3. Hukuk Dairesi 2013/10373 E. , 2013/13378 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı, davalıya ait elektrik telinin kopması sonucu çıkan yangında arazisinde ekili bulunan arpanın tamamının yandığını öne sürerek, 2.500 TL’nin tahsilini istemiştir.
Davalı taraf, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulü ile 2.486,39 TL’nin tahsiline karar verilmiştir.
Haksız fiilden kaynaklanan davalarda davanın kabulüne veya kısmen kabulüne karar verilebilmesi için sadece zararın ve B.K.nun 41. maddesinde öngörülen diğer haksız fiil unsurlarının kanıtlanması yeterli değildir. Bunlar yanında ayrıca ve özellikle haksız fiilin sorumluluğunun zorunlu unsurlarından olan uygun illiyet bağının da davacı tarafından kanıtlanması gerekir.
Ayrıca, hukukumuzda zarar kavramı hususunda fark teorisi benimsenmiştir. Bu teori gereğince zarar, mal varlığının zarar verici olaydan sonraki durumu ile zarar verici olay meydana gelmese idi bulunacağı durum arasındaki farktan ibarettir. Bu olgu dikkate alındığında hükmedilecek zararın hesaplanmasında zarar verici olayın malvarlığı üzerindeki olumsuz etkileri yanında olumlu etkilerinin de değerlendirilmesi ve yararla zarar denkleştirilmek suretiyle gerçek zararın belirlenmesi gerekir.
Somut olaya gelince; davacı, davalıya ait elektrik telinin kopması sonucu çıkan yangında arazisinde ekili bulunan ürününün yandığını öne sürmüş, davalı ise yangının meydana geliş şeklinin anlaşılamadığını savunmuştur. İtfaiye Amirliği, dava konusu olaya ilişkin kendilerine herhangi bir ihbar gelmediğini bildirmiştir. Kolluk kuvveti tarafından olay günü düzenlenen olay yeri görgü ve tespit tutanağında ise, davacı tarlasının tamamen
yandığı, elektrik tellerinde herhangi bir kopukluğun olmadığı açıklanmıştır. Davacı tanığı ..., yangının elektrik tellerinden başladığını, yerde elektrik telleri gördüğü beyan etmiştir. Bilirkişi olarak dinlenen elektrik mühendisi raporunda, yangının ark sonucu çıkabileceği ihtimali üzerinde durmuştur. Kolluk tutanağı ile tanık beyanı arasındaki olaya ilişkin çelişki bulunmaktadır. Yukarıda açıklanan hukuksal olgu dikkate alındığında davacı tarafın zararının, davalının eyleminden kaynaklandığını davacı taraf kanıtlamak zorundadır. Ne var ki, mahkemece bu konuda yeterli araştırma ve soruşturma yapılmamış, kolluk tutanağı ile tanık beyanı arasındaki olaya ilişkin çelişki giderilmemiş, uygun illiyet bağının var olduğu kabul edilerek hüküm verilmiştir.
Öte yandan, mahkemece bilgisine başvurulan ziraat mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, hasar gören arpanın miktarı ve piyasa satış fiyatı üzerinden hesaplama yapılmış, aynı miktar ürünün elde edilebilmesi için davacı tarafın yapmaktan kurtulduğu üretim giderleri hesaplanarak bulunan bedelden indirilmemiş, denkleştirme yapılmamıştır. Zararın bu şekilde hesaplanması davacı tarafın sebepsiz zenginleşmesine neden olacağından bilirkişi raporundaki hesap şekli gerçek zararın hesaplanma yöntemine aykırıdır.
Hal böyle olunca, mahkemece öncelikle zararla davalının fiili arasındaki uygun illiyet bağını kanıtlama yükünün de kendi üzerlerinde olduğu davacı tarafa hatırlatılarak davacı zararının davalının eyleminden doğduğunu kanıtlamaya yönelik tüm delillerinin sorulması, bu konuda göstereceği delillerin toplanması, toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek zararla davalıların eylemi arasında uygun illiyet bağı saptandıktan sonra mahkemece dosya yeniden uzman bilirkişi kuruluna verilerek önceki raporda belirtilen miktardaki ürünün elde edilebilmesi için gerekli üretim giderlerinin de hesaplanması, bulunacak bedel satış bedelinden indirilerek gerçek zararının hesaplanması için bilirkişi kurulundan ek rapor alınması, davacı yararına hükmedilecek gerçek zarar miktarı duraksamasız belirlendikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.