21. Hukuk Dairesi 2016/7301 E. , 2018/635 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverenlere ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, davacının sigortaya bildirilmeyen 10.10.2008-01.11.2011 tarihleri arasındaki çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece; istemin kısmen kabulü ile “davacı ... TC nolu ..."ın davalı ... Bakanlığına bağlı ... Aile Hekimliği işyerinde 10/10/2008-24/09/2011 tarihleri arasında asgari ücret üzerinden sürekli ve kesintisiz olarak çalıştığı, bu dönemde kuruma bildirilen süre hariç 730 hizmet gününün ve 17.410,73 TL prime esas kazancın kuruma bildirilmediğinin tespitine, prim alacaklarından SGK dışındaki davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasına, davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine” şeklinde karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79. maddesi bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu, niteliği, başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları ya da komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 08.11.2010 tarihli işe giriş bildirgesinin davacı adına ... sigorta sicil no lu işyerince düzenlenmiş olup Kurum kayıtlarına intikal ettiği, İhtilaf konusu dönem içerisinde 01.10.2009-09.10.2009 tarihleri arasında 9 gün, ... sicil numaralı ve Sadrettin Mıstıkoğlu ünvanlı dava dışı iş yerince, 03.04.2010-01.11.2010 tarihleri arasında 209 gün, ... sicil numaralı ve ... ünvanlı dava dışı iş yerince, 08.11.2010-24.09.2011 tarihleri arasında 139 gün, ... sicil numaralı ve ... Sağlık Merkezi ünvanlı işyerince Kurum’a davacı adına hizmet bildiriminde bulunulduğu, ... ünvanlı işyerinin 08.11.2010 tarihinde Kanun kapsamına alındığı, 09.11.2010 işe başlangıç tarihli, noterlikçe düzenlenen ve onaylanan 05.11.2010 tarihli iş sözleşmesinin davacı ve ... Sağlık Merkezi sorumlu hekimi ...r arasında akdolunduğu, sözleşmede haftalık çalışma süresinin 10 saat ve aylık ücretin 760,50 TL olarak belirlendiği, 2010/12-2011/11 ayları arası puantaj cetvellerinde çalışma sürelerinin değişen zamanlı olup cetvellerde davacının imza kaydının yer aldığı, 2011/2-9 aya ait imzasız ücret bordrolarının getirtildiği, davalı ... Sağlık Merkezi’ne ait ihtilaf konusu dönem topuk kanı defterlerinin getirtildiği, yargılama esnasında alınan bilirkişi raporunun dosyaya sunulduğu, duruşmalarda davacı ve davalı tanıklarının dinlendiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda; Mahkemece davacının gerçek işvereni ve fiili çalışma süresi tereddüte mahal bırakmayacak derecede tespit edilmeden sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur. Öte yandan davalı işyerince davacı adına Kurum’a bildirilen süreler içinde işyerince düzenlenmiş imzalı puantaj kayıtlarının ibraz edildiği görülmekle, imzalı puantaj kayıtları davacı çalışmalarının işyerinde otuz günün altında geçtiğinin karinesidir. Karinenin tersinin ise, eşdeğerdeki belgelerle kanıtlanması gerektiği söz götürmez. Başka bir anlatımla, yazılı belgelerin varlığı halinde tanık sözlerine itibar edilemez. Dairemizin, giderek Yargıtay"ın oturmuş ve yerleşmiş görüşleri de bu doğrultudadır.
Mahkemece yapılacak iş; davalı ...’na husumetin yöneltilip yöneltilmeyeceğinin ve gerçek işverenin tespiti açısından, ..."ndan ... Sağlık Merkezi’nin 5258 sayılı Yasa"nın yürürlük tarihinden önceki ve davaya konu dönemdeki hukuki statüsünü, ne zaman “ aile hekimliği ” kapsamına alındığını ve talep edilen dönemde burada çalışan doktor veya aile hekimlerinin isimlerini, bu aile hekimlerinden hangilerinin hangi tarihler arasında sorumlu hekim olarak çalıştıklarını sormak, yine ..."ndan söz konusu ... Sağlık Merkezi’nde 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu"nda sayılan sağlık elemanları dışında, aslî sağlık hizmetine girmeyen idarî işlerde çalışacak kişileri çalıştırmak için aile hekimlerinin Bakanlık"tan izin alıp almadıklarını, aile hekimlerine bu tip işleri yapacak elemanlar için ödenek, bütçe veya herhangi bir isimle para verilip verilmediğini ve söz konusu işler için ödenek, bütçe vb. gönderiliyor ise ne zamandan beri gönderildiğini sormak, davacının hizmet tespiti istemi açısından İl Sağlık Müdürlüğü"nden talep edilen dönemde ... Sağlık Merkezi"nde yapılan denetimlere ilişkin tüm belgeleri istemek, aile hekimlerinin tutmak zorunda oldukları defter ve kayıt bulunup bulunmadığını sormak ve bulunuyor ise talep edilen döneme ait defter ve kayıtları ilgili birimden istemek, ... Sağlık Merkezi bünyesinde talep edilen dönemde çalışan aile hekimleri ile sair kayıtlı çalışanları araştırarak duruşmalarda re’sen tespit edilen çalışanların tanık olarak beyanlarına başvurmak, davacının gerçek işvereni ile imzalı puantaj kayıtlarını da dikkate alarak fiili çalışma süresini tereddüte mahal bırakmayacak derecede tespit ederek varılacak sonuca göre hüküm kurmaktan ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde; davalı Kurum, davalı ... ve davalı ...’nun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılardan ..."na iadesine, 25.01.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.