21. Hukuk Dairesi 2017/2391 E. , 2018/535 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... 2. İş Mahkemesi
KARAR
A) Davacı İstemi:
Davacı; 5510 sayılı Yasa"nın 56/2.fıkrası uyarınca boşandığı eşi ile birlikte yaşadığının tespit edilmesi nedeni ile ölüm aylığının kesilmesine ilişkin davalı Kurum işleminin iptali ile kesilen yetim aylığının tekrar bağlanarak bu zamana kadar ödenmeyen yetim aylıklarının da faizi ile ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabı:
Davalı SGK vekili özetle; Kurum yoklama memurlarınca yapılan araştırma sonucu boşandığı eşi ile birlikte yaşadığının tespit edilmesi nedeniyle davacı hakkında işlem yapıldığını belirterek davanın reddini istemiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
İlk derece Mahkemesince; “ Tüm dosya kapsamı, tanık beyanları,SGK Denetmen raporu,Nüfus Müdürlüğü yazı cevabı,Esenyurt İlçe Seçim Kurulu yazı cevabı üzerinde yapılan inceleme sonucunda teftiş raporunun sadece tetkikin yapıldığı binada 1 dairede ismini vermeyen sakin tarafından alınan beyanı doğrultusunda rapor düzenlendiği, kardeşlerinin de konutlarından bahsedilerek davacının oturduğu evin de ailece oturduğu evi olduğu yönünde soyut beyanda bulunulduğu, tanık beyanları le Cumhuriyet Savcılığındaki şikayetler birlikte değerlendirildiğinde davacı ile eşinin boşanma kararından sonra da birlikte oturduğu olgusunun sabit olmadığı anlaşılmakla davanın kabulüne karar vermek gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle davanın KABULÜNE karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu ;
Davalı Kurum vekili; davacının boşandığı eşi ile birlikte yaşadığının Kurum kontrol memurları tarafından tespit edildiğini, Kurum denetmenlerinin objektif davrandıklarını belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
D) Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı :
Bölge Adliye Mahkemesince “Kurumun 20.11.2013 tarihli raporu ile, davacının boşandığı eşi ile birlikte yaşadığı tespit edilerek davacının aylıklarının kesilmesine karar verildiği, denetim raporunda, çevresel soruşturmada, bazı kişilerin sözlü olarak davacı ve eşinin birlikte yaşadığını beyan ettiklerinin belirtildiği, ancak herhangi bir yazılı ifade bulunmadığı, mahkeme tarafından davacı tanıklarının muhtar, aza ve davacıların komşularından re"sen seçilen tanıkların dinlendiği, davacının eşi ile birlikte yaşadığını bilmediklerini beyan ettikleri, davacının eşi hakkında mala zarar verme, darba teşebbüs ve hakaret suçlarından ... Cumhuriyet Başsavcılığına şikayet dilekçesi verdiği, 20.05.2009 ve 25.08.2009 tarihlerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği görülmüş; dinlenen tanık beyanları, boşanma davasının başlangıçta çekişmeli olarak açılması, davacının eşi hakkında vermiş olduğu şikayet dilekçeleri dikkate alındığında; var olan kanıtlarla davacının boşandığı eşiyle birlikte yaşadığının kesin olarak söylenemeyeceği, davacının boşandığı eşiyle birlikte yaşadığını kesin olarak söyleyebilmek için davacının ve boşandığı eşinin özel yaşamına hukuk dışı dinleme ve izleme araçlarıyla müdahale edilmesi gerektiği, bunun ise yasalara ve Anayasa ile güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklere aykırı olduğu, bu nedenle ilk derece mahkemesi tarafından yapılan araştırmanın yeterli olduğu kanısına varılmış; Kurum işleminin hatalı olması nedeniyle mahkemece yapılan yargılamanın ve verilen kararın usule, yasaya ve hukuka uygun olduğu, istinaf başvurusunun yersiz olduğu görülerek aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.” gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, karar verilmiştir.
E) Temyiz:
Davalı SGK vekili; “Kurum mevzuata uygun işlem tesis etmiştir. Aleyhimize yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilemez.” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava; 5510 sayılı Yasa"nın 56/2.fıkrası uyarınca boşandığı eşi ile birlikte yaşadığının tespit edilmesi nedeni ile ölüm aylığının kesilmesine ilişkin davalı Kurum işleminin iptali ile kesilen yetim aylığının tekrar bağlanarak bu zamana kadar ödenmeyen yetim aylıklarının faizi ile ödenmesine karar verilmesi istemine ilişkindir.
Hüküm, davalı Kurum vekilince temyiz edilmiştir.
Davanın, yasal dayanağı 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 56. maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada: “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96. madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Düzenleme ile ölen sigortalının kız çocuğu veya dul eşi yönünden, boşanılan eşle boşanma sonrasında fiilen birlikte olma durumunda, ölüm aylığının kesilmesi ve ödenmiş aylıkların geri alınması öngörülmektedir. Buna göre, daha önce sosyal güvenlik kanunlarında yer almayan, boşanılan eşle fiilen birlikte yaşama olgusu, gelir veya aylık kesme nedeni ve bağlama engeli olarak benimsenmiştir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59/2. maddesinde: “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56"ncı maddesinin ikinci fıkrasına dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu nedenle Anayasanın 20"nci maddesi ile 5510 sayılı Kanun, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri Ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun, 4857 sayılı İş Kanunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadeleri alınmalı, davacının ve boşandığı eşinin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiğini saptanmalı, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, boşanan eşler 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta iseler adlarına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmeli, davacının ve boşandığı eşinin kayıtlı olduğu adreslerde kapsamlı Emniyet Müdürlüğü/Jandarma Komutanlığı araştırması yapılmalı, tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.
Somut olayda ; davacının eşi ...’dan 22/04/2011 tarihinde boşandığı, 1996 yılında vefat eden babasından dolayı davacıya 01.02.2013 tarihinde ölüm aylığı bağlandığı, Sosyal Güvenlik Denetmeni tarafından düzenlenen 20.11.2013 tarih ve 79 sayılı rapora göre davacı ve boşandığı eşinin birlikte yaşadıklarının tespit edildiği, bu rapora dayanılarak Kurumca 19/03/2013-18/02/2014 süresinde ödenen 10.000,37 TL aylık tutarı ve işleyen faizinin borç çıkarıldığı, anlaşılmıştır.
Ayrıca; Sosyal Güvenlik Denetmeni tarafından düzenlenen 20.11.2013 tarih ve 79 sayılı raporda; 19.11.2013 tarihinde ..."un ikamet ettiği, ... adresinde, daire 2 de ismini vermek istemeyen apartman sakininin sözlü alınan beyanında; Daire l"de ..."un kız kardeşi ... Hanım ve ... Bey"in oturduğunu, ... ve ... Hanımın aynı sokakta No:13-15 oturduğunu ifade ettiği,
... KARA"nın ikametgah adresi olan... adresinde alınan yazılı beyanında: " kendi mülkümde 2 çocuğum ile birlikte kalmaktayım. Geçimimi babamdan dolayı saglanan maaş ile karşılamaktayım. Eski eşim yine aynı sokakta No:33"de kız kardeşinin yanında ikamet etmekte olup, haftasonları evime gelir, çocukları ile ilgilenir. "dediği, yapılan çevresel soruşturma neticesinde çiftin ... adresinden birlikte ... adresine taşındığı, ..."un ikamet adresinde ..."un kardeşi ... Hanim ve eşi ... Beyin ikamet ettiğinin tespit edildiği anlaşılmıştır.
Somut olayda, Mahkemece toplanan delillerin ve yapılan araştırmanın, davanın kabulüne yeterli olmadığı anlaşılmıştır.
Bu durumda; yukarıda izah edilen açıklamalar doğrultusunda; davacının ve eşinin kayıtlı olduğu adresteki abonelikler, araştırılmalı, her iki adreste komşu ve muhtar beyanları alınmalı, eşin yaptığı iş, emekli ise maaş aldığı banka, davacı ve eşinin Medula sistemindeki kayıtlar, araştırılmalı ve sonuca göre karar verilmelidir.
O halde, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, Bölge adliye Mahkemesince eksik inceleme ve araştırma sonucu davalı SGK vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı ORTADAN KALDIRILMASI, ilk derece mahkemesinin kararının bozulması gerekmiştir.
G)SONUÇ:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddeleri uyarınca (KALDIRILMASINA), ilk derece mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenle (BOZULMASINA), dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 25/01/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.