.
(3) Ayrıca, kısmi eda davasının açılabildiği hâllerde, tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir.""
Somut olayda dava dosyasına bakıldığında; davanın 11.10.2010 tarihinde açıldığı görülmektedir. Bu nedenle dava 1086 sayılı HUMK hükümlerine tabi olup, 6100 sayılı HMK"nun 107.maddesinin uygulanması imkanı yoktur.
O halde; HUMK"nun 83.maddesi (HMK md.176)"ne göre ; "" İki taraftan her biri usule mütaallik olarak yaptığı muameleyi tamamen veya kısmen ıslah edebilir. Aynı davada her taraf ancak bir kere ıslah hakkını kullanabilir.""
Aynı kanunun 85.maddesine (HMK md.177/2) göre ise; ""Islah, muayyen celsede diğer taraf hazır olduğu halde yapılabileceği gibi evvelemirde o tarafa tebliğ edilmek şartiyle arzuhal ile de yapılabilir."" 86.maddede (HMK md.178) ise; ""Islah eden taraf bu tarihe kadar olan dava masrafiyle diğer taraf için takdir olunacak zarar ve ziyanı davada mahküm olmuş gibi derhal mahkeme veznesine vermeğe mecburdur. Aksi halde ıslah yapılmamış addolunur."" denilmektedir.
Somut olaya bakıldığında; davacı vekilinin dava dilekçesinde her ne kadar fazlaya ilişkin haklarının saklı tuttuğunu belirtmiş olsa da dosya arasında ıslah talebini içerir yazılı bir dilekçe ya da duruşmada verilmiş sözlü bir beyan bulunmadığı görülmektedir. Buna rağmen mahkemece re"sen, bilirkişi raporları doğrultusunda davacı vekiline eksik harcı ikmal etmesi için süre verilerek eksik harcın tamamlattırılmış olması hem 1086 sayılı HUMK, hem de 6100 sayılı HMK anlamında usulüne uygun yapılmış bir ıslah olarak görülmemiştir.
Mahkemece, davacının ıslah talebi olmamasına rağmen dava dilekçesinde talep edilen miktardan fazlasına karar verilmiş olması, bunun yanında yine, dava dilekçesinde açıkça faiz istenmemiş olmasına rağmen faize hükmedilmiş olması, HUMK md.74 (HMK md.26) anlamında taleple bağlılık ilkesine aykırı bulunmuş bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.