8. Hukuk Dairesi 2011/1829 E. , 2011/6243 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
... ile ... ve ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 25.01.2011 gün ve 108/12 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalılar tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ..., asıl ve birleşen dava dosyasında kendisine ait dava dışı 169 ada 36 parsel içerisinde kalması gereken yaklaşık 30 m2 lik taşınmaz bölümünün kadastro sırasında yanlışlıkla davalılar adına kayıtlı aynı ada 37 parsel kapsamında tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek, bu bölümün ifrazen iptaliyle adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan ... davanın reddine karar verilmesini savunmuş, diğer davalı ... davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile teknik bilirkişi krokisinde A ve B harfleriyle gösterilen toplam 155,92 m2"lik taşınmaz bölümünün 169 ada 37 parselden ifrazen iptaliyle davacıya ait aynı ada 36 parsele eklenmesine, dava konusu 169 ada 37 parselin kalan kısmının davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesi üzerine; hüküm davalılar Hüseyin ve ... tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, kadastro tespiti öncesi kazandırıcı zamanaşımı zilyetlik hukuki sebebine dayanarak kısmen iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.
Dosya arasında bulunan 18.08.2010 tarihli delil listesinde davacı ..., 05.10.2010 tarihli delil listesinde ise, davalılar tanıklarının adlarını ve adreslerini liste halinde bildirmelerine rağmen, mahkemece 10.12.2010 tarihinde taşınmazın başında yapılan keşifte yanlışlıkla davalıların tanığı ...’in davacı tanığı olarak dinlenildiği gibi, davacı tanıklarının hiçbiri, davalı tanıklarından ise ...ve ... vazgeçme olmadığı halde dinlenilmemiştir. Dinlenen tanık ifadeleri ise taraflar arasındaki uyuşmazlığı çözmekten uzak olduğu gibi, mahalli bilirkişilerde ayrı ayrı dinlenilmeleri gerekirken usul hükümlerine aykırı olarak birlikte dinlenilmişlerdir. Tanıklar hakkındaki usul hükümleri bilirkişiler hakkında da uygulanır. Bu nedenle HUMK.nun 265 (HMK.nun 261). maddesi uyarınca yerel bilirkişi ve tanıkların ayrı ayrı dinlenilmeleri gerekir. Mahkemece, yeniden taşınmazın bulunduğu yerde keşif yapılarak, tarafların tanıklarının usul hükümlerine uygun olarak ayrı ayrı dinlenilmelerine, davacıya ait 169 ada 36 parsel ile davalılara ait aynı ada 37 parsel arasındaki ortak sınırın nereden geçtiğinin sorulmasına, dava konusu yapılan taşınmaz bölümünün ne zamandan beri ve ne şekilde kimin zilyet ve tasarrufunda olduğunun araştırılmasına, tanık beyanları arasında aykırılığın çıkması durumunda yüzleştirilmek suretiyle giderilmesine çalışılmasına, bu yolla taraflar arasındaki ortak sınır duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlendikten sonra teknik bilirkişi tarafından düzenlenecek krokide gösterilmesine, daha sonra davacının talep miktarı da gözönünde bulundurularak uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve uyuşmazlığın çözümünden uzak yerel bilirkişi ve tanık ifadelerine değer verilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Kural olarak, iki taşınmaz arasındaki sınır, revizyon gören tapu ve vergi kaydı gibi benzeri kayıt ve belgelerin uygulanması ile belirlenir. Bu yolla belirleme mümkün olmadığı takdirde, keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla ortak sınır saptanır. Bu halde de ortak sınırın tespiti mümkün olmuyorsa bu takdirde tarafların taşınmazlarının tapudaki miktarları esas alınarak tespit edilecek uyuşmazlık konusu yerin miktarına oranlaması yoluyla ortak sınırın saptanması düşünülmelidir.
Davalılar Hüseyin ve ...’nin temyiz itirazı açıklanan bu sebeple yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK. nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 190,05 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine 25.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.