Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden malik olduğu 73 parsel sayılı taşınmaza, komşu parsel maliki olan davalının tuvalet çukuru açarak, beton dökerek tecavüz ettiğini, bir kısım fındık ağacının mahsulünü ise uzun yıllardır topladığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesine, taşınmazın eski hale getirilmesine, ecrimisil ve tazminata karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında ecrimisil ve tazminat isteklerini atiye bıraktığını bildirmiştir.
Davalı, iddiaların doğru olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, kayden davacıya ait çekişme konusu taşınmaza, davalının haklı ve geçerli bir neden olmadan elattığının keşfen sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, taşınmazın eski hale getirilmesi, ecrimisil ve tazminat isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, ecrimisil ve tazminat istekleri yönünden karar verilmesine yerolmadığına, elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının, kayden malik olduğu 73 parsel sayılı taşınmazına komşu parsel maliki olan davalının beton dökerek ve bir kısım fındık ağaçlarını keserek, bir kısım fındık ağaçlarının da mahsüllerini toplayarak tecavüz ettiğini, davalının eşi aleyhine Tirebolu Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/65 Esas, 2009/134 Karar sayılı dosyasından düzenlenen bilirkişi raporunda tecavüz miktarının 119.50 m2 olarak belirlendiğini ileri sürerek eldeki davayı açtığı, yargılama sırasında ilk keşif neticesinde teknik bilirkişiler E.E.ile C. T.nin davalının, çekişme konusu taşınmaza 95,88 m2 tecavüzünün olduğunu, ikinci keşif neticesinde teknik bilirkişiler Adil Karadeniz ile C... K... ise dava konusu yere toplam 57,31 m2 tecavüzünün bulunduğunu bildirdikleri, mahkemece son rapor doğrultusunda karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; çaplı taşınmaza elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle çap kaydının yada kayıtlarının getirtilerek tarafların tüm delilleri toplanılmalı, dosya keşfe hazır hale geldikten sonra yapılacak uygulamada çekişmeli yer ile yanların ellerinde bulunan kısımların sınırları tarafların ortak beyanlarına göre açıklığa kavuşturulmalı, gerektiğinde bu yön taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile kuşkuya yer bırakmayacak biçimde saptanmalıdır. Daha sonra belirlenen bu durum gözönünde tutularak hazır bulundurulan kadastro fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilere kadastro sırasında konan nirengi noktalarından, bunlar yoksa hem paftada hem arazide mevcut sabit noktalardan yararlanılarak takometrik aletlerle kadastral yöntemlere uygun biçimde ölçüm yaptırılmalı; bilirkişilerden uygulamayı yansıtan, infazı sağlamaya yeterli ve özellikle davacı tarafın taşınmazına bir tecavüzün bulunup bulunmadığını varsa miktarını açıkça gösteren kroki ve rapor alınmalıdır.
Somut olayda; 07.01.2010 tarihinde yapılan uygulama ile bilahare 23.03.2010 tarihinde gerçekleştirilen keşif sonucu temin edilen uzman bilirkişi raporlarının elatma miktarı yönünden çelişkili oldukları görülmektedir. Ancak mahkemece, raporlar arasındaki çelişki giderilmeksizin neticeye gidilmiştir.
O halde, yukarıda değinilen ilkeler uyarınca yerinde üç kişilik harita mühendisi sıfatını taşıyan bilirkişiler aracılığıyla keşif yapılarak önceki raporlar irdelenmek suretiyle çelişkileri giderir şekilde ve infaza elverişli kroki ve rapor alınması, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, çelişkili raporlardan birisine itibar edilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacı vekilinin, temyiz itirazları belirtilen sebeplerle yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden dolayı HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 02.6.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.