20. Hukuk Dairesi 2013/4937 E. , 2013/8806 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ... Köyünde tapulama harici bırakılan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir.
Mahkemece davanın kabulü ile 06.04.2007 tarihli fen bilirkişi raporunda gösterilen 859 m2 yüzölçümündeki taşınmazın davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş; hükmün, davalı Hazine tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 10.02.2009 gün ve 2008/16126-2009/1999 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde 1956 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sonucunda düzenlenen ve bir örneği dava dosyasına getirtilen orijinalinden fotokopisi çıkarılmış kadastro pafta örneğinden, çekişmeli taşınmazın bulunduğu alanın, ne olarak tescil harici bırakıldığı anlaşılamamaktadır. Taşınmaz, Çayırköy ve Solaklar Köyü orman kadastro çalışma alanı arasında, orman sınırlandırması yapılmayan sahada kalmaktadır. İki ayrı keşif sonunda alınan uzman bilirkişi raporlarında ittifakla taşınmazın 1958 tarihli memleket haritasında çalılık işaretli bölümde kaldığı bilidirilmişse de, eğimi konusunda raporlar arasında çelişki bulunmaktadır. Mahkemece çekişmeli taşınmazın hangi nedenle tesbit harici bırakıldığı kadastro müdürlüğünden yeniden sorulmalı, yakın çevrede bulunan 3061, 3062, 3063, 3064, 3059, 3058, 3057, 3056, 3055, 3054, 3053, 3052, 3051, 3050, 3035 ilâ 3049 parsel numaralı komşu taşınmazlara ait kadastro tesbit tutanakları ve dayanağı kayıtlar ile kadastro yoluyla oluşan tapu kayıtlarının getirtilmesi, yine aynı şekilde güneyde ... Köyü kadastro çalışma alanında kalan komşu parseller belirlendikten sonra bunların tutanakları ve dayanak kayıtları, mahkeme kararı ile tescil edilen yerler varsa bunlara ait dava dosyaları da getirtildikten sonra; önceki keşiflerde görev almamış üç orman yüksek mühendisi, bir ziraat uzmanı, bir fen elemanı ile yeniden yapılacak keşifte çekişmeli taşınmazın kadastro paftasının geniş çevresini de gösterecek şekilde eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerine aplike edilmesi, gerçek eğiminin bilimsel yöntemlere göre belirlenmesi, 6831 sayılı Kanunun 1/j maddesinin karşıt anlamına göre eğiminin % 12"nin üzerinde olan çalılık, makilik yerlerin orman sayılan yerlerden olduğu ve H.G.K.’nun 24/10/2001 gün ve 2001/8-964-751 sayılı ve 13/02/2002 gün ve 2002/8 - 183- 187 sayılı kararları ile kadastro (tapulama) komisyonlarınca orman sayılarak tesbit harici bırakılan yerlerde, orman kadastrosunun kesinleştiği güne kadar orman sayılacağından, sürdürülen zilyetliğe değer verilemeyeceğinin düşünülmesi, bu şekilde elde edilen delillere göre taşınmazın orman olduğu belirlenirse Hazinenin de tescil talebi bulunduğundan bu konuda da bir karar verilmesi " gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, yapılan yargılama sonucu, davanın kabulü ile davaya konu edilen ... Köyü sınırları içerisinde bulunan fen bilirkişisi Hakan Kürklü tarafından düzenlenen 20/07/2010 tarihli rapor ve krokisinde dava konusu parsel olarak belirtilen, 865,21m² yüzölçümlü tescil harici yerin davacı adına kayıt ve tesciline, karara anılan rapor ve ölçekli krokinin onaylı örneğinin eklenmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır. Genel arazi kadastrosu işlemi 1956 yılında kesinleşmiştir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak uzman orman bilirkişi kurulu tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırma sonucunda çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen davacı yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 07/10/2013 gününde oy birliği ile karar verildi.