
Esas No: 2016/29530
Karar No: 2016/27970
Karar Tarihi: 15.12.2016
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2016/29530 Esas 2016/27970 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davacının davalı işyerinde 31.07.2008-31.12.2014 tarihleri arasında inşaat yol yapım konusunda faaliyet gösteren işyerinde muhasebeci olarak işe başladığını, daha sonra satın alma birimine geçtiğini,işverenin 31.12.2014 tarihinde daralmaya gidiyoruz gerekçesiyle haksız ve ihbarsız olarak iş sözleşmesini feshettiğini,feshin son çare olması ilkesine başvurulmadığını belirterek feshin geçersizliğine, davacının işe iadesine, yasal süresi içinde başvurmasına rağmen işe başlatılmaması halinde ödenecek tazminat miktarının belirlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davalı şirketin kamu tarafından yapılan ihalelere katılmak suretiyle işe aldığını, davacının çalıştığı departmanın kapatılması nedeniyle işten çıkartıldığını, şirketin son dönemlerde kamudan ihale alamadığını, davacının şirketin araç alım satım işi ile uğraştığını, şirketteki diğer bölümlerin muhasebe ve sekreterlik olduğunu, davacının diğer bölümlerde çalıştırılmasının mümkün olmadığını, feshin son çare olma ilkesine uyulduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, bilirkişi rapor içeriğine göre şirketin zararda olmasına karşılık, borç ve alacak yapısı bir bütün olarak değerlendirildiğinde faaliyetini devam ettirebildiği, davacı işçinin iş sözleşmesinin feshin son çare olması ilkesine uyulmaksızın feshedildiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davalı taraf temyiz etmiştir.
Taraflar arasında, iş sözleşmesinin feshinin geçerli sebebe dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, kanuni dayanak 4857 sayılı İş Kanunu"nun 18. ve devamı maddeleridir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, iş yerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır. 4857 sayılı Kanun’un 18. maddesinde işletmenin, iş yerinin veya işin gerekleri kavramına yer verildiği halde, işletmesel karar kavramından söz edilmemiştir. İşveren amaç ve içeriğini belirlemekte serbest olduğu kararları, yönetim hakkı kapsamında alabilir. Geniş anlamda, işletme, iş yeri ile ilgili ve işin düzenlenmesi konusunda, bu kapsamda işçinin iş sözleşmesinin feshi dahil olmak üzere işverenin aldığı her türlü kararlar, işletmesel karardır. İşletmenin, iş yerinin ve işin gereklerinden kaynaklanan fesihte, yargısal denetim yapılabilmesi için mutlaka bir işletmesel karar gerekir. İş sözleşmesinin iş, iş yeri veya işletme gereklerine dayalı olarak feshi, işletmesel kararın sonucu olarak gerçekleşmekte, fesih işlemi de işletmesel karar çerçevesinde değişen durumlara karşı işverene tepkisini oluşturmaktadır. Bu kararlar işletme ve işyeri içinden kaynaklanan sebeplerden dolayı alınabileceği gibi, işyeri dışından kaynaklanan sebeplerden dolayı da alınabilir.
İşletmesel karar söz konusu olduğunda, kararın yararlı ya da amaca uygun olup olmadığı yönünde bir inceleme yapılamaz; kısaca işletmesel kararlar yerindelik denetimine tabi tutulamaz. İşverenin serbestçe işletmesel karar alabilmesi ve bunun kural olarak yargı denetimi dışında tutulması şüphesiz bu kararların hukuk düzeni tarafından öngörülen sınırlar içinde kalınarak alınmış olmalarına bağlıdır.
4857 sayılı Kanun’un 20/2. maddesinde açıkça, feshin geçerli sebeplere dayandığının ispat yükü davalı işverene verilmiştir. İşveren ispat yükünü yerine getirirken, öncelikle feshin biçimsel şartlarına uyduğunu, daha sonra içerik yönünden fesih sebeplerinin geçerli (veya haklı) olduğunu ispatlayacaktır. Bu kapsamda, işveren fesihle ilgili karar aldığını, bu kararın istihdam fazlası meydana getirdiğini, tutarlı şekilde uyguladığını ve feshin kaçınılmaz olduğunu ispatlamalıdır.
İşverenin, dayandığı fesih sebebinin geçerli (veya haklı) olduğunu uygun delillerle inandırıcı bir biçimde ortaya koyması, ispat yükünü yerine getirmiş sayılması bakımından yeterlidir. Ancak bu durum, uyuşmazlığın çözümlenmesine yetmemektedir. Çünkü kanun koyucu işçiye başka bir imkan daha sunmuştur. Eğer işçi, feshin, işverenin dayandığı ve uygun delillerle inandırıcı bir biçimde ortaya koyduğu sebebe değil, başka bir sebebe dayandığını iddia ederse, bu başka sebebi kendisi ispatlamakla yükümlüdür. İşçinin işverenin savunmasında belirttiği sebep dışında, iş sözleşmesinin örneğin sendikal sebeple, eşitlik ilkesine aykırı olarak, keza keyfi olarak feshedildiğini iddia ettiğinde, işçi bu iddiasını ispatlamak zorundadır.
Feshin işletme, işyeri ve işin gerekleri sebepleri ile yapıldığı ileri sürüldüğünde, öncelikle bu konuda işverenin işletmesel kararı aranmalı, bağlı işveren kararında işgörme ediminde ifayı engelleyen, bir başka anlatımla istihdamı engelleyen durum araştırılmalı, işletmesel karar ile istihdam fazlalığının meydana gelip gelmediği, işverenin bu kararı tutarlı şekilde uygulayıp uygulamadığı (tutarlılık denetimi), işverenin fesihte keyfi davranıp davranmadığı (keyfilik denetimi) ve işletmesel karar sonucu feshin kaçınılmaz olup olmadığı (ölçülülük denetimi-feshin son çare olması ilkesi) açıklığa kavuşturulmalıdır.
Davacının davalı şirkette satın alma görevlisi olarak çalıştığı, iş sözleşmesinin davalı şirketin işlerdeki azalma nedeni ile bazı departmanların kapatılması kararı alındığı ve eleman azaltılması kararı gereğince geçerli neden belirtilerek feshedildiği anlaşılmıştır.
Mahkemece alınan üçlü bilirkişi heyet raporu ve emsal dava dosyasındaki heyet raporları dikkate alındığında davalı şirketin son yıllarda zarar ettiği sabittir. Feshin son çare olması ilkesi bakımından ise davacı çalışabileceği iş ile ilgili bir beyanda bulunmadığı, ne gibi tedbir alınabileceği kapsamında bir iddiası olmadığı anlaşılmaktadır. Tüm dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ile emsal dava dosyası dikkate alındığında işletmesel kararın yerinde uygulandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda işverence yapılan feshin geçerli sebebe dayandığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı Kanun"un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda belirtilen sebeplerle;
...-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli olan 29,20 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 27,70 TL harcın mahsubu ile bakiye ...,50 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı ....155,40 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre ....800,00 TL ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, kesin olarak 15.12.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.