3. Hukuk Dairesi 2013/13167 E. , 2013/13359 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin davalıların murisi ile ... 11. Noterliğinin 01.11.2005 tarih 31126 yevmiye nolu düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile davalıların murisi adına kayıtlı dubleks meskendeki hak ve hissesinin tamamını 25.000 TL bedelle satımı konusunda anlaştıklarını, satış bedelinin nakten ve tamamen ödendiğini, ancak tapunun kendisine devredilmediğini, parasının da iade edilmediğini, 25.000 TL ile ödeme tarihinden icra takip tarihine kadar işlemiş yasal faiz tutarı olan 11.931,25 TL nin tahsili için icra takibi yaptıklarını, davalı borçluların yapmış oldukları itirazda asıl alacağı kabul ettiklerini, ancak işlemiş faize itiraz ettiklerini belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına ve %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile 11.000 TL talepli açılan davanın bilirkişi raporu doğrultusunda 11.659 TL ye yükseltilmesini, itirazın iptali ile takibin faiz yönünden de devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili dilekçesinde; müvekkillerinin temerrüde düşmediğini, davacının faize hak kazanmadığını, sözleşmenin 2005 yılında yapıldığını, davacı tarafın 5 yıl gibi uzun bir süre geçtikten sonra ödediğini iddia ettiği bedel için icra takibi yaptığını, davacının geçen süreçte satış vaadi yapılan yerin adına tescili için hiçbir girişimde bulunmadığını, gerçekte söz konusu satış bedelinin de ödenmediğini düşündüklerini, davacının ödemeyi nasıl ve ne şekilde yaptığını açıklamasını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, sözleşmenin tapuda ifa edileceği tarihin açıkça belirtilmiş olduğu ve bu tarih itibariyle sözleşme yerine getirilmemiş olduğundan ödenen bedelin faiziyle geri ödenmesi istenebileceği gerekçesi ile davanın ıslah edilmiş hali ile kabulüne, davalının takip dosyasındaki temerrüt faizinin 11.659 TL"sine yaptığı itirazın iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, inkar tazminatının asıl alacak üzerinden verilecek bir faize itiraza uygulanması mümkün olmadığından inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin bütün, davalılar vekilinin ise sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Somut olayda, davacı tarafından davalıların murisine yapılan ödeme bedelinin faizi ile birlikte tahsili amacı ile yapılan icra takibinde, davalılar asıl alacak yönünden itiraz etmemiş, faiz yönünden itiraz etmişlerdir. Bu haliyle uyuşmazlık, dava konusu faize yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
""...Temerrüt faizi, borçlunun para borcunu zamanında ödememesi ve temerrüde düşmesi üzerine, yasa gereği olarak kendiliğinden, temerrüdü takip eden günden itibaren başlayan ve temerrüt devam ettikçe varlığını sürdüren, hüküm altına alınabilmesi için alacaklının açık bir talebinin varlığı zorunlu olan bir karşılıktır..."" (HGK, 26.05.2004, 2004/12-318-310).
818 sayılı BK"nun 101. maddesinde "Muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla mütümerrit olur" hükmü getirilmiştir. 6098 sayılı Borçlar Kanunu"nun 117. maddesinde bu hüküm ""Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer."" şeklinde düzenlenmiştir. Temerrüt, ya bir ihtar ile ya da dava açılması vs. suretiyle gerçekleşir. Davacı (alacaklı) takip tarihinden evvel davalıları (borçluları) temerrüde düşürecek bir ihtarda bulunmamıştır. Davalılar aleyhine yapılan icra takip tarihinde temerrüt olgusu gerçekleşmiştir. Somut olayda asıl alacağa takip tarihinden itibaren işlemiş yasal faiz yürütülebilir. Bu nedenle, mahkemece, bu husus düşünülmeden yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.