Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/30951
Karar No: 2016/28059
Karar Tarihi: 19.12.2016

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2016/30951 Esas 2016/28059 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2016/30951 E.  ,  2016/28059 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin eylemli olarak geçersiz bir işlemle feshedildiğini ve davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu belirterek feshin geçersizliğine, davacının davalı belediyede işe iadesine ve işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücret alacaklarına hükmedilmesini istemiştir.
    Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı şirket vekili, davacı işçinin istifa etmek suretiyle iş akdini feshettiğinden davanın öncelikle dava şartı yokluğundan reddini, bu taleplerinin kabul edilmemesi halinde müvekkili şirket yönünden davanın husumetten reddini, bu taleplerinin de kabul edilmemesi halinde davanın esastan reddini istemiştir.
    Davalı ... vekili, davacı ile müvekkili belediye arasında herhangi bir iş akdinin bulunmadığını, bu nedenle davanın belediye yönünden husumet nedeniyle reddini istemiştir.
    Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece, alt işverenlik ilişkisinin muvazaalı olduğunun kanıtlandığının söylenemeyeceği, istifa eden işçinin işe iade isteminde bulunamayacağı ve davacının davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığı gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiştir.
    Temyiz:
    Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
    Gerekçe:
    1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-Taraflar arasında temel uyuşmazlık, iş sözleşmesinin taraflardan hangisi tarafından feshedildiği, iş sözleşmesinin davalı işveren şirket tarafından feshinin kabulü halinde geçerli veya haklı nedenle feshedip feshetmediği noktasında toplanmaktadır.
    a) Genel olarak iş sözleşmesini fesih hakkı, karşı tarafa yöneltilmesi gereken tek taraflı bir irade beyanı ile iş sözleşmesini derhal veya belirli bir sürenin geçmesiyle ortadan kaldırabilme yetkisi veren, bozucu yenilik doğuran bir haktır. İşçinin haklı nedenle iş sözleşmesini derhal feshi 4857 sayılı İş Kanununun 24 üncü maddesinde düzenlenmiştir. İşçinin önelli fesih bildiriminin normatif düzenlemesi ise aynı yasanın 17 nci maddesinde ele alınmıştır. Bunun dışında Yasada işçinin istifası özel olarak düzenlenmiş değildir.
    İşçinin haklı bir nedene dayanmadan ve bildirim öneli tanımaksızın iş sözleşmesini feshi, istifa olarak değerlendirilmelidir. İstifa iradesinin karşı tarafa ulaşmasıyla birlikte iş ilişkisi sona erer.
    İşçinin istifa dilekçesindeki iradesinin fesada uğratılması da sıkça karşılaşılan bir durumdur. İşverenin tazminatların derhal ödeneceği sözünü vermek ve benzeri baskılarla işçiden yazılı istifa dilekçesi vermesini talep etmesi ve işçinin buna uyması halinde, gerçek bir istifa iradesinden söz edilemez. Bu halde feshin işverence gerçekleştirildiği kabul edilmelidir.
    İşverenin baskı uygulaması sonucu düzenlenen istifa dilekçesine değer verilemez. Dairemizce bu gibi hallerde feshin işverence gerçekleştirildiği, bununla birlikte işveren feshinin haklı olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği kabul edilmektedir.
    İşçinin haklı nedenle derhal fesih nedenleri mevcut olduğu ve buna uygun biçimde bir fesih yoluna gideceği sırada, iradesi fesada uğratılarak işverence istifa dilekçesi alınması durumunda da istifaya geçerlilik tanınması doğru olmaz. Bu durumda işçinin haklı olarak sözleşmeyi feshettiği sonucuna varılmalıdır.
    İstifa belgesine dayanılmakla birlikte, işçiye ihbar ve kıdem tazminatlarının ödenmiş olması, Türkiye İş Kurumuna yapılan bildirimde işveren feshinden söz edilmesi gibi çelişkili durumlarda, her bir somut olay yönünden bu çelişkinin istifanın geçerliliğine etkisinin değerlendirilmesi gerekir.
    İstifa belgesindeki ifadenin genel bir içerik taşıması durumunda, işçinin dava dilekçesinde somut sebepleri belirtmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Bu halde de istifanın ardındaki gerçek durum araştırılmalıdır.
    İş sözleşmesinin istifa ile sona ermesi halinde, işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanması mümkün olmadığı gibi, ihbar ve kıdem tazminatlarına da hak kazanamaz. İstifa durumunda işçinin işverene ihbar tazminatı ödemesi yükümü ortaya çıkabileceğinden, istifa türündeki belgelerin titizlikle ele alınması gerekir.
    b) 5393 sayılı Belediye Kanunu nun 67. maddesi ile belediyeleri asıl işlerini de 6. fıkradaki sınırlamalar olmaksızın alt işverenlere verebileceği düzenlenmiştir. Anılan hükme göre “Belediyede belediye meclisinin, belediyeye bağlı kuruluşlarda yetkili organın kararı ile park, bahçe, sera, refüj, kaldırım ve havuz bakımı ve tamiri; araç kiralama, kontrollük, temizlik, güvenlik ve yemek hizmetleri; makine-teçhizat bakım ve onarım işleri; bilgisayar sistem ve santralleri ile elektronik bilgi erişim hizmetleri; sağlıkla ilgili destek hizmetleri; fuar, panayır ve sergi hizmetleri; baraj, arıtma ve katı atık tesislerine ilişkin hizmetler; kanal bakım ve temizleme, alt yapı ve asfalt yapım ve onarımı, trafik sinyalizasyon ve aydınlatma bakımı, sayaç okuma ve sayaç sökme-takma işleri ile ilgili hizmetler; toplu ulaşım ve taşıma hizmetleri; sosyal tesislerin işletilmesi ile ilgili işler, süresi ilk mahallî idareler genel seçimlerini izleyen altıncı ayın sonunu geçmemek üzere ihale yoluyla üçüncü şahıslara gördürülebilir.” Böylece 67. maddedeki hüküm uyarınca temizlik işleri, park bahçe işleri, bakım ve onarım işleri belediyenin asli işlerinden olmasına rağmen, işletmenin veya işin gereği teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren iş olup olmadığına bakılmaksızın üçüncü kişilere gördürülmesi mümkün kılınarak 4857 sayılı İş Kanununun 2. maddesine istisna getirilmiştir.
    Somut olayda, davalı ... ile davalı şirket arasında dosyaya celbedilen “Kentiçi Çöp Toplama Temizlik Park Bahçe Bakımı Hizmeti Alımına Ait Sözleşme” mevcut olup, 5393 sayılı Belediye Kanunu nda yer alan hüküm ve söz konusu hizmet alım sözleşmesine göre davalı ... ile davalı şirket arasında geçerli bir asıl işveren-alt işveren ilişkisinin bulunduğu açıktır. Dosyaya celbedilen ...hizmet dökümünden ve ihbar olunan şirketlerin davalı ... ile aralarında yapmış oldukları hizmet alım sözleşmelerine göre davacı işçinin alt işverenlerin işçisi olarak 22.06.2011 tarihinden itibaren davalı ... nezdinde çalıştığı, davalı şirket işçisi olarak çalışmakta iken 25.09.2014 tarihi itibariyle de iş sözleşmesinin sonlandığı görülmektedir.
    Davacı işçi tarafından davalı işveren şirkete her ne kadar istifa niteliğinde dilekçe verilmiş olsa da, verilen bu dilekçenin şekli ve içeriği ile işten kendi isteği ile ayrıldığını belirten davacının dilekçeyi verdiği tarihten çok kısa bir süre davalı belediyede bu kez İŞ-KUR’ca düzenlenen Toplum Yararına Programlar kapsamında yeniden çalışmaya başlaması ve 20.10.2014-15.06.2015 tarihleri arasındaki bu çalışmanın 4857 sayılı Kanun anlamında işçi-işveren ilişkisi olarak değerlendirilemeyeceği hususları göz önüne alınarak dosyadaki bilgi ve belgeler ile dinlenen tanık anlatımları karşısında istifa dilekçesinin davacının kendi iradesini yansıtmadığının ve yıllardır davalı ... nezdinde alt işverenlerin işçisi olarak süreklilik arz eden bir işte çalışan davacı işçi de iş sözleşmesini fesih iradesinin bulunmadığının, dolayısıyla iş sözleşmesinin davalı işveren şirket tarafından feshedildiğinin kabulünün gerektiğinin, tüm dosya kapsamına göre davalı işveren şirket tarafından feshin geçerli veya haklı sebebe dayandığının da kanıtlanamadığının anlaşılması karşısında, davacının davalı alt işveren SM Grup Sosyal Hizmetler Sağlık Medikal Danışmanlık Temizlik Tekstil İnşaat Taahhüt Ticaret Limited Şirketi’ne iadesine, belirlenecek tazminat ve alacaklardan davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmalarına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
    HÜKÜM: Yukarıda belirtilen sebeplerle;
    1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
    2-İşverence yapılan FESHİN GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının davalı ..... Hizmetler Sağlık Medikal Danışmanlık Temizlik Tekstil İnşaat Taahhüt Ticaret Limited Şirketi’ne ait işyerindeki İŞİNE İADESİNE,
    3-Davacının kanuni sürede işe başvurmasına rağmen, işverenin süresi içinde işe başlatmaması halinde davalılar tarafından müştereken ve müteselsilen ödenmesi gereken tazminat miktarının fesih sebebi ve kıdemi dikkate alınarak dört aylık ücreti olarak belirlenmesine,
    4-Davacının işe iade için işverene süresi içinde başvurması halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar doğmuş bulunan en çok dört aylık ücret ve diğer haklarının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesi gerektiğinin belirlenmesine, davacının işe başlatılması halinde varsa ödenen ihbar ve kıdem tazminatının bu alacaktan mahsubuna,
    5-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli olan 29,20 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 25,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,00 TL karar ve ilam harcının davalılardan tahsili ile hazineye irad kaydına,
    6-Davacı vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre 1.800,00 TL vekâlet ücretinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
    7-Davacı tarafından yapılan 400,00 TL yargılama giderinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine, davalıların yaptığı yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
    8-Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, kesin olarak 19.12.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi