21. Hukuk Dairesi 2016/11043 E. , 2018/642 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Asıl dava bakımından davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine, birleşen dava bakımından 01/01/2003-31/10/2003 tarihleri arasında davalı ..."ya ait işyerindeki sigorta kaydının terkini ile bu hizmetinin gerçekte davalı ..."ya ait işyerinden tescili suretiyle tashihine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde asıl ve birleşen davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, davacının davalı ... nezdinde 01/07/1994-06/06/2008 tarihleri arasında geçen ve askerlik hizmetinde geçen süreler dışlanmak suretiyle Kurum"a eksik olarak bildirilen hizmetlerinin tespiti istemine ilişkindir.
Birleşen dava dosyasında ise davacı davalı ... nezdinde 01.01.2003-31.10.2003 tarihleri arasında geçen sigortalılık kaydının terkini ile bu kaydın ..."ya ait işyerinden tescili suretiyle tashihini istemektedir.
Mahkemece, asıl ve birleşen dava dosyası yönünden istemin kabulüne karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, somut olayda işyerinin varlığı ve fiili çalışma olgusunun ispatı konusunda, Mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacıya ait hizmet cetvelinde ihtilaf konusu dönem içerisinde01.01.2003-31.10.2003 tarihleri arasında davalı ... ünvanlı işyerince davacı adına Kurum"a hizmet bildiriminde bulunulduğu, 09.06.2005-06.06.2008 tarihleri arasında davalı ... s.s. no lu ... ünvanlı işyerince davacı adına Kurum"a yapılmış hizmet bildiriminin bulunduğu, davacının 21.08.1997 tarihinde askerliğe sevk edilip sağlık raporu nedeniyle muhtemel terhis tarihinin 26.12.1997 tarihi olduğu, davalı müteveffa ..."ya ait işyerinin ne zaman kanun kapsamına alındığı ya da kanun kapsamına alınabilecek nitelikte ve faal olduğuna dair herhangi bir belge ve kaydın bulunmadığı, davacının ..."ya ait işyerinde çalışmaya başladığına dair işe giriş bildirgesi ve işyerinden ayrıldığına dair dilekçenin davalı ... imzasıyla Kurum kayıtlarına intikal ettiği, yargılama esnasında yapılan zabıta araştırması neticesi komşu işyeri çalışanlarının tutanağa bağlanmak suretiyle Mahkemeye bildirildiği, alınan bilirkişi raporlarının dosyaya sunulduğu, duruşmalarda davacı ve davalı tanıkları ile re"sen tespit edilen kamu tanıklarının dinlendiği anlaşılmaktadır.
Bir işyerinin varlığı saptanmadan, sigortalılığın gerçekleştiğinden söz edilemez. Somut olayda; Mahkemece davalı müteveffa ..."ya işyerinin hangi tarihte Kanun kapsamına alındığı ya da Kanun kapsamına alınabilecek nitelikte ve faal olup olmadığı araştırılmadan, davalı işyerinin işe başlama tarihi belirlenmeden karar verilmesi hatalıdır. Öte yandan bir kişinin çalışmadan Kurum"a hizmet bildiriminin yapılması hayatın olağan akışına aykırıdır. Davacının davalı müteveffa ... nezdinde şoför olarak çalıştığı iddia olunduğuna göre davacıya ait ehliyet kaydı, bulunması halinde davacı adına düzenlenmiş trafik ceza tutanakları getirtilmeden, davalı işyerlerinin dava konusu dönemde işverenin kayıtlarına geçmiş çalışanlarının tanık olarak beyanlarına başvurulmadan, her iki işyeri nezdinde eylemli çalışmanın varlığı ya da yokluğu hususunun yeterli ve gerekli bir araştırmayla hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlenmediği anlaşılmaktadır.
Hizmet akdinin oluşabilmesi için işyerinin varlığı öncelikli koşul olduğundan yapılacak iş; davalı müteveffa ..."ya ait işyerinin faal ve kapsama alınabilecek nitelikte olup olmadığını öncelikle Kurum"dan sormak, davalı işyerine ait vergi kaydı, elektrik, su abonelik kaydı ve faturaları ile araştırmak, davalı işyerinin Kanun kapsamında veya Kanun kapsamına alınabilecek nitelikte faal olduğunun belirlenmesi halinde davacıya ait ehliyet kaydını, bulunması halinde adına düzenlenmiş trafik ceza tutanaklarını getirtmek, ilgili trafik plakalarının davalı müteveffa ..."nın işyeri araçlarına ait olup olmadığını belirlemek, duruşmalarda dinlenen tanıkların bordrolu tanıklardan olup olmadığını tespit etmek, tanıkların bordrolu tanıklardan olmadığının tespit edilmesi halinde her iki davalı işyerine ait dönem bordrolarında kayıtlı ve tarafsız tanıklar saptanarak bunların bilgilerine başvurmak, bordrolarda adı geçen kişilerin beyanları ile yetinilmediği takdirde veya işyerinin tescilsiz olduğu dönem yönünden, zabıta, muhtarlık marifetiyle davacının davalı işyerinde geçen çalışmasını bilebilecek nitelikte komşu işyeri tanıkları araştırılıp tespit edilerek her iki işyeri nezdinde eylemli çalışmanın varlığı ya da yokluğu yönünde yöntemince beyanlarını almak ve sonucuna göre Mahkemece bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, dahili davalılar ve davalı Kurum vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan ... mirasçılarına iadesine, 25/01/2018 gününde oybirliğiyle ile karar verildi.