Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/10773
Karar No: 2018/636
Karar Tarihi: 25.01.2018

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2016/10773 Esas 2018/636 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2016/10773 E.  ,  2018/636 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.

    K A R A R

    Dava, davacının davalı ... nezdinde 1998 yılından itibaren ve sezon süreleri içerisinde geçen hizmetlerinin tespiti istemine ilişkindir.
    Mahkemece, 01.01.2009 tarihinden önceki hizmet istemi yönünden hak düşürücü sürenin söz konusu olduğundan bahisle istemin kısmen kabulü ile yazıldığı şekilde karar verilmiştir.
    Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/8. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
    506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/8. maddelerine göre Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır. Yasada yer alan 5 yıllık süre hak düşürücü olup mahkeme tarafından kendiliğinden nazara alınması gerektiği gibi davacının aynı işyerinde çalışmasını sürdürmesinin veya 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasının, hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağı ve hak düşürücü sürenin, kesilmesi ve durmasının mümkün bulunmadığı hukuksal gerçeği de ortadadır.
    İşverenin, çalıştırmış olduğu sigortalılara ait hangi belgeleri Kuruma vermesi gerektiği 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/8. maddesinde açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği"nin dördüncü kısmında işverence verilecek belgeler düzenlenmiştir. Bunlar, aylık sigorta primleri bildirgesi (SSİYön.Madde16) , dört aylık sigorta primleri bordrosu (SSİYön. Madde 17), sigortalı hesap fişi (SSİY. Yön. Madde 18) vs.dir. Yönetmelikte sayılan bu belgelerden birisinin dahi verilmiş olması halinde artık Kanun"un 79/10 (eski 8) maddesinde yer alan hak düşürücü süreden söz edilemez. Yargıtay uygulamasında anılan maddenin yorumu geniş tutulmakta; eğer sayılan belgelerden birisi işveren tarafından verilmişse burada Kurumun işçinin çalışmasından haberdar olduğu ve artık hizmet tespiti davası için hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemeyeceği kabul edilmektedir. Maddede belirtildiği üzere yönetmelikle tespit edilen belgelerin (işe giriş bildirgesi) verilmesi durumunda hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi çalışmaların sigorta müfettiş raporu ile saptanması durumunda da hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemeyeceği açıktır. Bir sigortalının askere gitmeden önce çalıştığı işyerini askerliğe müteakip girmesi durumunda hizmet akdi mecburi hizmet nedeniyle kesilmiş olduğundan artık hak düşürücü sürenin oluştuğundan bahsedilemez. Davacıya ödenen ücretten sigorta primi kesilen hallerde, davacının iş ve sosyal sigorta mevzuatının öngördüğü sigorta hak ve yükümlülüklerini yerine getirmesi nedeniyle Kurumun Yasa"dan kaynaklanan denetim ve inceleme görevini yapmaması karşısında hak düşürücü sürenin işlemeyeceği kabul edilmelidir.
    Davacının sigortalı çalışmalarının Kuruma kısmen bildirildiği hallerde, eksik bildirimlere yönelik olarak açılan davada hak düşürücü süre işlemeyecektir. (Hukuk Genel Kurulunun 23.06.2004 gün ve 2004/21-369 E, 2004/371 K. sayılı kararı )
    Ayrıca çalışmanın blok çalışma niteliğinde olması yani kesintisiz devam etmesi halinde hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi, mevsimlik çalışmanın bulunması ve bu çalışmanın yıllar itibariyle kesintisiz sürdüğünün kabulü halinde de çalışılmayan dönemde hizmet akdi askıda olduğundan hükme esas alınan 5 yıllık hak düşürücü sürenin başlangıcı olarak, mevsimlik çalışmanın sona erdiği yıl sonunun esas alınması gerekir.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacıya ait herhangi bir sigortalılık hizmet kaydının bulunmadığı, dava konusu olan dönem içerisinde 15.02.2006-30.06.2011 tarihleri arası davalı ... İşletme Müdürlüğü"nce davacıya ödenecek vahidi fiyat ve işin başlama ve bitiş sürelerini gösteren kararların dosyaya sunulduğu, Orman İşletme Müdürlüğü tarafından 1999 yılında ve 02.03.2006-17.04.2015 tarihleri arasında yapılan ödemelerin davacıya ait banka hesap dökümünden de görülebildiği, 1999/2-3 dönemine ait istihkak raporu, istihkak bordroları ve 15.02.2006 tarihinden itibaren düzenlenen ölçü tespit tutanaklarının getirtildiği, yargılama esnasında yapılan zabıta araştırması neticesi komşu işyerlerinin tutanağa bağlanmak suretiyle Mahkemeye bildirildiği, alınan bilirkişi raporunun dosyaya sunulduğu, duruşmalarda davacı ve davalı tanıkları ile kamu tanıklarının dinlendiği anlaşılmaktadır.
    Somut olayda, davacının çalışmalarının geçtiğini ileri sürdüğü işyeri bir kamu kuruluşuna aittir. Kamu kuruluşlarında, çalışanların kayıtlara geçirilmesi ve ücret ödemelerinin belgelere dayandırılması asıldır. Bununla birlikte çalışmanın sezonluk ve yıllar itibariyle sürekli olduğunun tespit edilmesi halinde hak düşürücü süreden söz edilemeyeceğinden Mahkemece yazılı şekilde sonuca gidilmesi hatalı olmuştur. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davacının davalı idare nezdinde sezonluk olarak Ocak-Haziran aylarında ve ayda 30 gün üzerinden çalıştığının kabulü ile sonuca gidildiği anlaşılmakla, dosya kapsamında yer alan belgelerde işin başlama ve bitiş sürelerinin değerlendirmede göz önününde bulundurulmadığı ve hükmün sonuç kısmında davacının davalı idare nezdinde geçen hizmet süreleri içerisinde hangi aylarda çalıştığının belirtilmediği anlaşılmakla verilen kararın yeterince açık ve anlaşılır olmadığı, infaz kabiliyetinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
    Öte yandan, 6552 sayılı Kanun"un yürürlüğe girdiği tarih olan 11.09.2014 tarihinden sonra açılan işbu davada gerekçeli hükmün “başlık” kısmında feri müdahil olarak yer alması gereken Kurum"un davalı taraf olarak gösterilmesinin, “hüküm” kısmında vekalet ücretinin ve yargılama giderinin sadece davalı işverene yükletilmesi karşısında maddi hataya dayandığı anlaşılmış, bu aykırılık bozma nedeni yapılmamıştır.
    Yapılacak iş, davacının çalıştığına ve ücret aldığına dair dosyada bir takım belgeler yer almakla birlikte davacının resmi kayıtlara geçmeyen dönemlerde çalıştığını ve ücretini aldığını gösterir belgelerin ibraz edilememesi halinde bunun nedenini araştırmak, belge ve kayıtların ibraz edilememesinin haklı ve izah edilebilir bir nedene (arşiv sisteminin düzensiz tutulmasından dolayı ücret bordrolarının sunulmamasından veya sel baskını, deprem, yangın nedeniyle ücret bordrolarının gönderilmemesi gibi) dayanması halinde tanık sözlerine itibar etmek, çalışmanın sezonluk ve yıllar itibariyle sürekli olduğu hallerde hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceğinden davacının 01/01/2009 tarihinden önceki hizmet sürelerini, davacıya yapılan ücret ödemeleri de göz önünde bulundurularak tespit etmek ve hizmet tespiti davalarının niteliği gereği re"sen delil araştırması ilkesi de gözetilerek tüm delilleri toplayıp sonucuna göre infaza elverişli bir karar vermekten ibarettir.
    Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın eksik araştırma ve inceleme sonucunda yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacıya ve davalılardan ..."ne iadesine,
    25/01/2018 gününde oybirliğiyle ile karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi