9. Hukuk Dairesi 2014/36429 E. , 2015/35365 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 1. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/09/2014
NUMARASI : 2012/847-2014/574
Davacı, kıdem tazminatı farkı, ihbar tazminatı farkı ile yıllık izin ücreti farkı, ücret alacağı farkı, harcırah alacağı farkı, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; fark kıdem tazminatı, fark ihbar tazminatı, fark yıllık izin ücreti, fark ücret, fark harcırah, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram genel tatil ücret alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı taraflar yasal süresi içerisinde temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1- Davalı aleyhine hükmedilen miktar 1.276,48 TL olup karar tarihi itibariyle kesinlik sınırı olan 1.890,00 TL’nin altında kalmakla davalının temyiz isteminin reddine;
2- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
3- Taraflar arasında tazminat hesabında dikkate alınması gereken ücret noktasında uyuşmazlık söz konusudur.
Yurt dışı sefer primi, ücretin eki olmayıp ücret niteliğinde olmakla tazminata esas ücrette doğrudan dikkate alınır. Ücretin asgari (garanti) ücret ve sefer primi toplamından oluşması durumunda, işçinin ayda kaç sefer yaptığı belirlenerek aylık sefer primi ile asgari ücretin toplamı üzerinden tazminata esas ücret tespit olunur. Yurt dışına çıkış periyodunun değişkenlik göstermesi ve gidilen ülkeye göre sefer priminin değişmesi halinde, işçinin bir yılda yapmış olduğu seferlere göre aldığı prim tutarları toplamının bir güne bölünmesi suretiyle günlük tazminata esas ücret belirlenir.
Dosya kapsamına göre; davacının sefer priminde indirime gidildiği, bu indirimin kabul edildiğine dair yazılı muvafakat bulunmadığı nazara alındığında davacının alacak hesaplarının indirime gidilmeden belirlenecek sefer primi eklenmiş ücret seviyesi üzerinden yapılması gerektiğinin gözetilmemesi hatalıdır.
4-6098 sayılı TBK.un 407. maddesi uyarınca işçinin rızası yoksa yargı kararı olmadan ücretinden kesinti yapılamaz. Davacı işçi mazot cezası adı altında harcırahından haksız kesinti yapıldığını iddia etmiştir. Bu kesintinin yapıldığı dosyada mevcut bir kısım nakliye maliyet raporlarından anlaşılmaktadır. Kesinti yapıldığı davalının da kabulünde olduğu, davalının davacının mazottan haksız yere tasarrufta bulunduğunu ispat edemediği ve davalının bu kesintinin şartlarını objektif olarak ortaya koyamadığı nazara alınarak davacının mazot kesintisine ilişkin talebinin dosyadaki mevcut nakliye maliyet tablosundaki miktarlar ve tanık beyanları bir değerlendirmeye tabi tutularak hüküm altına alınması gerekirken gerekçesiz şekilde talebin reddi doğru değildir.
5- İşçi ücretlerinin ödenmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Davacı ücretinin asgari ücret kısmının banka aracılığı ile ödendiğini fakat eksik ödemeler bulunduğunu iddia ederek eksik ödenen ücret alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir. Dosyaya sunulan bordroların ve banka kayıtlarının incelenmesinden davacıya eksik ücret ödendiği bilirkişi raporu ile sabittir. Fakat bir kısım bordroların imzalı olduklarından bahisle bilirkişi tarafından denetime tabi tutulmadan alacak hesabı yapıldığı anlaşılmaktadır. Bordrolar imzalı da olsa gerçeği yansıtmadıklarının anlaşılması halinde işçi, alacağı olduğunu ispat etmek için başka ispat vasıtaları da getirebilecektir. Davacı taraf asgari ücretin eksik ödendiği iddiasında bulunmuş olup asgari ücret altında ödeme yapılması mümkün olmadığından inceleme yapılmadığı belirtilen bordrolarla dosyaya celp edilen banka kayıtları karşılaştırılarak davacının alacak talebinin değerlendirilmesi için kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
6- Davaya konu işçilik alacalarının belirsiz alacak davasına konu olup olamayacağı ve davacı işçinin alacaklarına işletilecek faizin başlangıç tarihleri noktasında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
HMK 107. maddesinin gerekçesine göre belirsiz alacak davasının, kısmen eda davasıyla birlikte külli tespit davası olarak da açılabilmesi imkân dâhilindedir. O halde belirsiz alacak davasında bir miktarın tahsili yanında, kalan tutarın tespiti istenebilecek ve yargılama sırasında belirlendiğinde kalan miktar da talep edilebilecektir.
Bunun tam eda davasından farkı, belirlenebilen miktarın talebi yerine, kısmi bir miktarın istenebilmesidir. Örneğin belirsiz bir alacak için alacaklı tarafından belirsiz alacak davası açıldığında ve 100,00 TL için tahsil, kalan miktarı için ise alacağın tespiti istendiğinde kısmi eda külli tespit davasından söz edilir. Zira alacaklı işveren veya resmi kurum kayıtlarında geçen belirleyebildiği miktarı davaya konu etmek yerine, farazi bir miktar için talepte bulunmuştur. Sözü edilen davanın kısmi davadan farkı ise, alacaklının kısmi dava açtığını belirtmeksizin belirsiz alacak davasından söz ederek taleplerde bulunmasına dayanır. Belirsiz bir alacak için alacaklının açıkça kısmi dava açtığını belirterek talepte bulunması veya belirsiz alacaktan söz edilmeksizin kısmi taleplerde bulunulması halinde davanın kısmi dava olarak açıldığı kabul edilir.
Kısmi eda külli tespit davasının açıldığı anda alacağın tamamı için zamanaşımı kesilir. Yargılama sırasındaki işleminden veya hâkimin her kararından sonra yeniden işlemeye başlayacağından yargılama sırasında alacağın zamanaşımına uğradığından söz edilemez. Bu nedenle yargılama sırasında arttırılan taleplere karşı yapılan zamanaşımı defi sonuca etkili değildir. Ancak faiz başlangıcı açısından tahsil amaçlı belirsiz alacak davasından farklı bir durum vardır. Davaya konu edilen miktar bakımından faiz başlangıcı olarak dava tarihi kabul edilmelidir. Alacağın kalan kısmın sadece tespiti istenmiş olmakla, belirlenen bakiye alacak miktarının ilerde talep edildiği tarihten itibaren faize karar verilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta davacı vekilinin davası HMK 107 vd. hükümlerine göre belirsiz alacak davası olarak ikame ettiği anlaşılmaktadır. Bilirkişi raporu sonrasında talep miktarları arttırılmış, bunun üzerine davalı vekili zamanaşımı definde bulunmuştur. Belirsiz alacak davasında yargılama sırasında arttırılan taleplere karşı yapılan zamanaşımı defi sonuca etkili değildir. Davalı vekilinin zamanaşımı definin dikkate alınması hatalıdır.
7- Taraflar arasında, iş ilişkisinin işçinin istifası ile sona erip ermediği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Dosyada mevcut istifa dilekçesinin hiçbir neden içermediği, matbu olduğu, 17.9.2014 tarihli duruşmadaki beyanında başka araçta görevlendirilmeyi kabul etmemesi üzerine bu dilekçenin imzalatıldığına yönelik beyanı dikkate alındığında davacının feshe ilişkin iradesinin bulunmadığı, bu hali ile istifa dilekçesinin gerçek durumu yansıtmaktan uzak olduğu anlaşılmaktadır.
Davacının ilk dönem çalışmasının istifa ile sona ermediği, hak ve alacaklarının bu kabule göre belirlenmesi için kararın bozulması gerekmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 14.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.