20. Hukuk Dairesi 2013/6588 E. , 2013/8925 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, ... Köyü 164 ada 19, 143 ada 71 ve 72 nolu sırayla, 7078,49 m2, 6999,68 m2 ve 4999,78 m2 yüzölçümlü taşınmazlar tapu kayıtlarına dayalı olarak davalılar adlarına tesbit edilmiştir.
Davacı ... Yönetimi, taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğunu iddia ederek, orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, 143 ada 71 ve 72 nolu parsellerin orman sayılmayan yerlerden olduğu, 164 ada 19 nolu parselin orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne ve 164 ada 19 nolu parselin orman niteliğiyle Hazine adına tesciline, 143 ada 71 ve 72 nolu parsellerin tesbit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm, davacı ... Yönetimi tarafından 143 ada 71 ve 72 nolu parsellere yönelik olarak; davalı gerçek kişi tarafından 164 ada 19 nolu parsele yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 1971 yılında seri bazda yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılmış orman sınırlandırması vardır. Çekişmeli parseller orman alanı dışında bırakılmıştır.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; uzman bilirkişi tarafından 1968 tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarına göre yapılan araştırma ve inceleme sonucu taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğu, ancak, 19 sayılı parselin orman bütünlüğü içinde kaldığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiştir.
Ancak, bilirkişi raporunda aynı zamanda taşınmazların tamamının 2006 yılında yapılan orman kadastrosu sırasında orman sınırı içine alındığından sözedilmiş, orman kadastro haritasının rapora eklenmemesi ve bu yüzden raporun denetlenememesi nedeniyle Dairece 13.02.2013 tarihinde geri çevirme kararı verilmiş, bu karar üzerine dosyaya gönderilen belgelerden yörede 1970 yılında yapılan bir orman kadastro çalışması daha olduğu anlaşılmıştır. Taşınmazların 1970 yılında yapılan orman kadastro çalışmasındaki konumları ve bu çalışmanın kesinleşip kesinleşmediği anlaşılamamaktadır, yine keşif sırasında, taşınmazlara revizyon gören Ağustos 1938 tarih 1210, 1211 ve 1212 sayılı tapu kayıtları yöntemince uygulanmamış, taşınmazlara uyup uymadığı belirlenmemiştir.
O halde, mahkemece öncelikle yörede 1970 yılında yapıldığı anlaşılan orman kadastro çalışmasına ait ilân tutanakları getirtilip kesinleşip kesinleşmediği belirlenmeli, kesinleşmişse mahkemece bir ziraat, bir orman bilirkişi ve bir fen elemanı ile yeniden yapılacak keşifte, bu çalışmaya ait harita ve sonradan 2006 yılında 5304 sayılı Kanuna göre yapılan orman kadastro
çalışmasına ait harita uygulanmak suretiyle taşınmazların bu haritalardaki konumu belirlenmeli, 1970 yılında yapılan çalışma kesinleşmemişse; yöreye ait en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları getirtilip kadastro paftası üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazların konumu belirlenmeli, uygulamada komşu parsel tutanakları ile varsa bunların dayanağı olan tapu ve vergi kayıtlarından yararlanılmalı, taşınmazlar orman sınırı içinde kalan veya orman sayılan yerlerden değil ise bu kez kadastro sırasında revizyon gören Ağustos 1938 tarih 1210, 1211 ve 1212 sayılı iskan yolu ile oluşmuş tapu kayıtları ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ile getirtilip uygulanmalı, taşınmazlara uyuyorsa, değişir sınırlar içerdiklerinden 3402 sayılı Kanunun 20/C maddesine göre yüzölçümleri ile geçerli kapsamları belirlenmeli, ziraat uzmanından taşınmazda bulunan bitki örtüsü, toprak yapısı, ağaç sayısı, cinsi, yaşı konusunda rapor alınmalı, tapu kayıtları uyuyorsa ve memleket haritasının oluşturulduğu tarihte taşınmazlar orman sayılmayan yerlerden ise sonradan üzerinde ağaç yetişmiş olmasının tapu kayıtlarının geçersiz olması sonucunu doğurmayacağı gözönünde bulundurulmalı, ancak, taşınmazlar kesinleşen orman sınırı içinde kalmışsa, orman kadastrosuna itiraz edilmemiş olduğu ve tapu kayıtlarının oluşumunda Orman Yönetimi taraf bulunmadığından tapu kayıtlarının yönetimi bağlamayacağı düşünülmeli, bundan sonra elde edilecek tüm delillere göre karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; hükme yöneltilen tüm temyiz itirazlarının kabulü ile usûl ve kanuna uygun olmayan hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 08.10.2013 günü oy birliğiyle karar verildi.